Bazı eserler vardır sadece bağlamında kalmaz. Bir külte dönüşür. Okuyan da okumayan da, izleyen de izlemeyen de eğer taş koymalık bir boşluk bulursa hemen o eserin adını patlatıverir. Aynı Simon Kuper’e atfedilen ancak aslen dilimize Yiğiter Ağabey’in (Uluğ) soktuğu ‘Futbol asla sadece futbol değildir’ gibi. Ya da Duygu Asena’nın yıllara meydan okuyan ‘Kadının adı yok’ gibi. Veya Serdar Akar’ın daha da iyi anlatılmaz diye düşünebileceğimiz ‘Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’ filminde o muhteşem ‘Hayat futbola fena halde benzer’ -ki çoğumuz bunu ‘Hayat fena halde futbola benzer’ şeklinde kullanıyoruz, repliği gibi.
İş bu yazının gediği ise Duygu Asena’nın birçok insanın yaşamını değiştiren kitabına denk geldi. O sebeple diyorum ki ‘kadının adı yok.’ Hele mevzumuz spor olunca kadının gerekten adı yok. Biliyorsunuz Türkiye Futbol Federasyonu aslen bir erkek futbolu federasyonudur. Kadınlar liglerini düzenlerler, bildiğim kadarıyla ihtiyaçlarını da giderir. Ama bu erkek futbolu federasyonu olduğu gerçeğini değiştirmez. Sanırım şu veri de yeterli örneği sağlar: TFF erkek futbol kulüplerine deplasmanlardaki konaklama giderleri için 1.5 milyon TL verirken kadın futbol kulüplerine yalnızca bin 500 TL veriyor.
Tabii bu kez sadece federasyonun suçu değil bu. Bu ülkede futbol ve dahi spor tamamen erkektir. Dünyada farklı mı ki dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Daha önce de bu satırlarda kadın sporunun dünyada erkeklerle kıyasla daha handikaplı durumda olduğunda dem vurmuştum. Ama Türkiye’deki sorun handikap değil. Tamamen göz ardı edilme. Dünyanın en başarılı takımlarından biri olan kadın voleybol takımını istisna olarak bile gösteremiyoruz. Zira bir günlük ilgi, aslında ilgiye çok uzak oldukları gerçeğini değiştirmez.
Yeniden konuya döneyim. Real Madrid’in görkemli bir şekilde kadın futbol takımı kurduğu bir sezonda Türkiye’deki kadın futbol liginden kötü haberler gelmeye devam ediyor. İspanya’daki kadınlar ‘El Clasico’su Guardian’a konu olurken, Türkiye’de biz Samsun Yabpa Kadın Futbol Takımı’nın darboğazını bile duyamıyoruz. Neyse ki hâlâ Alan Savunması gibi mecralar var da haber alma şansına sahip oluyoruz. Ali Safa Korkut’un haber/röportajında da aktardığı gibi kısa sürede TFF 1 Kadın Futbol Ligi’ne yükselen, bu ligde dört senedir mücadele eden, hatta ilk senesinde ikinci sıranın sahibi olan bir ekipti. Ki bu dört yılın henüz başında bir müddet kendilerine destek olan İlkadım Belediyesi, yeterli kaynağı sağlayamayacağı gerekçesiyle çekilmiş olmasına rağmen pes etmediler.
Zaten o döneme gidersek aslında belediye desteğini çekmek bir yana kulübün kapatılmasını istiyor. Bu noktada sözü Ali Akyüz’ün beyanlarına bırakalım: “Kapatma kararının ardından kulübe kimse talip olmayınca kulüpte forma giyen kadın futbolcu kardeşlerimiz buradan ekmek parası kazandıklarını ve daha da önemlisi eğitimleri için hayati bir öneme sahip olduklarını söyleyerek bizden kulübe sahip çıkmamızı istediler. Biz de buna kayıtsız kalamadık ve kadınlara ve kadın sporculara destek olmak amacıyla yönetimi devraldık.”
Normal şartlarda belediyelerin erkek futbol takımlarına girmesini, yerel yönetimlerin bu şekilde kullanılmasını doğru bulmuyorum. Ancak burada bir kamu yararı var. Kadın futbolu erkek futbolunda olduğu gibi endüstriyelleşmiş bir platform değil. Dolayısıyla burada destek olma değil çekilme kararı eleştirilir nazarımda.
Zaten bu dört yıllık maceranın sonunda Samsun Yabpa Kadın Futbol Takımı yeniden ikinci lige düştü. Peki şimdi ne olacak?
Kuşkusuz ki bu kadınları kaderlerine terk etmek en kolayı. Asırlık kulüplerimizin bile futbolda batırdıkları paralar sonrasında gözlerini ilk kadın branşlarına diktiği bir ülkede Samsun Yabpa Kadın Futbol Takımı’nın yaşaması mucize. Ama bu mucize için tüm yönetim elinden geldiğince direnecekmiş. Direniş ne zamana kadar sürebilir bilmiyoruz. Ne kadar yanlarında olabiliriz onu da bilmiyorum ama bu yazıyı gören ve bilgilenen bir kişi bile kârdır. Sonuçta bir kadın değişirse tüm dünya değişir. Dünyayı değiştirmek için yanlarında durmak yeter.