Bir kadın anti kahraman hikayesi: Yalnız

Ümit Erlim ve Başak Kıvılcım Ertanoğlu’yla 'Yalnız' oyununu konuştuk. Ertanoğlu, "Amacımız beyinlerimizi yakarken olması gerekenleri sahneye taşımak" dedi.

Abone ol

DUVAR - İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın (İKSV) bu yıl 28’ncisini düzenleyeceği İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı geçtiğimiz haftalarda açıklandı. Bu yıl Mehmet Birkiye’nin küratörlüğündeki festivalde 5’i uluslararası, 14’ü yerli toplam 19 yapımla tiyatroseverlerle buluşacak. Her biri kendi içinde iddialı olan yapımlar arasında kitap kurtlarının da severek okuduğu ‘Yalnız’ ilk kez tiyatro sahnesine taşınacak.

Zeynep Kaçar’ın geçtiğimiz yıl Attila İlhan Roman Ödülü ve Notre dame De Sion Edebiyat Ödüllü alan romanı, Feray isimli bir kadının müzisyen olmak isterken birden aşık olması ve evlenmesiyle birlikte değişen hayatını memleketin haliyle paralel bir şekilde anlatıyor. Roman oldukça etkileyici bir konuyu, sürükleyici bir dille anlatınca haliyle gözler tiyatro versiyonun çevrildi. 'Yalnız’ın tiyatro versiyonunu da geçtiğimiz sene ‘Treplev’ oyunuyla ödüller kazanan Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Ümit Erlim sahneye taşıyor. Festival kapsamında 13 ve 14 Kasım’da Üsküdar Tekel Sahnesi’nde sahnelenecek ‘Yalnız’ oyununun biletleri tükendi ancak sonrasında da sahnelenmeye devam edecek.

Yönetmen Ümit Erlim ve Feray karakterini canlandıran Başak Kıvılcım Ertanoğlu’yla oyunu konuştuk.

Ümit Erlim

Zeynep Kaçar’ın Atilla İlhan ve Notre Dame De Sion Edebiyat Ödülleri’ni kazanan ‘Yalnız’ isimli romanını tiyatro sahnesine taşımaya nasıl karar verdiniz?

Ümit Erlim: Aslında bu projenin yaklaşık iki senelik bir hikayesi var. Başak’la (Başak Kıvılcım Ertanoğlu) birlikte DasDas’ın ‘Romeo & Juliet’ oyununda oynarken, Başak’ın oynayacağı benim yöneteceğim bir oyun arayışına girmiştik. Birçok oyun ve roman okuduk. Sonunda Zeynep Kaçar’ın ‘Yalnız’ romanını keşfettim. Başak da okuyunca çok heyecanlandı. Fakat klasik bir sahneleme ile tek kişilik bir anlatı metnine dönüştürmek istemedik. Roman çok katmanlı, farklı zaman dilimlerinde bir kadının yolculuğunu, kendini gerçekleştirme sürecini anlatıyor. Tam anlamıyla, hakkını vererek bir uyarlama ve sahneleme yapmak istediğimiz için zamana bırakmaya karar verdik. Zeynep de bize güvendiği ve anlattığımız tasarıma inandığı için beklemeye ikna oldu. Ardından Decollage Art Space ile tanıştık ve birlikte çok iyi bir uyum yakaladığımız ‘Treplev’ projesini çalışmaya başladık.

İstanbul Tiyatro Festivali’ne katılma sürecinden de bahseder misiniz, nasıl bir süreçti?

Ümit Erlim: Sanırım yaz öncesiydi, İKSV’den Handan, Defne ve Gizem ‘Treplev’i izlemeye geldiler. Ardından ‘Yalnız’ romanını uyarlamak isteğimizden bahsettik. Görüşmelerimiz oldu, Ardından Mehmet Birkiye de oyunu izlemeye geldi. Görüşmelerin sonunda, İKSV İstanbul Tiyatro Festival’i hem programlarına dahil ettiler ‘Yalnız’ı, hem de 50. yıl genç sanatçı fonu ile desteklenen projeler arasında yer aldık. Dolayısıyla aslında bugün ‘Yalnız’ uyarlaması ve sahnelemesi bu sayede gerçekleşmiş oluyor. Tüm İKSV ekibine bu vesileyle bir kez daha teşekkür etmiş olayım.

'FERAY BİZİ ÇOK ETKİLEDİ VE HEYECANLANDIRDI'

Feray’ı oynamaya nasıl karar verdiniz? Karakteri canlandırmadan önce korku ya da endişeleriniz var mıydı?

Başak Kıvılcım Ertanoğlu: Ümit ile birlikte içimize sinen bir hikaye anlatmak istiyorduk. Yaptığımız okumalar sırasında Ümit ‘Yalnız’ ile bu olabilir mi?’ dedi. Feray bizi çok etkiledi ve heyecanlandırdı. Bu şekilde Feray’ın yolculuğuna dalmış olduk. Edebiyat uyarlamaları her zaman çok zorlayıcı ve korkutucu geliyor bana. Romanı doğru bir şekilde aktarmak, Feray’ı anladığımız yerden paylaşmakla ilgili kaygılarım çoktu evet.

Kitapta iki farklı zaman diliminde Feray’ın aylar ve yıllar içindeki değişimini bir ülkenin dönüşümüyle paralel izliyoruz. Karakteri canlandırmadan önce nasıl bir çalışma yaptınız?

Başak Kıvılcım Ertanoğlu: Romanı birlikte uyarladığımız için masa başı çalışması bir anlamda benim için oyuncu dramaturji çalışmasına da evrildi. Derinleşip, hikaye ve Feray üzerine yoğunlaştıkça anlatmak istediklerimize biraz daha yakınlaştığımızı hissediyorum. Geçmiş ve gelecek arasında Feray’ın sıkça gidip gelmesi kişisel tarihimiz ve geçmiş yıllarımız, şehrin ve ülkenin zaman içindeki dönüşümü arasında dolaşma, gezinme imkanı da verdi bu anlamda.

Yalnız, Zeynep Kaçar, 216 syf., Doğan Kitap, 2021.

'ZEYNEP KAÇAR'IN METNE HİÇBİR MÜDAHALESİ OLMADI'

Metnin yazarı aynı zamanda tiyatrocu da olunca size ekstra bir rahatlık mı sağladı, yoksa kendinizi biraz diken üstünde mi hissettiniz? Zeynep Kaçar’ın metne müdahalesi oldu mu? Kendisi aynı zamanda oyunda TV spikeri olarak da sesiyle olacak değil mi?

Ümit Erlim: Evet, Zeynep dramaturji mezunu bir oyuncu ve yazar. Uzun yıllardır bu sektörde çalışıyor. Yazdığı romanlarının haricinde çok sayıda oyunu da var. Romanı okurken hikayenin çok iyi bir matematiğinin ve kurgusunun olduğunu görebiliyorsunuz. İlk tanıştığımız günden, oyunun ilk okumasını yaptığımız zamana kadar oldukça pozitif ve yapıcı yaklaştı bize. Metne hiçbir müdahalesi de olmadı. Hatta haber spikerini oynamayı kendisi önerdi. Benim de çok hoşuma gitti bu fikir. Oyunda TV’de Zeynep’i farklı bir haber spikeri olarak göreceğiz.

Zeynep Kaçar’la daha önceden tanışıyor muydunuz? Ondan karakterle ilgili tüyolar aldınız mı? Provalar nasıl geçti ve geçiyor?

Başak Kıvılcım Ertanoğlu: Daha önce oyunlarını ve romanlarını okumuş ve çok iyi bir yazar olduğunu düşünen biriydim ama ‘Yalnız’ı sahneleme süreciyle birlikte tanıştık. Kendisi süreç boyu Feray ve hikayesiyle ilgili hep yanımızda oldu. Oyun, romanın ruhunu yansıtan ve günümüzün dünyasının hızlı, teknolojik olasılıklarını Feray’ın bir geçmişe bir geleceğe giden hikayesiyle birleştirmeyi amaçlayan bir yapıda. Bu anlamda provalar keyifli ama bir o kadar da teknolojik eklentileri dolayısıyla beyin yakıcı geçiyor diyebilirim. Amacımız beyinlerimizi yakarken olması gerekenleri sahneye taşımak.

Kitap, tarikatları, bir kadının bir anda değişen hayatını aktarıyor. Sizi zorlayan kısmı oldu mu? Olduysa hangi kısmıydı?

Ümit Erlim: Aslında bu sadece tarikatlara veya bunun gibi oluşumlara indirilemeyecek evrensel bir mesele. Hatta Başak’la birlikte uyarlaması üzerine çalışırken bu hikayenin evrensel bir hikaye olduğunu unutmayalım diye birbirimizi uyardık. Burada asıl mesele, bir kadının kendini var etme hikayesi, mücadelesi. Buna paralel olarak da ülkenin son 20 yılda yozlaşmasını, hak ihlallerini, para uğruna şarlatana dönüşen ahlak tüccarlarını, kapatılmaları, yasaklanmaları Feray’ın hikayesi üzerinden izliyoruz.

Başak Kıvılcım Ertanoğlu

Suçlunun ve kurbanın değiştiği metinde sizi en çok etkileyen ne oldu?

Başak Kıvılcım Ertanoğlu: Beni en çok etkileyen noktası bir kadın anti kahraman hikayesi olması. Kavramların karışması ya da farklı yorumlanması; kimin suçlu kimin masum olduğunun muğlaklığı ve herhangi bir insanın da başından böyle şeylerin geçme ihtimali en etkileyici noktaları sanırım. Verilen kararların hayatın akışını nasıl tamamıyla değiştireceği ama bir şeyleri değiştirmek için de her zaman bir şansımızın olduğunu hatırlatması da beni etkileyen bir diğer önemli noktaydı.

'ORTAK BİR DÜNYA KURDUK'

'Treplev' isimli oyunda yönetmen Başak Hanım’dı, siz oyuncuydunuz onunla birlikte. Şimdi siz yönetmensiniz, o oyuncu. Bu durum oyuna nasıl bir dinamik getirdi?

Ümit Erlim: İki projenin de uyarlamasını birlikte yaptık Başak’la. Birlikte uyarlamasını yaparken bir dünya kurmaya çalışıyoruz, ortak bir dünya. Bu dünyaların kendilerine özgü kuralları ve işleyişleri var. Metinden yola çıkarak, metni deşifre ederek belirlediğimiz kurallar. İkimiz de ister oyuncu ister yönetmen olalım, önemli olanın aslında anlatmak istediğimiz hikayenin kendisi olduğu kabulüyle yola çıkıyoruz. Aslında bütün ekip olarak bu hikayenin daha iyi aktarılması ve icraa edilmesinin öneminin farkındayız.

Ümit Bey’e sorduğum soruyu size de sorayım: ‘Treplev’ isimli oyunda siz yönetmendiniz, sizinle birlikte Ümit Bey de oyuncu. Şimdi siz oyuncusunuz, o yönetmen. Bu durum oyuna nasıl bir dinamik getirdi? Ümit Bey’in yönetmen olarak sizi zorladığı noktalar oldu mu?

Başak Kıvılcım Ertanoğlu: Bu sefer rolleri değiştirdik, evet. Ümit ile birbirimizi iyi tanıyan ve tamamlayan bir şekilde üretim yapıyoruz. Bu anlamda Feray’ı o da oynamak isteyebilirdi ya da ben de Treplev’i oynayabilirdim. ‘Treplev’i uyarlarken Ümit’in oynadığı yerden Treplev’in dünyasını hayal ederek, yapıyı kurmak ve yönetmek çok keyifliydi. Bir oyunu hayal ettirdiği ölçüde zihinde kurup, yönetmeye yöneliyor insan sanırım. Ümit de ‘Yalnız’ı yapmak istediğimiz andan itibaren o dünyayı hayal etmeye ve kurmaya başlamıştı. Bu da benim için Feray’ın hikayesine yaklaşmak anlamında çok belirleyiciydi. Ümit ile çalışmak çok keyifli. Mükemmeliyetçi tarafı bazen zorlayıcı olabiliyor ama bu da oyuncu olarak sizi daha farklı şeyleri keşfetmeye yöneltiyor ve kendi sınırlarınızı aşmak için sizi teşvik ediyor. Benim için bir oyuncu olarak en mutlu eden şeylerin başında bunlar geliyor diyebilirim.

Oyunda Feray'ı Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Feray'ın gençliğini Sıla Doğanay oynuyor.

Oyunun kitap olarak metni çok beğeniliyor. ‘Treplev’ oyunuyla dikkat çekmiş ve başarılı kazanmış isimlersiniz. Yine kendi alanında ödüllü bir kitabı sahneye uyarlama konusunda bir tedirginliğiniz var mı? Heyecanlı mısınız?

Ümit Erlim: ‘Treplev’, Decollage Art Space’in yapımcılığında, o mekana özgü bir tasarım. Seyirci ‘Treplev’ ile birlikte mekanın üç katını dolaşıp, zaman zaman interaktif olan bir yapıda ‘Treplev’in hikayesini dinleyip, ona eşlik ediyor. 'Yalnız' romanı, zaman atlamalarıyla müzisyen olmak isteyen Feray’ın, yaptığı yanlış seçimler sonucunda yaşamak istediği hayattan olağanca kuvvetle savrulup uzaklaştığı bir hayatı anlatıyor. Fizik yasaları, suçlu ve kurbanın kim olduğu, görünme ihtiyacı, günümüz ahlak yasalarının ikiyüzlülüğü gibi motifler hikayenin belirleyici unsurları olurken; teknik anlamda seyirciyi video mapping, fiziksel tiyatro, modern hikaye anlatıcılığı arasında gezinen Feray’ın zihnini görmeye davet ediyorum.

Oyunla ilgili sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Ümit Erlim: Yalnız 13 ve 14 Kasım’da İKSV İstanbul Tiyatro Festivali’nde yolculuğuna başlıyor. Festival biletlerimiz tükendi. Ama hemen ardından 29 Kasım’da DasDas Bursa ve 30 Kasım’da Atlas 1948’de olacak. 8 Aralık’ta DasDas Ataşehir’de galamız ve basın gösterimimiz var. Takip etmek isteyenler bizi sosyal medyada ‘@sahnede.yalniz’ hesabıyla bulabilirler.

Başak Kıvılcım Ertanoğlu: 100 dakikalık, seyirciye farklı bir deneyim sunmayı hedefleyen, bir konserdeymiş izlenimi veren bir izlek sunmayı hayal ediyoruz. Sezon boyunca farklı sahnelerde Feray’ın hikayesini anlatacağız. Seyircilerimizle birlikte şarkımızı söylemek umuduyla...