Herkesin aklında hiç unutamadığı bir dizi vardır. Bazı diziler bir toplumun hafızasına öyle bir kazınır ki bitse dahi yıllarca sürecek bir fenomene dönüşür. Televizyonlarda görüyorsunuz, bilmem kaç yüzüncü tekrarı oynatılan diziler var ve hâlâ yüksek izlenme oranları yakalıyorlar. Bazı diziler vardır; iyi başlar ama bir yerde bayar. Herkes şöyle der: Güzel dizi ama ilk sezonu gibi değil. Arda Turan'ın hayatı, kariyeri gerçekten bir dizi gibi. Futboluyla, söylemleriyle, magazin olaylarıyla, skandallarıyla ister sevin ister sevmeyin ama bir gerçek var ki hiç tartışılmaz: Hikayesi hiç sıkıcı olmadı, hiç baymadı. Hâlâ konuşuluyor, hâlâ tartışılıyor. Ve şimdi, 11 sene sonra yeniden Galatasaray'da. Belki de o müthiş dizinin en flaş ve final sezonu şimdi başlıyor.
Not: Tabii 'sezon' kelimesi sadece bir metafor. Orada asıl kastettiğimiz şey 'dönem'dir. Bunu da olası burun kıvırıp kaş kaldırıp, eleştiri yapacak detay arayanlar için açıklamış olalım.
İki sene önce Gazete Duvar'da yazmaya başladığım dönemde “Arda Turan-Berkay” skandalı patlamıştı ve ben de bununla ilgili “Yıldızlar da kayar” başlıklı bir yazı yazmıştım. O zaman da belirtmiştim; “Arda Turan mevzusu” başlı başına akademik bir konu olabilir. Arda Turan noktasından çıkarak spor dünyası ile ilgili toplumsal bir analiz içeren o yazımı okumanızı önemle rica ederim.
Geçmiş zaman eklerini bir kenara bırakalım, hatta istatistikleri de. Yok 'present perfect tense', yok şu maçta şu kadar gol atmış, bu işleri bırakalım. Arda Turan, Galatasaray'da. Bunu başlı başına iyi anlamak ve analiz etmek lazım. Bu kadar zor olmalı mıydı? Yani geride bıraktığımız sezon Fatih Terim'in istemesiyle taraftar tepkisinden çekinerek Mustafa Cengiz yönetiminin transferi veto ettiğini gayet iyi biliyoruz. Arda Turan, geçtiğimiz sezon devre arasında aslında neredeyse bitmişti. Hatta o dönem Radyo Gol'den meslektaşım, şu anda Uçankuş TV'de magazin yorumlayan sevgili İlker Koç bu haberi ilk yapanlardan biriydi. Otomatik olarak ben ve etrafımdaki meslektaşlarım da ilk öğrenenler arasında yer alıyorduk. Peki bitmiş transfer nasıl yarım kaldı? Mustafa Cengiz yönetimi neden transferi veto etti? Ya da Galatasaray yönetimi Fatih Terim'in aksine bu transferin gerçekleşmesini istemiyor muydu?
Bu soruların cevaplarından çok soruların kendisi önemli. Cevapları neden önemli değil biliyor musunuz? Çünkü veto edilen bu transfer bugün gerçekleşmiş durumda. Şu an itibariyle bu konularla ilgili sorulabilecek tek bir soru var: Peki ne değişti?
Tamam o zaman, tek bir soru soralım ve kafanızdaki soruların flu cevaplarını yüzde 10 opaklık oranında netleştirelim. Bu sezon Başakşehir değil de Galatasaray şampiyon olsaydı Arda Turan'ın Galatasaray transferi gerçekleşecek miydi? Bu soru çok önemli. Çünkü alt metninde başka bir hikaye var bu transferin gerçekleşmesinde.
Geçen sezonun devre arasında taraftarın olumsuz baskılarından dolayı transfer gerçekleştirilmedi. Arda Turan'ın Galatsaray'a transfer olmasını destekleyen bir kesim de vardı ama onlar da kendi camialarında 'deplasman tribünü' kaldılar diyebiliriz. O dönem 'Arda Turan'ı istemiyoruz' diye tepki veren Galatasaray taraftarı, hatta medyada bu düşünceyi alevlendiren sözde gazeteci kılıklı tribün liderleri ne oldu da şu anda bu transferin gerçekleşmesinin ardından nötr bir duruş gösteriyor? İddia ediyorum; Galatasaray bu sezon şampiyon olsaydı şu anda Arda Turan'ın belki de futbolu bıraktığı haberini okuyacaktık. Hiç kimse bir birine bu konuda yalan söylemesin.
Arda Turan, milli takım zamanında Fatih Terim ile çok sıkıntılı bir dönem yaşadı. Prim meselelerinden tutun da bir çok şey. Magazin skandalları, hastane hadisesi zaten hâlâ tartışılıyor. Bir de Galatasaray dışında Türkiye'de başka bir takımın formasını giyince... Galatasaray taraftarı, Fatih Terim'e olan sevgisinden, bağlılığından ve biat kültüründen dolayı Arda Turan'ı bir bakıma kara listeye almışlardı. Bu bir gerçek. Hiç uzatmayalım. Aynı Fatih Terim, Arda Turan'ı affetti ve onun Galatsaray'a transfer edilmesini istedi. Peki 80 milyon insanın günahı neydi? Sizin yüzünüzden Euro 2016'larda, Fransa'larda neden rezil olduk? Bunu hesabı kimse sorulacak?
Arda Turan açısında bence en büyük kırılma olayı uçakta Bilal Meşe'ye saldırdığı olaydır. Bunun üstüne bir basın toplantısı düzenleyip “bir daha olsa bir daha yaparım” tavrı tam bir rezalet. Ama şundan eminim: Bugün Arda kendi kendine düşündüğünde kesinlikle pişmandır.
Arda Turan'ın kariyeri Craig David ve Sting'in “Rise and Fall” şarkısının vücut bulmuş hallerinden biridir diyebiliriz. Doğuş, yükseliş, zirve ve dibe vuruş. Ama hiçbir hikaye yarım kalmaz. Ne filmlerde ne de şarkılarda.
Arda Turan şu anda 33 yaşında. Çok iyi oynayabileceği en azından 2-3 sezonu daha olduğunu düşünüyorum. 11 sene sonra yeniden yuvasında, Galatsaray'da. Bir zamanlar Gheorghe Hagi'nin golünde kale arkasında top toplayıcı olarak gole sevinen o çocuk yeniden sarı kırmızılı formayı giyecek. Gerçekten müthiş bir hikaye. Dizinin devamı nasıl ilerleyecek, hep birlikte göreceğiz.