Yıllarca akademik araştırmalar yaptım. Muktedir taşra dincilerinin engin merhametiyle üniversiteden atılınca bu süreçte yaptığım bilimsel araştırmalarımın sonuçlarını emekçi halkımızla paylaşma kararı aldım. Bu hafta 16 tanesini paylaşıyorum, haftaya ise kalan 16 tanesini paylaşacağım. Yani 32 tekmili birden olacak. Ama belli de olmaz, bakarsın bu arada yeni keşifler yaparım. Yeni keşifler olursa eklerim. Tensiplerine arz ederim:
1. On kiloluk turşu almak yanlış bir eylemdir. Kalıyor sonra.
2. Genç erkeklerin prens olmak için önce kurbağa olmaları, sonra kırda boş boş dolaşan aklı havada bir prensesin gelip bu iğrenç kurbağayı öpmesini beklemeleri doğru bir yöntem sayılamaz. Bunun yerine prens olmak isteyen genç erkeklerin teyze çocuklarıyla bir olup monarşik bir devleti yıkmaları daha doğru bir yöntemdir.
3. “Tavukları pişirmişem Hacıyı da çarşıya göndermişem” şarkısında, “Madam Bovary”den daha şuh bir davet vardır. Bu şarkıdaki ritme bakarak diyebiliriz ki halkımız seksten bahsederken çiftetelli de oynayabilir.
4. Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasî tarihini araştırdım, şu sonuca ulaştım: Cumhuriyet Halk Partisi, tek parti döneminde girdiği bütün seçimleri kazanmıştır.
5. Ramazan davuluna Bitlis’te balkonda, Amed’de ise sokakta halay çekerek eşlik eden halkımızın Sırat Köprüsü’nü halayı bozmadan geçeceğini söylemek mümkündür.
6. Bir zamanlar İzettin Doğan ve “Le Cemaat”in hizmet erlerinin temelini attıkları cami-cemevi projesinin tutmamasının nedeni, projede markete yer verilmemesidir.
7. Çocuklarına Rosîda, Melisa, Yoldaş, Tuğçe, Şoreş, Ada, Berk, Eylem gibi adlar koyan ebeveynler, çocuklarının sonsuza kadar çocuk kalacağını sanan sorunlu ebeveynlerdir. Hepsi değil ama bir ya da birkaçı hacca gidecek sonuçta. Tekrar edin şimdi: Hacı Rosîda, Hacı Yoldaş, Hacı Ada… Görüldüğü gibi olmuyor.
8. Bir elin parmaklarıyla yapılabilecek beş siyasî işaret vardır:
A. 1 parmak: Refah Partisi
B. 2 parmak: Halkların Demokratik Partisi
C. 3 parmak: İzci selamı
D. 4 parmak: Rabia
E. 5 parmak: Suat Çelik
9. Bireysellik, bunalım, varoluş, radikallik, “kimse beni anlamıyor” tripleri… Bunların hiçbiri çağımız için geçerli olamaz. Çünkü herkes profiline en iyi çıkan fotoğrafını koyuyor.
10. Bir kayaya tüneyerek ya da loş bir kafe köşesinde uzaklara bakarak çekilmiş fotoğrafların altına yazılmış olan yalnızlık temalı sözleri ciddiye almak mümkün değildir. Zira o fotoğrafı biri çektiğine göre yalnızlıktan bahseden kişi o sırada yalnız olamaz.
11. On birinci tez: Sulu yemek yiyen birinin kaç kardeşi olduğunu bilimsel olarak saptamak mümkündür. Kişi tabağın kendine yakın kısmından yemeye başlarsa ya tek çocuktur ya da bir kardeşi vardır. Yemeye tabağın ortasından başlarsa iki ya da daha çok kardeşi vardır. Yok tabağın kendisine en uzak yerinden başlarsa en az beş kardeşi vardır. Çok çocuklu ailelerde herkese ayrı tabak konmaz, ortaya leğen gibi bir sini konur. Sininin ortaya konması nedeniyle kardeşler yemeye kardeş sayısına göre sininin ortası ya da en uzak kısmından başlarlar. Ortadan ya da uzaktan yenen kısım bittikten sonra önlerinden yemeye devam ederek doymayı garantiye alırlar. Bu reflekse “erge dönengeçsel söğüştürme dinamiği” denir.
12. Muhalefeti Sözcü olanın iktidarı Akit olur. Bunu Türk halk edebiyatına başvurarak şöyle bir bilimsel yasaya çevirebiliriz: “Tezekten terazinin boktan olur dirhemi.”
13. Milletvekilliği bir tür doktor, avukat ve profesör hastalığıdır. Bu üç meslek grubuna mensup bazı kişiler şöyle düşünür: “Eh ben koskoca doktor/avukat/profesör oldum. Bunun ötesi yok ki. Daha yukarıda tek bir makam var; vekillik!”
14. Kürtçenin dört değil, beş lehçesi vardır. Sayalım:
A. Zazakî
B. Kurmancî
C. Goranî
D. Soranî
E. Hînkerî
15. Google’ın bilmediğini şeyhine soran müridin dinden çıkma süresi 4 ila 6 gündür.
16. Burjuvalar asansörü üç adım uzakta beklerler; geleceğini bilirler. Orta sınıf asansörü kapıya yapışarak bekler; herkesten önce yer kapmalıdırlar. Proleterler merdiveni kullanır.