Beycikliler ağaç katliamını yargıya taşıdı

Dünyanın en güzel yürüyüş rotalarından Likya Yolu’nun da içinde yer aldığı bölgede yapılmak istenen ağaç kesimini yöre halkı yargıya taşıdı. Kesimin hiçbir türlüsünü kabul etmeyeceklerini belirten ve tamamen durdurulmasını isteyen Beycikliler, “Burada yaşayan herkesin, gelecekte burada yaşayacak olan çocuklarımızın, torunlarımızın can güvenliğine zarar gelmemesi için bu dava tarafımızca açılmıştır” dedi.

Abone ol

ANTALYA- Antalya’nın Kemer ilçesine bağlı Beycik Köyü sakinleri, yaklaşık 20 hektarlık bir alanda başlayan ve geçici süre de olsa durdukları düz ağaç kesimine karşı dava açtı.

Beycikliler adına üç kişinin Orman Genel Müdürlüğü'ne karşı Antalya 5. İdare Mahkemesi'nde açtığı dava dilekçesinde, bölge halkını korumayı amaçlayan hususlara dikkat çekilerek, bu kesimin yürütmesinin ivedilikle durdurulması istendi. Davayı açan yöre halkından Zeynep Demirsü, Tahtalı Dağı eteklerindeki orman köyü Beycik'te ağaçların işaretlendiğini fark edip kesim olacağını anlamalarının üzerinden yaklaşık üç hafta geçtiğini belirtti. Üç haftadır neredeyse yemeden içmeden, uyumadan Beycikliler olarak seslerini duyurmaya ve hukuka erişmeye çalıştıklarını söyleyen Demirsü, “Ne mutlu ki, Beycikliler olarak üç kişinin başvurusu ile Ankara'daki Orman Genel Müdürlüğü'ne karşı davamızı Antalya 5. İdare Mahkemesi'nde açmış bulunuyoruz. Burada yaşayan herkesin, gelecekte burada yaşayacak olan çocuklarımızın, torunlarımızın can güvenliğine zarar gelmemesi için bu dava tarafımızca açılmıştır” dedi.


‘BİZ ORMAN KÖYÜYÜZ’


Ormanın, özellikle de dev kayaları köyün içine dek taşıyabilecek tahripkar sel dereleri karşısında tek korumaları olduğuna dikkat çeken Demirsü, şöyle devam etti: “Biz orman köyüyüz, doğayı sırf kendi içinde seviyoruz. Dolayısıyla, buradaki ekosistemin parçası olan ve korumamıza ihtiyaç duyan tüm endemik bitkilerimizin, yaban yaşamımızın güvenliğine zarar gelmemesi için de bu dava tarafımızca açılmıştır. Bunların yanı sıra bölgemizin mirasçısı olduğumuz ve geleceğe miras bırakmak istediğimiz kültürel özellikleri, turizm değerleri ve bölge halkımızın bunlara bağlı yaşam ve gelir kaynaklarını korumaya almak amacıyla da bu dava tarafımızca açılmıştır. Anayasamızda ve ilgili orman yasalarımızda biz bölge halkını korumayı amaçlayan hususlara yaslanarak, bu kesimin yürütmesinin ivedilikle durdurulmasını istedik.”


‘DAVAMIZI KOMŞULUKLA VAR ETTİK’


Zeynep Demirsü, Beycik'te yaşayanların kimisinin anne, kimisinin iş insanı olduğunu, kimisinin yaşlısına baktığını, kimisinin tarumar olmuş bahçesini onarmaya çalıştığını ifade ederek, onları bir araya getiren şeylerin, birbirlerine dair hissettikleri sorumluluk, tabiata duydukları sevgi ve yasalarca tanınan, onları korumayı amaçlayan haklarına duydukları güven olduğunu vurguladı. Demirsü şöyle devam etti: “Bu davayı açan bizlerin sözü, sadece ve sadece bu ormana ve onun her bir karışına dair. Ama biz bu sözü kararlılıkla söylemeye azimliyiz. Davamızı komşulukla, aynı mahallede ayaküstü iş paylaşmakla, balkondan balkona seslenmekle, bir kampanya için saatler harcarken birbirimizin akşam ne yiyeceğini de düşünerek var ettik, aynı dayanışma ile büyütüp koruyacağız. Naif mi bulunuruz bilemeyiz ve belki de bizi ilgilendirmez. Bu halimizde yol açmaya gelmiş kepçeleri geri göndermeyi başaran, ormanda nöbet de tutan, bilimsel araştırma da yapan, derdine bir idari dava ile sahip çıkan insanlarız. Beycik'e duyduğumuz sevgi ile sesimizi büyütebileceğimizi biliyoruz. Buradaki yaşamı ve tüm güzelliklerini koruma inadımız, burada yapılanlardan doğrudan etkileniyor oluşumuz sözümüze sahip çıkma azmimizi güçlendiriyor. Kararlıyız, ‘orman da orman’ diyeceğiz.”