Büyükelçi Yerhov komplekssiz biçimde Çerkes-Abhaz kırımı konularına bugünle çarpıcı bilinçaltı koşutluklar çizerek değindikten sonra, Soçi Mutabakatı’nın doğası ve içeriğini yeniden anımsatıyor, Idlip’te olacak olanı ve Suriye’nin Rus desteğiyle ülke topraklarının istisnasız tamamında egemenliğini yeniden tesis etme hedefini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çarşamba günü AKP meclis grubuna ilân ettiklerinin tam karşısına yerleştiriyor.
Başka pek çok şey olabilirim de herhalde “Rus muhibi” denilecek son kişiyim, hem göreli hem mutlak bakımlardan. Ancak eğer yirmi yıllık ıskarta hariciyeciliğim bu konuda söz söylememe izin veriyorsa, şahsen hiç karşılaşmadığım Sayın Rusya Ankara Büyükelçisi Yerhov’un kendi ülkesi açısından görevini özellikle verili koşullarda layığıyla yerine getiren gayet rafine bir diplomat olduğunu teslim etmek isterim.
Büyükelçi Yerhov’un keza Rusya’nın resmi propaganda aygıtı Sputnik Haber Ajansı’na verdiği söyleşi adeta bir diplomasi dersi niteliğinde. Eğer Rusya (da) bir tek adam rejimiyse, sözkonusu mülakatta bir kez dahi “Sayın Başkan Putin” ifadesinin geçmemesi ayrıca derkenara not düşülmeli.
Büyükelçi Yerhov komplekssiz biçimde Çerkes-Abhaz kırımı konularına bugünle çarpıcı bilinçaltı koşutluklar çizerek değindikten sonra, Soçi Mutabakatı’nın doğası ve içeriğini yeniden anımsatıyor, Idlip’te olacak olanı ve Suriye’nin Rus desteğiyle ülke topraklarının istisnasız tamamında egemenliğini yeniden tesis etme hedefini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çarşamba günü AKP meclis grubuna ilân ettiklerinin tam karşısına yerleştiriyor.
Rus Büyükelçi, maktul selefi Karlov’un akıbetine ve uçak düşürme vakasına vurgu yapıyor, i’lerin üzerine noktalarını koyarak “gözlem noktası” denilenlerin esasen “müstahkem askeri mevki” olduklarını ve artık pek çoğu cephe gerisinde kalan bu noktalardan Suriye güçlerine topçu atışı yapıldığını belirtiyor. Ankara’nın “direnişçi” dediklerini de “yüz dolara taraf değiştiren ve sonra dönüp Libya’ya gidebilen sakallılar” olarak aşağılıyor.
Hepsinin ardından da şu kehanette bulunuyor cümlelerini Moskova’dan siyasi talimatı olmaksızın kurmayacak denli deneyimli Büyükelçi: “Rusya ve Türkiye’nin tarihsel geleceği ve ilişkilerimiz çok zor bir dönemden, yeni bir ‘çatallanma’ noktasından geçiyor. Hem Rus-Türk ilişkilerinde hem bölgesel ve uluslararası alanda pek çok şey, bizim davranışlarımıza göre şekillenecek.” Şu yenilir, yutulur tarafı olmayan söyleşinin benzerini ABD Büyükelçisi örnekse Fırat’ın Doğusu için verse çarmıha gerilirdi.
ABD demişken zamanlamanın da altını çizelim: Aynı günlerde ABD Suriye ve IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Jeffrey Ankara’da çiçekler atıp, gülücükler saçtığı ancak düzeyi bürokratlarla sınırlı kalan temaslarda bulunuyordu. Yine o arada MSB Akar da Brüksel’de NATO Bakanlar Toplantısı’nda çatık kaşlarla “B ve C planlarını” bildirmiyor, aksine behşuş çehreyle teşkilâtı göreve davet ediyordu. Bilmem zikredebildim mi? Zikredeyim: Yani Büyükelçi Yerhov “aklınıza bile getirmeyin” diyor.
Salon böyle iken, alan da yukarıdaki haritadaki gibi. Çarıklı erkan-ı harpliğe dahi gerek yok: Suriye ordusunun Afrin ile Idlip ceplerinin arasına girmeye, önce mevcut TSK gözlem noktalarının ikmal hatlarını kesmeye, sonra Idlip Çatışmasızlık Bölgesi'ni hepten Türkiye'den yalıtmaya yöneleceği anlaşılıyor. Amaçları TSK'yi çatışmadan çekilmeye zorlamak. Planın işleyip işlemeyeceği kısa vadede ve Rusya’nın hava desteğinin şiddetine bağlı biçimde belli olacak.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yarın (Pazartesi) Moskova’ya yeniden bir heyet gideceğini duyurdu. Ankara’ya geldiğinden beri sahne ışıklarından uzak durmayı meziyet addetmiş görünen ABD Büyükelçisi Satterfield ve TSK ile SDG’yi aynı masaya oturtma uğraşısındaki Büyükelçi Jeffrey, “Minister Akar” ile “Love Story” devam filminin setini hazırlayadursunlar, doksanlara takılı demir tarıyor. Ver coşkuyu ver gazı tamam ama ı-ıh, bu defa kimse yemiyor.
Ne ilginç, Suriye deyince ABD’lilerin yerine Verşınin, Bogdanov, Lavrentiev, Peskov gibi Rus diplomatların isimlerini bir nefeste sayar olduk. Oysa hariciyedeyken kulağımda kalan sözlerden biri “uluslararası toplum demek ABD demektir” idi. Şimdi ABD de Ankara’ya Ulusal Güvenlik Danışmanı O Brien’ın ağzından “ne yapalım, paraşütle havadan birlik indirecek de değiliz” deyiverdi. Bilvesile ellinci kere yineleyelim, “uçuşa yasak bölge” uygulamada “savaş ilânı” demektir, yani ihtimal dışı.
Rusya, fırsat bu fırsat, Fırat’ın Doğusu’nu da boşlamıyor. SDG ile Şam’ı masaya oturturken, Irak Kürdistan Bölgesi destekli ENKS ile PYD’nin arasını yapıp, ENKS’nin Rojava’ya dönüşünün yolunu açıyor. Özetle, tümüyle vakitlice siyasi çözümü iyi kötü devşirmeye yönelik adımları senkronize atıyor. Suriye’de müteakip başkanlık seçimleri 2021’de. Demek ki “olay ufku” 2021.
Büyükelçi Demiralp son yazısını “Umut gene Rus diplomasisinde. Bu da iyi mi, kötü mü, ayrı bir konu...” cümleleriyle bağlıyor. Onun “ayrı bir konu” dediği bir bakıma temel konumuz, “bizim büyük çaresizliğimiz” belki. “Medet” diye Moskova’ya koşuşmak, “yetiş” diye Brüksel’e, Vaşington’a ricacı olmak, dönüp kendi askerini de Şam’a rehin bırakmak herhalde “etkin diplomasi” olmasa gerek.