Biden, Adalet Bakanlığı’nın itibarını onarabilir mi?
ABD Başkanı Donald Trump ve Adalet Bakanı William Barr'ın ardından yeni başkan Joe Biden, Adalet Bakanlığı’nın itibarını onarabilecek mi? Biden ve yeni adalet bakanının, Trump ile Barr'ın kamuoyu algısına verdiği kısmı zararı düzeltmesi gerekecek.
Tessa Berenson
Joe Biden, seçilmiş başkan olarak bazı güç koşullarla yüzleşmek zorunda: Dalgalanan bir salgın, (şimdilik/ç.n.) iktidardaki yenilgiyi kabul etmek istemeyen kişi ve arzu etmesi halinde güç dengesini lehine çevirebilecek bir Senato. Dahası, önünde, geçiş sürecindeki en önemli görevlerden biri duruyor: Bir sonraki adalet bakanını seçmek.
ADALET BAKANLIĞI ÇÖKMÜŞ HALDE
Uzmanlar Biden’ın, Trump yönetimi boyunca dışarda güven krizi ve içerde moral çöküntüsü yaşayan bir Adalet Bakanlığı’nı devralmaya hazır olduğunu dile getiriyor. Yeni gelen başkan ve adalet bakanı kim olursa olsun, yeni politik öncelikleri belirlemesi gerekirken, Biden ve yeni üst düzey adalet yetkilisi, birçok Amerikalının yasaya göre eşit biçimde adalet sağlayan apolitik bir organ olarak Adalet Bakanlığı’na duyduğu güveni yeniden inşa etme ihtiyacı gibi ek bir güçlükle karşı karşıya kalacak.
Şu anda Thompson Coburn hukuk firmasının ortağı ve eski bir ABD aavcısı olan Jan Paul Miller, “Adalet Bakanlığı içinde kesinlikle bir moral çöküntüsü yaşandı ve maalesef bakanlığın eskiden olduğundan ve olması gerekenden daha politik bir hale geldiğine ilişkin gittikçe artan bir inanç oluştuğunu düşünüyorum” diyor. “Geleceğe yönelik en önemli şey, Adalet Bakanlığı’nı apolitik rolüne ve duruşuna geri döndürmektir.”
Adalet Bakanlığı bu konudaki yorum talebine cevap vermedi.
Adalet Bakanlığı, Trump’ın görev süresin boyunca ve William Barr’ın adalet bakanı olarak görev yaptığı dönemde düzenli biçimde siyasi önyargılar taşıdığı suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Mart 2019’da Barr, özel danışman Robert Mueller’in raporunu yayınlamadan önce, bir özetini kamuoyuyla paylaştı; çoğu kişi için bu özet, Mueller’in bulgularını Trump’a olumlu olarak gösterecek biçimde basitleştiren bir etkiye sahipti. Şubat 2020’de Barr, Mueller’in soruşturmasıyla bağlantılı bir davada, tanıklara baskı yapmak ve araştırmacılara yalan söylemek de dahil olmak üzere, birden fazla suçlamada mahkum edilen Trump müttefiki Roger Stone için istenen cezayı azaltmak amacıyla dava savcılarına müdahale etmeye çalıştı ve reddedildi. Aylar sonra, Adalet Bakanlığı, FBI’a yalan söylemekten dolayı iki kez mahkûm edilen Trump’ın ilk ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn aleyhindeki ceza davasını düşürdü. (Daha sonra Trump, Flynn’i affetti.)
ADALET SİSTEMİ TRUMP’IN İSTEĞİYLE YOK EDİLDİ
Aralık ayında Adalet Bakanlığı’ndan ayrılmaya hazırlanan Barr, Trump’a yazdığı istifa mektubunda, başkana karşı 'partizan bir saldırı' yaşandığını, 'ne denli kötü niyetli ve hilekâr olursa olsun, hiçbir taktiğin kullanım dışı bırakılmadığını' yazdı.
Eski Adalet Bakanlığı yetkilileri, Trump’ın sık sık dile getirdiği ve Barr’ın geçmişte 'işimi yapmamı imkansız hale getiriyor' diyerek şikayet ettiği bir mesele olan Adalet Bakanlığı’nın ceza davaları veya soruşturmaları ele alışı hakkındaki görüşlerini açıkça ifade edememesi de dahil olmak üzere, Biden’ın Oval Ofis’ten sınırların yeniden belirlenmesine yardımcı olabileceğini söylüyorlar.
Şu anda Yale Üniversitesi’ne bağlı Jackson Küresel İlişkiler Enstitüsü’nde görev yapan eski bir FBI özel ajanı olan Asha Rangappa, Biden için 'işi doğru kişiyi atamak ve daha sonra politik bir sorun olmadıkça Adalet Bakanlığı hakkında bir daha asla konuşmamak' diyor. “Çünkü sorunun bir parçası, Adalet Bakanlığı ile Beyaz Saray arasındaki geçirgenlik ve bakanlığın, Beyaz Saray’ın siyasi hedeflerinin bir uzantısı olarak kullanılma şekliydi.”
Bu, Biden’ın farkında olduğu ve düzelteceğine söz verdiği dinamik bir durum. Başkan yardımcısı Kamala Harris ile birlikte ‘Yılın Kişisi’ seçilmeden önce Biden, aralık ayında TIME dergisine verdiği röportajda, “Adalet Bakanlığı gerçeklere dayalı kararlar alacaktır” demişti. “Onlar, benim değil, halkın avukatlarıdır. Hiçbir zaman telefonu kaldırıp ‘Şu ya da bu insanı affet’ ya da ‘Hemen gidip falanca insana dava aç’ demeyeceğim.”
SİYASALLAŞAN SİSTEM GÜVEN KAYBINA UĞRADI
Buna karşılık, başkan ve başsavcı arasında yaşanacak daha geleneksel bir ilişkiye geri dönüş durumunda bile, aşırı düzeydeki politik soruşturmalar ve bakanlık içinde hâlihazırda yanıt bekleyen sorular göz önüne alındığında, göründüğü kadar kolay olmayacak. Aralık ayında, Joe Biden’ın oğlu Hunter, Adalet Bakanlığı’nın 'vergi işlerini araştırdığını' doğruladı. The Wall Street Journal gazetesinin haberine göre, Barr soruşturmadan aylardır haberdardı ve seçim yılı boyunca soruşturmayı gizli tutmak için çabaladı; bu davranış ise Trump’ın, Barr’ın davranışlarının 'büyük bir hayal kırıklığı' olduğunu ifade eden Twitter paylaşımını yayınlanmasına neden oldu.
Adalet Bakanlığı’nın yeni yönetiminin, yeni başkanın oğlu hakkında federal bir soruşturma yürütürken siyasi önyargıların oluşmasının nasıl önleneceğini meselesini çözmesi gerekecek. Biden’ın yeni adalet bakanının miras alacağı tek hassas mesele bu değil. ABD Connecticut Eyalet Savcısı John Durham’ın, FBI’ın Rusya soruşturmasına dair yaklaşımıyla ilgili gizli soruşturması da devam ediyor ve Barr kısa süre önce Durham’ı özel danışman olarak atadı; bu sayede, soruşturma devam ederken yürütülen çalışmalar yeni Adalet Bakanlığı yönetimi altında korunmuş olacak.
Buna benzer politik açıdan sıkıntılı meseleleri ele almak ve Trump’ı ya da yakın müttefiklerini soruşturup soruşturmamaya karar vermek, Rangappa’nın deyimiyle, bir sonraki Adalet Bakanlığı yönetiminin 'merkezi ikilemi' olacak. Potansiyel ilgi alanlarına dair bazı göstergeler mevcut. New York’taki federal savcıların, Trump’ın kişisel avukatı Rudy Giuliani’nin iş ilişkilerini soruşturdukları ve Trump’ın (başkanlığa geçiş sürecini yürüten/ç.n.) başlangıç komitesinin de olası mali suçlar bağlamında bir incelemeden geçirildiği bildiriliyor.
ADALETİN TERAZİSİ DÜZELEBİLİR Mİ?
Rangappa, “Bir yandan, hiç kimsenin yasalardan üstün olmadığına gerçekten inanıyorsak ve diğer yandan, ortada herhangi bir suçu ispatlayan bir kanıt varsa, bu kesinlikle soruşturulmalıdır” diyor. Buna karşın, söz konusu insanlar Hunter Biden ya da yakın bir Trump müttefiki ve hatta bizzat Donald Trump olduğunda, “Bu, son dört yıl boyunca (insanlarla birlikte) Adalet Bakanlığı’nın siyasallaştığı yönündeki suçlamanın daha da büyümesi tehlikesini beraberinde getirecektir” diyor.
Geçtiğimiz günlerde, (müstakbel/ç.n.) başkan yardımcısı Harris, kendisine, Adalet Bakanlığı’nın Trump’ı mı yoksa avanesini mi soruşturması gerektiği sorulduğunda, TIME’a şunları söyledi: “ABD Adalet Bakanlığı’na ne yapması gerektiğini söyleme cüretini gösteremem. Ya da herhangi bir savcının ne yapması gerektiğini… Kararlarını gerçeklere ve yasalara göre verecekler ve bence hepimiz buna saygı göstermeliyiz.”
Adalet Bakanlığı’nın görevini nasıl yürüttüğüne ilişkin algılar, Trump yönetimi altında giderek büyüyen partizan bir ayrışmaya neden oldu. Ekim 2019’da, Pew Araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen bir ankette, Adalet Bakanlığı’nın görüşlerinin, Trump yönetimindeki siyasi kesim tarafından geniş ölçüde değiştirildiği ortaya kondu. Ocak 2017’deki ankette dörtte üçten azının olumlu görüş bildirmesine kıyasla, Demokratların yaklaşık yüzde 50’si bu ankette Adalet Bakanlığı hakkında olumlu görüş bildirdi ve (olumlu görüşlerde/ç.n.) yüzde 11’lik bir düşüş görüldü. Öte yandan, aynı zaman diliminde Cumhuriyetçiler, bakanlık hakkında daha olumlu görüşler dile getirdiler: 2019 anketinde, Ocak 2017'ye göre yüzde 14’lük bir artışla, Cumhuriyetçilerin yüzde 61’i bakanlık hakkında olumlu görüş bildirdi.
Eski yetkililer, Adalet Bakanlığı’nın kamuoyu algısına verdiği bu kısmi zararın, ardında, gelecek yıl Biden ve adalet bakanını bekleyen zor bir dinamik bıraktığını dile getiriyorlar. Başkan Obama döneminde eski bir Adalet Bakanlığı yetkilisi ve şu anda American Oversight adlı kuruluşta başdanışman olan John Bies, “Dürüstlük konusunda bir üne sahipseniz, onu kaybettiğinizde yeniden kazanmanız çok zordur” diyor. “Aynı şey Adalet Bakanlığı için de geçerli. Bir kez o itibarı yitirdikten sonra, geri kazanmak aslında çok zor bir iştir.”
Yazının orjinali sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)