Bir gönüllünün izlenimleri: Koordinasyonsuzluk öldürdü
Depremin vurduğu Adıyaman’da altı gün kurtarma çalışmalarına katılan Nursel Keklik yaşadıklarını anlattı: “Kurtarılmayı bekleyen binlerce insan koordinasyon eksikliği yüzünden betonun altında kaldı."
DUVAR - Depremin büyük yıkıma neden olduğu Adıyaman’da onuncu günde arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Depremin ikinci günü olan 8 Şubat’ta sağlıkçılardan ve Türk Hava Kurumu Teknik Ekipten oluşan 80 kişilik gönüllü bir ekip ile İstanbul’dan Adıyaman’a giden ve çalışmalara katılan diyetisyen Nursel Keklik, altı gün boyunca yaşadıklarını not ederek fotoğrafladı.
Altı günün sonunda pazartesi İstanbul’a dönen Keklik izlenimlerini şöyle anlattı: “İlk etapta bir grup sağlıkçı valiliğe gittik. Bizi 112 AFAD merkezine yönlendirdiler. Burada 'Bizim yapacağımız bir şey yok, sağlık bakanlığı personeli olmadığınız için sizi bir yere yerleştiremeyiz' dediler. Büyük bir düzensizlikle, kaosla işler yapılıyordu. Büyük bir felaket vardı ve kurumlar bu konuda hazırlıksızdı, anlamıştık. Biz de organize olup barınma için bir akademisyenin yönlendirmesiyle Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesine gittik. Orada madenciler ve sağlıkçılar organize olup enkaz çalışmalarına katılmak için ekipler oluşturduk. Eğitim Fakültesi'nde ihtiyaç sahiplerine sağlık, yemek, barınma, giyim, ulaşım, hijyene dair hizmetler vermeye başladık. Deprem'deki en önemli konuların başında gelen faktörün koordinasyon olduğunu söyleyebilirim.”
'EKİPLER. KÖYLERE DAHA YENİ YENİ GİDİYOR'
“Adıyaman'da felaketin derecesi yüzde 99. Neredeyse bütün binalar yıkıldı. Yıkılmayanlar da kullanılacak gibi değil. Hemen her evde cenaze, yaralı, yakınını yitirmişler var” ifadeleri kullanan Nursel Keklik, gördüklerini şöyle aktardı:
“Edindiğim bilgilere göre ikinci gün öğlen kurtarma çalışmaları başlatıldı. İlk gün halk kendi çabalarıyla insanları enkazdan çıkarmaya çalışmış. Geldiğim gün epey şaşkınlık yaşadım; Adıyaman, medyadan yansıtıldığı gibi değildi. Bilanço çok ağır. Hatta sağlık grubu olarak özellikle Hatay'a gitmek istiyorduk. Adıyaman'daki durumun vahametini sosyal medyadan öğrendik. Adıyaman hiç anlatıldığı gibi değil. Kurtarılmayı bekleyen binlerce insan koordinasyon eksikliği yüzünden betonun altında kaldı. Depremin 3’üncü günü itibarıyla yeni ekiplerin ulaşması ve ekiplerin koordinasyonu biraz daha iyi yürütmeye başlamasıyla kurtarma çalışmaları arttı. Köylere ise kurtarma ve sağlık ekipleri daha yeni yeni gidiyor.”
SALGIN HASTALIK UYARISI
Yetersiz müdahale iddiaları üzerinden eleştirilen AFAD'ın çalışmalarına da değinen Keklik, sözlerine şöyle devam etti. "Koordinasyonsuzluk, geç kalmışlık gördüm. AFAD'ın canlı arama konusunda ihmalkâr olduğunu gördüm. Ekip ve ekipman eksikliğinden dolayı ölen insanlar gördüm. Buraların sahipsiz bırakıldığını gördüm. İlk günlerde devlete dair bir şey görmedim. Yardım etmek için çırpınan halkı gördüm her gittiğim yerde. Madencilerin hakkını teslim etmek gerek. Ben onlara süper kahramanlar diyorum. Koca enkazda kendi canını düşünmeden bir can kurtarabilmek için ince, hummalı bir çalışma yapıyorlar. Buranın gecesi gündüzü yok. Her an çalışan insanlar var. Kadınlar, çocuklar, erkekler sokakta ateş yapıp enkazlarının başında bekliyorlar. Birçoğu kendi imkanlarıyla çadırlar kurmuş. Kış şartlarında birden fazla aile birlikte yaşıyor. İllerden çok fazla yardım geldi. Gıda, giysi, battaniye ihtiyaçları yok. Buradaki çözülmesi gereken en acil sorunlardan biri hijyen ve insani koşullarda barınma sorunu. İnsanlar günlerdir banyo yapamıyor, kötü hijyen koşullarında tuvalet ihtiyacını gideriyor. Çok insan bir arada yaşıyor. Kötü beslenme koşulları var. Böyle giderse ciddi salgınlar baş gösterecek."
‘SES YOK DEDİKLERİ YERDE 7-8 KİŞİYİ ÇIKARDIM’
Nursel Keklik'in çektiği videolarda bir depremzede, “Ben kadın halimle kepçe buldum, ses yok dedikleri yerde 7-8 kişiyi çıkardım. Yüz kişi var bu binada. Hiçbir müdahale yok. Devlet bile bile bizi ölüme mahkum etti. Resmi olarak hiçbir kuruluştan kimseyi gördük” dedi.
Bir başka depremzede şunları söyledi:” ‘AFAD biraz önce sesli dinleme yapacağız, kalp atışında kadar dinliyoruz. Yaşayan varsa, bulacağız’ dedi. Bekledik. Yaşayanın olmadığını söyledikleri yerde şu anda canlı çıkarıyoruz. Bu nasıl bir ölçüm. Formaliteden yanımıza gelmesinler. Biz devletten bir şey beklemiyoruz, bu saatten sonra yanımıza gelmesinler.”