Bir HDP’li parlamenterin milletvekilliğinin düşürülmesinin türlü yolları varmış meğer. Konuşursa milletvekilliği düşürülebilir. Sosyal medyada paylaşım yaparsa milletvekilliği düşürülebilir. Milletvekili olarak görevi sayılan, oy aldığı ilin sorunlarına çözüm ararsa milletvekilliği düşürülebilir. Hatta failler hakkında suç duyurusunda bulunursa milletvekilliği düşürülebilir. Yanlış okumadınız, bir HDP milletvekilinin, “cinayet suçu işlemiş failler hakkındaki suç duyurusu” dahi, milletvekilliğinin düşürülmesi için gerekçe kılıfına sokulabilir. Nasıl mı? Örnekle anlatayım.
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, 3 Kasım’da Adana 8’inci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Devletin, sevmediği vatandaşının sırtında kırdığı sopası olan TCK 301’den aldı cezayı. Hatırlayın… 10 yıl önce suikast sonucu öldürülen Ermeni Sosyalist gazeteci Hrant Dink’in cenazesinde “Katil 301” dövizleri taşınmıştı, işte o madde. 301’deki “Emniyet Teşkilatını aşağılama” suçundan ceza aldı Meral Danış Beştaş. Henüz temyiz aşaması var; yani nihai karar verilmedi ama bu dosya, bu karar tam bir hukuk skandalı.
Amacı görmek için allame-i cihan olmaya gerek yok. Alt sınırdan değil üst sınırdan, onun da üstüne eklenerek verilen bir ceza bu: 2 yıl 3 ay… Bir yılı geçti mi, geçmiş olsun zaten. Bir milletvekilinin, milletvekili seçilmeye engel teşkil eden bir suçtan veya cezadan (bir yıl veya fazlası) mahkûm olması durumunda milletvekilliğinin düşürülmesi süreci başlar. Uzun lafın kısası, Emniyet Teşkilatı'nı aşağıladığı gerekçesiyle milletvekilliği düşürülebilir Meral Danış Beştaş’ın.
Suçu, “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” diye tarif eden, ‘milleti, devleti, TBMM’yi hükümeti, yargı organlarını, askerî ve emniyet teşkilatını aşağılamak suçtur’ diyen 301, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin mahkûm ettiği bir maddedir. Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması Adalet Bakanının iznine bağlıdır. Yani kişinin ipinin çekilmesi tamamen siyasi bir karardır.
17 YAŞINDA ÖLDÜRÜLEN MAHMUT’UN HESABINI SORMAK SUÇ MU?
Meral Danış Beştaş’ın Emniyet Teşkilatını aşağılamak suçundan 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığı o dosyada “17 yaşındaki Mahmut” var. Adana’da, 31 Ocak 2016’da, ana akım medyanın ifadesiyle “bir korsan gösteride başından vuruldu” Mahmut Can Çakır. Mahmut evinin damında vurulmuştu. Olay anının tanıkları var.
Ailesi ve görgü tanıkları polisin ateş açtığını anlattılar, Mahmut’u hedef alan mermi kovanlarının damda olduğunu söylediler, damda duran boş kovanları gösterdiler, Mahmut’u öldüren silahın izinin sürülmesini istediler. Aradan yaklaşık iki yıl geçti ama soruşturmada tek bir adım atılmadı.
Çakır Ailesinin avukatı Tugay Bek’in, olay yeri inceleme taleplerini savcının “güvenli değil” diyerek reddetmesi üzerine Sulh Ceza Hâkimliği'ne verdiği dilekçede şunlar yazıyordu:
“Soruşturmaya konu olayın gerçekleştiği mahallede sonraki tarihlerde de pek çok polis operasyonu olmuş onlarca kişi gözaltına alınmıştır. Gözaltı operasyonu yapabilmek için ilgili mahalleye girebilen polisin, olay yeri incelemesi için güvenliğin sağlanamayacağını ileri sürmesini iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirmiyoruz. Emniyetin ileri sürdüğü gibi soruşturmaya konu olay yerinde olay yeri incelemesi yapmaya mani olacak düzeyde bir güvenlik sorunu yoktur.
Emniyet Müdürlüğü, meslek dayanışması içinde kendi kadrolarını korumak adına Cumhuriyet Savcılığını maksatlı ve yanlış yönlendirmekte soruşturmayı aksatmaktadır. Polisin fail olduğu bir vakanın soruşturmasında, polisin maksatlı bilgilendirmelerine de kuşkuyla yaklaşmak durumundadır. Olay yeri incelemesi yapılmamasında ısrar edilmesi söz konusu cinayet soruşturmasını faili meçhul olmaya götürmektedir.”
Milletvekili Meral Danış Beştaş, kendi seçim bölgesi Adana’da gerçekleşen bu cinayetin peşini bırakmadı, dönemin İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’ya “Mahmut’u öldüren kurşunun polise ait olup olmadığı hususunda bir inceleme yapıldı mı? Mahmut, hangi silahla vurulmuştur?” diye sordu. Bakan bu soru önergesine yanıt vermedi. Meral Danış Beştaş, Twitter hesabından, “Adana’da Mahmut Can Çakır’ı katleden polis delilleri temizledi”, “Adana’da polisler tarafından katledilen Murat Daşkan(18) ve Mahmut Can Çakır’ın ailelerine taziye ziyaretinde bulunduk”, “Daşkan’ı polisler infaz etti”, “Adana’da polisin öldürdüğü Murat Daşkan’ın annesi: artık bu savaş bitsin” paylaşımlarında bulundu.
'MİLLETVEKİLİNİN BİR TWEET’TEN CEZA ALDIĞI ÜLKE TÜRKİYE'
Milletvekilinin TCK 301’den yargılanabilmesi için Adalet Bakanı’nın onayı gerekiyordu. Fezleke evrakı 25 Mart 2016 tarihinde Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Bakanlıkta bekleyen fezlekeye, nasıl olduysa dokunulmazlıkların kaldırılmasından tam 4 gün önce “olur” verdi Adalet Bakanı.
Mahkeme, yargılama boyunca avukatların hiçbir talebini kabul etmedi, milletvekilinin Meclis Genel Kurulu’nda ve komisyonlarda konuyla ilgili konuşmaları veya İçişleri Bakanlığı’na verdiği soru önergesi talep edilmedi, deliller değerlendirilmedi. Dava sonunda HDP milletvekiline 2 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Meral Danış Beştaş’tan kararı bir hukukçu olarak yorumlamasını istediğimde “Amaç çok çıplak aslında. Vekilliği düşürme hedefli bir operasyon” dedi ve ekledi, “Hukuken hiçbir şekilde bu dosyayı yorumlamam söz konusu olamaz. Bu bir skandal, hukuk garabeti. Bir milletvekilinin ‘polis insan öldürdü, delilleri temizledi’ demesi suç olamaz. Yurttaşların can güvenliğini savunurken, kendi ilimin sorunlarının peşine düştüğüm için bana milletvekilliği yapma deniyor. Bir milletvekili olarak bunu yapmamış olsam suç işlemiş olurdum. Adli süreç için basınç uygulamak benim görevim. Mecliste anlatıyorum, aileyi ziyaret ediyorum, soru önergesi veriyorum ve bir tweet atıyorum. Milletvekillerinin soruşturma yetkisi de vardır. Biz araştırma komisyonları kurarız ve olay yerinde tespitler yaparız. Bu etkili bir soruşturma mekanizmasıdır. Aslında benim o beyanlarımın her biri suç duyurusudur. Ölümü soruşturması gerekenler milletvekilini soruşturup ceza verdiler. Katili bulmak yerine olayın aydınlanması için çaba gösteren, ihbarda bulunan halkın temsilcisini cezalandırdılar. Milletvekilinin bir tweetten yargılandığı ve ceza aldığı ülke Türkiye.”
Meral Danış Beştaş’ın, düşünceyi ifade özgürlüğünü savunarak AİHM kararlarını da işaret ederek Meclis’e kaldırılması için teklif verdiği 301’den ceza almış olması da yine Türkiye’nin azizliği(!). “Hayatım boyunca düşünce ve ifade özgürlüğünü, hukukun, adaletin üstünlüğünü savunan, insan ve kadın haklarında bunun çabasını gösteren biri olarak bir düşünce suçlusu oldum. Bu benim açımdan çok can yakıcı” diyor milletvekili Meral Danış Beştaş.
CİNAYETLER FAİLİ MEÇHUL KALSIN İSTENİYOR
Çakır Ailesi'nin avukatı Tugay Bek ise sorularım üzerine şu yorumu yaptı, “Meral Hanım’ın bir siyasetçi ve parlamenter olarak kendi seçim bölgesinde yaşanan iki cinayeti kamuoyuna taşıması, bu cinayetlerin takipçisi olması, onun hakkı ve görevi olarak değerlendirilmelidir. Bence bu cinayetlerin faili meçhul kalması hususunda yargıda bir direnç söz konusu, soruşturmalardan bir sonuç çıkmaması ve olay yeri incelemesi dahi yapılmaması bunun en açık göstergesi.”
Hrant Dink’in katili denilen 301, Mahmut’un katillerinin peşine düşen bir parlamenterin milletvekilliğinin düşürülmesi aracı oldu. Ve bizim bu yargılamanın “bağımsız” olduğuna inanmamız isteniyor. Mahmut’u öldüren silahtan çıkan mermi kovanlarının iki yıldan bu yana incelenmemiş olmasına ve yargının, öldürülen gencecik bir yurttaşın hesabını sormamasına ne diyeceğiz peki?