Dikişleri patlayan bu topal düzenin tepesinden dünyaya yayılan yeni bir ağı görmeye başlıyoruz. İçine başkanları, başbakanları, dünya devi şirketlerin yöneticilerini alarak büyüyen yeni bir karanlık ağ bu. Kim bilir belki kolları ta buralara kadar da uzanmış bir rüşvet ve yolsuzluk ağı… Ama biz seçime gidiyoruz! Gündemde Muharrem İnce tamam mı devam mı diyecek, Yavuz Ağıralioğlu istifadan sonra ne yapacak soruları var… Onlara bakıyoruz…
Gazete Duvar yazarı Fehim Taştekin, pazartesi yazısında Trump sonrasında ABD Başkanlığı koltuğuna oturan Joe Biden ve ailesi hakkında çok önemli iddiaları birinci ağızdan aktardı.
Artçı sarsıntıları ile hâlâ gündem olmaya devam eden gerçeküstü Trump döneminin ardından dünyanın köhnemiş egemeni ABD, Biden ile ‘imaj tazelediği’ -en azından bu yönde uğraştığı- bir dönem geçiriyor gibiydi. Ancak Taştekin’e avukatı aracılığıyla konuşan Dr. Gal Luft, ABD yönetiminde bile olsanız ‘dünyalığı doğrultma, cepleri doldurma’ hevesinin iyileştirilemeyen bir iktidar hastalığı olduğunu anlatıyor. Yine ve bir kez daha!
Başkanın oğulları Hunter ve Jim, kardeşi James ve 2015’de ölen oğlu Beau’nun eşi Hallie Biden’i de içine alan bir rüşvet ağını anlatıyor bu duyduklarımız. Çürümüş her iktidarın başına geçebilmek için ‘gerekenleri’ yapanlar gibi bu ailenin de başta “Çin’le rekabet” olmak üzere çok ‘vatanperver’ bahaneleri olduğunu da tabii!
Üstelik bunları anlatan Dr. Luft, burnumuzun dibinde, Kıbrıs’ta ABD’nin “silah kaçakçılığı” suçlaması ile gözaltına alınmış durumda. Taştekin, yazının hemen ertesi gününde, Didem Mercan’ın meseleyi ayrıntılandıran sorularını da yanıtladı.
Şu an ABD başkanlığı koltuğunda oturan Biden, 2020 öncesinde üzeri örtülmüş görünen bu olayla, yeniden aday olacağını açıkladığı 2024 seçimlerinde epey uğraşacak gibi görünüyor. Tabii aday olmasından önce uğraşmak zorunda kalmayacak kadar becerikliyse!
Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de, Ukrayna’da dikişleri patlayan bu topal düzenin tepesinden dünyaya yayılan yeni bir ağı görmeye başlıyoruz. İçine başkanları, başbakanları, dünya devi şirketlerin yöneticilerini alarak büyüyen yeni bir karanlık ağ bu. Kim bilir belki kolları ta buralara kadar da uzanmış bir rüşvet ve yolsuzluk ağı…
Ama biz seçime gidiyoruz! Gündemde Muharrem İnce tamam mı devam mı diyecek, Yavuz Ağıralioğlu istifadan sonra ne yapacak soruları var… Onlara bakıyoruz… Yolsuzlukla, rüşvetle, ABD’yle, dünyayla uğraşacak halde değiliz!
Biden yanmış yanacakmış, sonuçları ne olacakmış ona sonra bakarız. Öyle olsun, hadi oraya bakalım o zaman…
Yavuz Ağıralioğlu’nun özgül ağırlığı...
‘Özgül ağırlık’ denince akla elbette Bülent Arınç geliyor. Neredeyse 10 yıldır hem AK Parti içinde ama hem muhalefette, hem görevde hem kızakta, hem ‘akil adam’ ağırlığında hem eski gücünden uzakta…
Bir maharet midir, ‘başarı’ mıdır ayrı konu ama ‘özgül ağırlık’ buysa, böyle bir pozisyonu bu kadar uzun süre devam ettirebilmekse eğer, gördük ki Yavuz Ağıralioğlu için bu durum hiç söz konusu değil. Bu son süreçte onun ‘özgül ağırlığı’ndan ve ‘tabandaki etkisinden’ de söz edenler oldu çünkü.
Partisinin önce kalkıp sonra geri oturduğu masaya, o masanın çıkardığı cumhurbaşkanı adayı oy tercihini HDP’den yana kullanan yüzde 10’luk bir seçmen kitlesinin desteğini alacak gibi olunca ses çıkarıyorsa…
Çıkardığı ses, partisinin nice tartışmalardan sonra girdiği yolda ‘partisini korumak’ adına partisinin gösterdiği adaya oy vermeyeceğini ama istifa da etmeyeceğini açıklamaksa...
Bunları söyleyip, sonra da genel başkanıyla görüşmeye gitmeden bir gün önce televizyon yayınına mesaj atıp istifa ediyorsa…
Ağıralioğlu için siyasette başka türlü bir ‘özgül ağırlık’ tarifi gereklidir artık herhalde…
İnce ne yapar?
Henüz Kemal Kılıçdaroğlu-Muharrem İnce görüşmesi yapılmadan önce yazıyoruz… Görüşmede ne konuşulur, hava nasıl olur, kim hangi tutumu takınır bilemiyoruz. Ancak şunu biliyoruz: 14 Mayıs seçimlerinde sandığa gidecek ve oyunu iktidar değişikliği yönünde kullanacak çoğu seçmen, en iddialı cumhurbaşkanı adayı olarak kimi görüyorsa ona oy verecek. Daha parçalı bir durumun söz konusu olduğu parlamento seçiminde bile bu çerçevede kullanılacak oylar… Elbette benzer durumlar, iktidarın devamından yana oy kullanacaklar için de geçerli. Dolayısıyla ‘üçüncü bir yol’ açma iddiasının en zor olduğu seçim bu seçim olacak… Gençliğinden beri siyasette olan, deneyimli bir politikacı olarak Muharrem İnce de bunu herhalde görüyordur. Görüyordur değil mi?