Binalar toplumun hafızasıdır!
Kültürel Mirası Koruma Derneği’nden Koruma Mimarı Dr. Mesut Dinler, Kültürel Miras ve Kapasite Geliştirme Yöneticisi Dr. Banu Pekol, Proje Yönetici Çağla Parlak ve Proje Koordinatörü Başak Emir ile Türkiye’deki risk altındaki kültürel miras alanlarını ve kültürel mirasın korunmasına yönelik çalışmalarını konuştuk.
Orbay Soydan
DUVAR - Kültürel Mirası Koruma Derneği (KMKD), Türkiye’deki hem somut hem de somut olmayan kültürel mirasın korunmasına yönelik projeler yürütüyor. Bir şehirde yaşayan insanlarla beraber neyin korunmaya değer neyin vazgeçilebilir olduğuna karar vermek gerekiyor. Bu da çok detaylı ve zor bir katılımcılık sürecini inşa etmeyi gerektirir. Planlama süreçleri ve koruma aşamaları sadece bir grup uzmanın ya da firmanın masa başında ürettiği bir çalışma olduğu zaman işe yaramıyor. Zaten böyle çalışmalar on yılı geçmeden geçerliliğini kaybediyor. Bu nedenle olabildiğince demokratik bir şekilde çalışmaları sürdürmek, kararları beraber almak gerekiyor. Kimsenin kendini dışlanmış hissetmemesi, tüm komünikelerin temsiliyet düzeyinde bu araştırmalara katılması gerekiyor.
Bunun aslında en iyi örneklerinden biri Koru Projesi’nde beraber çalıştığımız Edinburgh World Heritage. Edinburgh, şehrin hem inşa edilmiş yeni kısmı hem de ondan önceki eski kısmı ile beraber UNESCO listesine girmiş bir alan. Tüm bu alanın yönetimi konusunda ise yerel yönetim, sivil toplum örgütleri ve diğer meslek örgütleriyle beraber çalışılıyor. Hatta Edinburgh World Heritage bu alanın nasıl yönetileceği, nasıl korunacağıyla ilgili en önemli aktörlerden biri olduğunu ifade eden KMKD’den Koruma Mimarı Dr. Mesut Dinler, "Ama bildiğim kadarıyla Türkiye’de bir sivil toplum kuruluşunun korumada önemli bir aktör statüsü kazandığı bir kentsel koruma örneği yok" diyor.
Proje Yöneticisi Çağla Parlak da risk altındaki mimari mirasın halk tarafından sahiplenilmediği takdirde bu alanda faydalı bir faaliyette bulunulamayacağına dikkat çekiyor. Kültürel Miras ve Kapasite Geliştirme Yöneticisi Dr. Banu Pekol ise, "Son yıllarda UNESCO’ya başvuru süreçlerinin bir alanımızı UNESCO listesine sokalım, daha çok turist gelsin şeklinde görüldüğünü ifade ediyor. Pekol, "Son yıllarda UNESCO listesine Ani girdi; burayla ilgili ne kadar koruma projesi şu an devre ona bakmak lazım. Aynı şekilde Diyarbakır girdi; buralar ne kadar korunuyor zaten göz önünde (!) Daha da göz önünde olan yer İstanbul; neredeyse gün aşırı kültürel miras alanlarında kaçak yapılaşma haberi görüyoruz. Dolayısıyla dünya miras listesine buraları sokuyoruz ama bunun gerektirdiği sorumlulukları yerine getiriyor muyuz? Bence getirmiyoruz" diyor.
İşte uzmanların ifadeleriyle Türkiye’deki kültürel mirasın durumu: