Bir mahallenin hafızası: Kale
“Bir Mahallenin Hafızası: Kale” sergisi açıldı. 12 Kasım’a kadar Bergama’da, 18 Kasım - 5 Aralık tarihleri arasında ise Konak, İzmir’deki K2 Güncel Sanat Merkezi’nde ziyaretçilere açık olacak serginin proje koordinatörleri Günseli Baki ve Yücel Tunca ile sergiyi sergiyi konuştuk.
İZMİR - Sarı Denizaltı Sanat İnisiyatifi’nden Günseli Baki ve Yücel Tunca’nın koordinatörlüğünde yürütülen, “Bir Mahallenin Hafızası: Kale” sergisi 2 Kasım’da ilk olarak Bergama, Kale Mahallesi’nde açıldı. 10 fotoğrafçı ve görsel sanatçının katıldığı sergi, “Bir Mahallenin Kayıtları” ve “Bir Mahallenin Keşfi” olarak iki bölümden oluşuyor. Sergi, 12 Kasım’a kadar Bergama’da; 18 Kasım - 5 Aralık tarihleri arasında ise Konak, İzmir’deki K2 Güncel Sanat Merkezi’nde ziyaretçilere açık olacak.
Serginin “Bir Mahallenin Keşfi” bölümünde katılımcılar, bir duyumsama ve deneyime dayanan psikocoğrafya kavramının yöntemlerini kullanarak Kale Mahallesi’nde gerçekleştirdikleri yürüyüş deneyimini anlatıyor; öznel anlatılarıyla bir mahalle temsilini ortaya çıkararak mahalle belleğini yeniden inşa ediyor. Fotoğraf ve sözlü tarih çalışmalarıyla mahallenin dünü ile bugünü arasında bir hafıza köprüsü oluşmayı hedefleyen sergide, Arzu Ece Şahin, Ayfer Yıldız, Burcu Işık, Eren Sulamacı, Fatih Kurunaz, Nesrin Ermiş Pavlis, Pınar Boztepe Mutlu, Rabia Başa, Seda Tulun, Tuğba Yılmaz’ın üretimleri yer alıyor.
Kültür için Alan fonuyla desteklenen “Bir Mahallenin Hafızası: Kale” projesi üzerine Sarı Denizaltı Sanat İnisifiyatifi’nden proje koordinatörleri Günseli Baki ve Yücel Tunca ile konuştuk.
‘KALE MAHALLESİ, ÇOK KATMANLI KÜLTÜREL BİR BİRİKİME SAHİP’
Bize projenin amacından bahsedebilir misiniz?
Günseli Baki: Kentsel mekânlara ve yaşam kültürüne ilişkin yapılan görsel çalışmalar ve sözlü anlatılar, değişimin çok hızlı yaşandığı günümüzde, kentlerin geçmişteki ve bugünkü durumlarına dair kayıtlı olmayan, sadece o kente özgü olan bilginin üretilmesini, belgelenmesini sağlaması açısından önem taşıyor. Buradan hareketle planladığımız Kültür İçin Alan tarafından desteklenen “Bir Mahallenin Hafızası: Kale” adından da anlaşıldığı gibi; İzmir’in Bergama ilçesindeki Pergamon Akropolü’nün eteklerinde, yüzlerce yıllık bir süreçte Rumların, Ermenilerin, Müslüman muhacirlerin, mübadillerin ve günümüzde sayıları giderek artan metropol kökenli yeni nesil göçmenlerin yaşadığı üç mahalleyi kapsayan halk arasındaki ismi “Kale Mahallesi” olarak geçen bölgeye odaklanıyor.
Yücel Tunca: Kale Mahallesi çok katmanlı kültürel bir birikime sahip. Bakırçay Ovası’na doğru hızla büyüyen yeni Bergama’nın aksine renkli bir hayatı barındırmaya devam eden, devinim halindeki Kale Mahallesi, yakın bir gelecekte turistik bir tüketim alanına dönüşmenin endişesini de taşıyor. Bu mahallenin kent belleğindeki yerini geçmişin ve şimdinin izinde saptama, belgeleme ve yorumlama amacını taşıyan sergi ile mahallenin turistik bir alandan ziyade iletişime ihtiyaç duyan, paylaşıma açık, ilham verici ve derinlikli yapısını görünür kılınmayı hedefledik. Ve Kültür İçin Alan’ın desteğiyle de hayata geçirdik.
‘SAHA ÇALIŞMALARIYLA ÜRETİMLER GERÇEKLEŞTİRİLDİ’
Serginin hazırlık süreci nasıl geçti?
Günseli Baki: Proje 1 Haziran’da açık çağrıyla başladı. Bu çağrı sonucunda projeye katılan 10 fotoğrafçı ve görsel sanatçı, mahallenin kent belleğindeki yerini psikocoğrafya, kentsel mekân, bireysel bellek, yaşam kültürü ve sözlü tarih kavramlarıyla birlikte ele alan atölyeler, seminerler ve uzman sunumlarına katıldı. Projede yoğun bir içerik vardı ve beş ay sürdü. “Bir Mahallenin Keşfi: Psikocoğrafya Atölyesi” ve “Bir Mahallenin Kayıtları: Belgesel Fotoğraf Atölyesi” ile bu atölyeleri destekleyen Sözlü Tarih Uzmanı Eda Yiğit’in “Kültür Sanat Pratiklerinde Anlatının Yeri” ve Prof. Dr. Melek Göregenli’nin “Kent, Zaman, Kimlik, Mekan” seminerlerine, başvuran 10 fotoğrafçı ve görsel sanatçı katıldı. Arkeolog Bülent Türkmen’in “Hellenistik Dönem’de Kale Mahallesi’nde yaşam üzerine bir deneme” ve araştırmacı, yazar Sefa Taşkın’ın “Kale’de Bir Sokak: Abacıhan” sunumları ise herkesin katılımına açık olarak çevrimiçi gerçekleştirildi. Daha sonra da yoğun ve zorlu bir süreç olan saha çalışmalarıyla üretimler gerçekleştirildi.
‘ÇEVRİMİÇİ ETKİNLİKLER YÜZ YÜZE İLETİŞİMİN YERİNİ TUTMUYOR’
Yaşadığımız pandemi sürecinin projeye ne gibi etkileri oldu?
Yücel Tunca: Nisan’da başlayacak olan proje, pandemi sebebiyle ertelendi ve proje kapsamındaki tüm atölye, seminer ve sunumlar çevrimiçi olarak planlanmak zorunda kaldı. Hem proje tarihlerindeki sapma hem de çevrimiçi etkinliklerin 1,5 saatten fazla yapılamaması süreci uzattı. Ve elbette çevrimiçi etkinlikler yüz yüze iletişimin yerini tutamıyor.
İzmir’den projeye katılan fotoğrafçılar ise pandemi sürecinde toplu taşıma kullanmanın zorluğu sebebiyle saha çalışmalarına planladığımız gibi katılamadı. Özellikle “Bir Mahallenin Kayıtları” bölümünde gerçekleştirilen portre ve sokak monografileri çalışmalarında gereken birebir iletişimde de pandemi sebebiyle zorluklar yaşadık. Ama yine de bu koşullara rağmen katılımcılar özveriyle iyi işler çıkardı. Bu zorlu sürecin getirdiği zamansal aksaklıklar nedeniyle bir iki çalışma dışında sergi içeriğinde değişiklik olmadı.
‘HER BÖLÜM İKİ KAVRAM ETRAFINDA ŞEKİLLENİYOR’
Bu sergi bize neler anlatıyor?
Günseli Baki: Sergi iki bölümden oluşuyor ve her bölüm iki kavram etrafında şekilleniyor; psikocoğrafya ve sözlü tarih. Bir Mahallenin Keşfi bölümünde katılımcılar bir duyumsama ve deneyime dayanan psikocoğrafyanın yöntemlerini kullanarak, antik Pergamon’da yer alan Kale Mahallesi’nde gerçekleştirdikleri bir günlük yürüyüş deneyimini anlatıyor. Renkli, katmanlı dar sokakları, yokuşları, çıkmazlarıyla kent merkezinden farklı bir mekan algısına sahip bu mahallede yürüyerek kaybolmayı deneyen katılımcılar, bakkalların süpermarketlere, Arnavut kaldırımlarının asfalta, çıkmazların caddelere, taş duvarların betona direndiği mahallede oluşturdukları anlatılarıyla bir mahalle temsilini ortaya çıkarıyor ve mahalle belleğini bu öznel anlatılarla bir anlamda yeniden inşa ediyor.
Bu bölümdeki fotoğraf çalışmalarının yanında her katılımcı bir de yürüyüş deneyimini metin ve fotoğraflarla anlattığı birer fanzin çalışması da üretti. Sergiye gelenler bu fanzinlerden edinebilecekler. Kale Mahallesi’ndeki yürüyüş deneyimlerinin bireysel anlatılarla aktarıldığı görsel üretimler ve fanzinler bizi bize anlatan bir yansıma belki de; beliren, kaybolan, farklılaşan, üst üste yığılan, iç içe geçen zaman parçaları gibi. Yıllar içinde değişse de Kale Mahallesi dar sokakları, farklı mimarisi, renkli duvarları, gizemli avluları, tekinsiz sınırları, çıkmaz sokakları ve sarıp sarmalayan doğasıyla duygularımızı biçimlendirmeyi ve ruhumuzu kucaklamayı sürdürüyor. Modern kentlerin aksine geçmişin izlerini de içinde barındırıyor.
Yücel Tunca: Fotoğraf ve sözlü tarih çalışmalarıyla mahallenin dünü ile bugünü arasında bir hafıza köprüsü oluşturmayı hedefleyen serginin “Bir Mahallenin Kayıtları” bölümü katılımcıların üç ay boyunca çalıştıkları mahallede ürettikleri dokuz sokak monografisi ve sekiz portre hikâyesinden oluşuyor. Pergamon Akropolü’nün taçlandırdığı Kale Tepesi’nin ikisi çıkmaz, yedi sokağına; Kale Mahallesi’nin en önemli meydanı olan Domuz Alanı’na ve mahallenin bir bakıma ova düzlüğündeki sınırını oluşturan Kınık Caddesi’ne odaklanan monografi çalışmaları, mekân ve insan ilişkisini, kültürel ve ticari bağları, geleneksel mahalle hayatının ritmini kavramaya çalışıyor. Yüzyılı aşan bir zaman diliminde birikenleri ortak hafızaya kaydetmeyi deniyor.
Mahalle kayıtlarının ikinci kısmını ise Kale Mahallesi sakinlerinden Ali Yurtseven, Ayfer Şaşmazer, Ayşe Üregen, Cavidan Çobanoğlu, Cengiz Kızılık, Efe Nazım Arslançelik, Fikriye Ertop ve Makbule Çelen’in biyografik anlatılarına, güncel ve aile arşivlerinden fotoğrafların eşlik ettiği portre hikâyeleri oluşturuyor. “Bir Mahallenin Kayıtları” bölümü, tarih yazımının yaygın biçimine karşı duran bir yaklaşımla, muktedirlerin ve ünlülerin tarihi yerine, büyük çoğunluğun iddiasız temsilcilerine, onların rutinlerine, farklılıklarına yoğunlaşarak kadim bir kentin yakın tarihini yeniden yazmayı deniyor.
Bir Mahallenin Kayıtları, sokaklardan bireylere uzanan seyriyle ortak sivil hafızaya, Attalos Hanedanlığı’nın, Kleopatra’nın, Karasi Beyliği’nin, Sultan Bayezıd’ın, Enver Paşa’nın, Adnan Menderes’in değil, bir mahalle halkının sırlarının, umutlarının, acılarının, öfkelerinin, içtenliğinin, ketumluğunun, paylaşımcılığının, yalnızlığının kayıtlarını ekliyor.
Sarı Denizaltı Sanat İnisiyatifi Hakkında:
Sarı Denizaltı, görsel sanat ve görsel kültür üzerine projeler üretmeyi hedefleyen; sergiler, söyleşiler ve atölyeler düzenleyen, kâr amacı gütmeyen bağımsız bir sanat inisiyatifidir. Günseli Baki ve Yücel Tunca tarafından, etkinlikler ve atölyeler düzenleyen bir mekân olarak Mart 2018’de İzmir’de kurulan Sarı Denizaltı, 2019 yılından itibaren proje bazlı üretimlere ağırlık vererek çalışmalarını sanat inisiyatifi olarak sürdürme kararı aldı. Farklı konu, fikir ve kavramlar üzerinden bir diyalog ortamı oluşturmaya çalışan inisiyatif, diğer sanat disiplinleriyle de etkileşimde bulunan güncel fotoğraf çalışmalarını destekler ve bu üretimlerin gerçekleştirilmesi için alan açar. Hiyerarşik, cinsiyetçi, ırkçı ve milliyetçi yaklaşımları reddeden, üretimlerini evrensel bir bakışla gerçekleştirmeye özen gösteren Sarı Denizaltı Sanat İnisiyatifi, bireysel proje bazlı üretimlerin yanı sıra ortak çalışma ve kolektif üretimi önemser. Bu bağlamda çağrılı kolektif sergiler ile görsel sanatlar alanında bilgi, düşünce ve deneyim paylaşımına katkıda bulunacak söyleşiler ve atölyeler düzenler.