Habertürk TV’de Veyis Ateş’in sunduğu programda Caner Taslaman
ile İlahiyatçı Ebubekir Sifil kapıştılar.
Çatışma, kapışma, paçavra etme, itin bilmem neresine duhul
ettirme, en sevdiğimiz.
Kafes dövüşü tadı vermiyorsa yüz veren yok. Vurduğun yerden kan
çıkmıyorsa, ana akım medyada yer bulamazsın. Seksli meksi olacak.
Olmadı dinli bişey. Vatan hainine bağlayacaksın… Münafığa, kâfire,
şer şebekesine, büyük oyuna, büyük resme bağlayacaksın. Evde
çorabının tekini bulamazsan bile, Amerika’nın oyunlarına
bağlayacaksın.
Taraflar, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Caner Taslaman ile Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ebubekir Sifil. Konunun pik yaptığı
yeri gördükten sonra, en akıllıları değirmende yoğurt öğütüyor
dersin. Biri profesör, diğeri yardımcı doçent… Demek doçentler
zorda.
Hadislerin birçoğunun uydurma olduğunu savunan Taslaman,
“Örneğin Buhari’ye göre deve sidiği içmek sünnettir ve
Peygamberimiz içilmesini tavsiye etmiştir. Ancak deve sidiği
Ortadoğu’da pek çok hastalığa neden oluyor. Bunu yapan Türk hacılar
da var” dedi ve “Eğer sünnetse Ebubekir Hoca içebilir” diyerek,
dersini çalışmış bir halde bir kavanoz deve idrarını masaya tak
koydu!
Kafam bir anda sekiz kavanoz balı 100 liraya satan adama gitti.
Yok, bal mucizesi değildi. Kavanoz aynı ama içindeki sidikti bu
sefer. “Yok deve!” deme, bildiğin deve! En son deveyi THY, apronda
kurban etmişti. Ya da ben orada kalmışım. Nereden buldun deveyi, ne
zahmetlerle aldın numuneyi hocam?
İlahiyatçı Sifil de, deve sidiği içmenin şifalı olduğunu
belirten hadisin sahih (doğru-güvenilir) olduğunu savundu ve deve
idrarının şifa olduğunu iddia etti. İbni Sina’ya bağladı, ilaç
dedi, belli karışım falan dedi ama Taslaman’ın kendisine sunduğu
deve idrarını içmeyi kabul etmedi.
Sakatat düşmanı Avrupa Birliği’ne ayar veren kokoreç
esnafımızın, ‘bağır bağır’ sarmalanmış kokoreç şişini iki eliyle
uçlarından kavrayıp, ağzı bağırsak sargısına tam temas halde, gözü
kamera üzerinden seksen milyonumuz adına Avrupa’da, ‘yemişim
suşiyi!’ şeklindeki cengâver tavrını bekledik ama olmadı.
Memlekette deve sidiği değil de deve dişi kırk sekiz tane
sıkıntı var. Çocuk tecavüzleri, iç barış, fikir hürriyeti, işten
atılmalar, asgari ücret, terör, paçozluk, eğitim, faiz köleliği,
artan şiddet…
Bu televizyoncu hocaların konforu, ‘Bizans gafleti’ diye hep
anlatıla gelen ‘meleklerin cinsiyeti’ tartışmasındaki konforu
gölgede bıraktı.
Kafa adamlarının zihinlerinin, tez beri bu sidikten midikten
konulardan, ‘necasetten taharet’ gereği arınmasını ümit
ediyorum.
İlla deve olacaksa da deve dişi mevzulara baksınlar.