Yorgun gördüm. Yaşlanmıştı halbuki. Beni de böyle çok
zannettikleri için biliyorum artık. Yorgunsun galiba diyorlar. Yok,
yorgunluğun sürekli hali, yerleşmiş hali yaşlanmak ve güzel bir
şey. Yaşadığını kanıtlıyor insanın.
25 yıl kadar önce bir mitingde konuşurken hatırlıyorum
Alejhandra’yı en çok. Daha önce de görmüştüm ama kitleye konuşurken
başka olanlardandı. Kısa ve küçük bir kamyonetin kasasında değil,
bulutların üstünde gibi oluyordu, şimşekler çakıyordu kelimelerin
ardından, sessizliğin de bile, bir an, yıldızlar kayıyordu.
Yine kızıl bir bandanası vardı boynunda ama biraz eğreti
duruyordu. Bir mikrofon vardı önünde ve iki şarkı arası
konuşuyorduk hep. Arkasında eski bir afiş asılıydı, Sandinista
afişi, kenarına iki telefon numarası yazılmıştı, kırmızı bir
kalemle, muhtemel acele ile ve muhtemel kaç yıl önce. Afişin bütün
yanı yumurta kapları- viyol ile kaplıydı. Bütün yoksul radyolar
bunu yapardı. Ses geçirmiyordu viyol, ucuz ve kolay bulunabilir bir
şeydi. Üstüne birkaç not iğnelenmişti, iki kitap yaslanmıştı
çıkıntılarına, bir başka bandana asılmıştı kenarına yine kızıl ama
solmuş güneşten. Çok işlevliydi yani yumurta kapları…
İyi ve kötü yanıydı, sesleri yutması…
Şarkı bitti yayında. Mikrofona eğildi, iki ya da üç cümle kurdu
basit ve renksiz, yıldızlar filan yerinde kaldı yani. Başka bir
şarkı anonsu yaptı, eski kendinin aksine soluk, ama bir köy
türküsüydü aldırmadı ona türkü, havayı sardı.
-‘Şairim, zifiri karanlıkta gelse şiirin hası. Ayak seslerinden
tanırım. Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım.’
diyordu Bedri Rahmi-
Sık sık görüşüyorduk. Her 3-5 yılda bir filan ya da on
Nikaragua’ya her geldiğimde yani. Sandinist devrime katıldığında
lisedeydi. O günden beri hep Sandinistti ama çoğu zaman Daniel
Ortega’ya muhalifti. Onu en çok hatırladığım mitingde de Ortega’ya
veryansın ediyordu mesela. Küçük partilere baraj koymaya
çalışıyordu Sandinist hükümet. Kendi koyduğu anayasaya da aykırıydı
ama ‘istikrar’ diyordu Ortega. Sağcı parti ile anlaşıp,
değiştirdiler bunu. Birçok küçük devrimci parti-hareketin yok olup,
ehveni şer kuyruğuna katılmasını istiyordu. ‘MAM-
Movimiento Autónomo de Mujeres- Özerk Kadın hareketi’
bunlardan biriydi ve Alejhandra bu mücadelenin öncülerindendi.
1974 yılından beri Nikaragua devriminde çok önemliydi kadınlar.
Devrim ile daha da büyüyen feminist bilinçle birlikte, birçok
çatışmaya yol açtı gelişmeler. ‘FSLN’ ile bir kopuş yaşayarak,
örgütsel ve stratejik özerklik kazandı kadınlar. Bunun manası aynı
zamanda Ortega ile çatışma demekti. Kadın hareketinin özerkliği
politika bir ilişkinin olmadığı anlamına gelmiyordu, tam tersine
bir etkileşim stratejisiydi.*
Bir şarkı sırası daha geldi Alejhandra’ya, yine renksiz bir-iki
cümle söyledi. Bir an önce şarkıya geçti, onu bile canlandıracak
kadar coşkulu. Yumurta kapları bile başa çıkamadı bunla. Bana
baktı, gülümsedi bu sefer.
‘Yorgun musun’ dedim ‘Evet’ dedi. ‘Ben yaşlanmışsın
sanmıştım’.
‘Yok’ dedi ‘devrimciler yaşlanmaz…’
*-Feminist hareket ile yakından ilgilenen okurlara; Nikaragua’da
‘MAM’ın ‘özeklik-işbirliği’, ‘birleşme, kopma, ittifak’
deneyimlerini incelemelerini öneririm.-