Bir 'sezon finali' dökümü

Yılbaşı muhasebelerine girişmek yerine, bir nevi “sezon finali” ortamı yaratmak amacındayım. Hani, sezon finalinin gerçekte her şeyin finali olup olmayacağı, karakterlerimizin seyirci karşısına bir daha çıkıp çıkamayacağı belli değildir, fakat devam edilecekmiş gibi yapılır, öyle bir ortam. Bu, AKP’li sezonun finali.

Ümit Kıvanç yazar@gazeteduvar.com.tr

Yeni yıla girilirken, âdettir, gazeteciler bilanço ve muhasebe işlerine merak salarlar. Geçtiğimiz yılın en bilmemneleri hatırlatılır, “akılda kalanlar” listelenir. Hâlihazırda bizim yaşadıklarımızı yaşayan toplumlar açısından olsa olsa sinir bozucu sayılabilecek bir uğraş. Hele, mazallah, söz gelecek yıldan beklentiler faslına filan uzanırsa, depresyondan depresyon, agresyondan agresyon beğenmemiz gerekecek.

Yılbaşı muhasebelerine girişmek yerine, bir nevi “sezon finali” ortamı yaratmak amacındayım. Hani, sezon finalinin gerçekte her şeyin finali olup olmayacağı, karakterlerimizin seyirci karşısına bir daha çıkıp çıkamayacağı belli değildir, fakat devam edilecekmiş gibi yapılır, öyle bir ortam. Bu, AKP’li sezonun finali.

Hak yememek için hemen belirteyim, final, sezon başladığında zaten varolan pek çok meselenin ağırlığını, çözümsüz kılınmış dertlerin yükünü taşıyor. Aslında taşıyamıyor, bunların altında eziliyor. Ancak AKP’li iktidar, bunları halletme vaadiyle gelip daha ağırlaştırdığı, çözümler ilan edip her şeyi daha çözümsüzleştirdiği ve iyi kötü yürüyen işleri de berbat ettiği için, üstelik ilk beş yılda vaat ettiğini son beş yılda hurdahaş etme becerisini gösterdiği, ilk beş yılda istediklerini isteyenleri son beş yılda vatan hainine dönüştürdüğü için ve, en önemlisi, halen bizzat iktidar olduğu, dolayısıyla başımıza gelen her musibetten sorumlu olduğu, birçok musibeti de özel olarak kendisi başımıza getirdiği için, elbette hikâyemizin esas oğlanı.

Hayat kalitesi bakımından ülkelerin karşılaştırıldığı listeden söz edeceğim. Yedi başlık altında toplanan otuz ölçüte göre yapılan bir sıralama bu. Yedi başlıktan her biri, ortak zeminleri, hatları bulunan, birbiriyle ilişkili sorunlara dair değerlendirmelerin grup halinde bir araya toplanabildiği farklı alanları işaret ediyor.

Liste, Dünya Bankası, OECD, Transparency.org, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Global Terrorism Database, CIA Veri Kitabı, Numbeo, Almanya Meteoroloji Dairesi ve çeşitli bağımsız araştırmalardan elde edilen verilerle hazırlanıyor. Her konuda her ülkeden güncel veri toplanamadığı için, ülkelere ait veriler arasında bir-iki yıllık farklar bulunabiliyor. Hakkında otuz ölçütten en az yirmi üçüne dair veri elde edilemeyen ülkeler listede yer almıyor.

Dünyada hayat kalitesinin en yüksek olduğu ilk on ülke, bu listeye göre, sırasıyla, Avusturalya, Macau, Portekiz, İsviçre, Malta, Almanya, Avusturya, Hong Kong, Singapur ve İspanya. İkinci onun başını Japonya çekiyor. Hollanda, Güney Kore, Kıbrıs -herkese göre- Cumhuriyeti -sadece bize göre- Rum Kesimi, Norveç de bu grupta. İsveç, Finlandiya, Danimarka, 21, 22 ve 23'üncü sıraları tutmuşlar. Yunanistan 28'inci, ABD 30'uncu, İtalya 33'üncü, İsrail 35'inci, Belçika 38'inci, Romanya 41'inci, Katar 45'inci, Fransa 46'ncı, Makedonya 54'üncü, Bosna-Hersek 57'nci, Suudi Arabistan 61'inci, Küba 71'inci, Tunus 82'nci, Çin 88'inci sırada.

“Türkiye nerede?” diyorsunuz. Jamaika’nın hemen üstünde, 93'ücü sırada. Yani Brezilya (103'üncü), İran (104'üncü), Rusya (110'uncu), Lübnan (113'üncü), Hindistan (118'inci), Mısır (133'üncü), Venezuela (139'uncu), Suriye (145'inci), Irak (151'inci) ve Afganistan’ı (156'ncı) geride bırakmış. “Daha ne istiyorsunuz, Rusya’dan bile üstteyiz!” diyecek olanlara şimdiden iyi seneler; yazının bundan sonrasını okumaları gerekmiyor.

Başlık başlık bakalım.

İSTİKRAR

Birinci değerlendirme alanı, ekonomik ve siyasî istikrar. Burada ülkenin orta ve uzun vadeli istikrarını belirleyebilecek etkenler mercek altına alınıyor. Rejimlerin güvenilirliğini, sağlamlığını, tutarlılığını ölçmek için Dünya Bankası’nca tanımlanan bir dizi kıstas, siyasî istikrar ve yönetim etkinliğinin değerlendirilmesinde esas alınıyor. Siyasî istikrar, bu başlık altında toplanan konuların en ağırlıklısı. Ekonomik değerlendirmede, yüzde sıfırlık enflasyon ideal kabul ediliyor, fazlası sapma sayılıyor, puan kırılmasına yol açıyor. Kezâ işsizlik oranı da benzer olumsuz etkenlerden. Yurtiçi gayri safi hasılaya oranla resmî borçlar ve bütçe açıkları da değerlendirmede olumsuz rol oynuyor. Buna karşılık, denk ya da fazla veren bütçeler, puan getiriyor.

Türkiye’nin bu kategorideki puanı, 28 (puanlar 100 üzerinden). Irak’la ve Cezayir’le aynı. Karşılaştırma için birkaç örnek: İsviçre 95, Norveç 91, Hollanda 85, Güney Kore 77, İspanya 61, Arnavutluk 56, Yunanistan 46, Bangladeş 35, Eritre 27, Etyopya 25, Libya 17, Mısır 9, Suriye 7.

Türkiye’deki rejim, kısa süre öncesine kadar, meselâ Arnavutluk’unkiyle kıyaslanmayacak ölçüde durmuş oturmuş, kurumsal sayılabilecekken puan niye bu kadar az? “Orta ve uzun vadede istikrarı belirleyecek etkenler” yüzünden olmasın?

HAKLAR

İkinci alan, hukuk sistemi ve yurttaş hakları. İlk grupta ele alınan siyasî istikrar, eğer diktatörce yönetimler tarafından sağlanmışsa, o kadar makbûl sayılmıyor haliyle. Halkın yönetime ne ölçüde etki edebildiğine bakılıyor. Yasaların sadece doğru dürüst olup olmadığı değil, iktidarların bunlara uyup uymadığı da değerlendiriliyor. Hukukun üstünlüğü, bir yönetimin kalitesi hakkında fikir veren en önemli ölçüt. Bunu demokratik ifade özgürlüğünün ne ölçüde varolduğunun tesbiti izliyor. Yolsuzlukla mücadele için alınan önlemler, bunlar kadar olmasa da, yönetim kalitesinin belirlenmesinde hesaba katılıyor. Yalnız yolsuzlukla mücadele önlemleri değil, bir ülke halkının yolsuzluk konusundaki algısı da başlıbaşına değerlendirmeye katılıyor.

Türkiye’nin puanı, Endonezya ve Arjantin gibi, 40. 100 üzerinden 100 alan ülkeler: İsviçre, Lüksemburg, Norveç, Yeni Zelanda, Kanada, Avusturalya, Almanya, İsveç, Danimarka, Hollanda, Finlandiya, Avusturya, İrlanda, Birleşik Krallık, Belçika. Birkaç örnek daha sıralayayım: Uruguay 86, Güney Kore 77, Romanya 61, İsrail 50, Hindistan 44, Ermenistan 36, Çin 29, İran 10, Irak 3, Sudan 0.

Dostumuz kardeşimiz El-Beşir’in Sudan’ında hüküm süren şeriat düzenini bu anketleri hazırlayanlar kıskanıyor belli ki!

SAĞLIK

Üçüncü alan, sağlık. Sağlık konusunda ilk belirleyici, istatistiklerde “beklenen ortalama yaşam süresi” gibi ifadelerle tanımlanan, aslında sıradan insanlar olarak kendi dilimize “yeni doğmuş çocuğa biçilen ömür” diye tercüme edebileceğimiz etken. Düzenli sağlıklı beslenme imkânının yaygınlığı bir başka ölçüt. Nüfusa göre hekim sayısı, hastane yatağı miktarı gibi sayıya dökülebilir etkenler de bir ülkenin sağlık bakımından vaziyetini tespit etmek için hesaba katılıyor.

Türkiye’nin sağlık puanı 55. Kosta Rika, Brezilya, Kırgızistan ve Libya gibi. Sağlıkta tam puan alan tek ülke, Avusturya. Almanya 99’la ikinci. Küba, bekleneceği üzre, epey yukarılarda, puanı 91. Başka örnekler: Portekiz 87, Kazakistan 75, Moğolistan 66, Suudi Arabistan 57, Malezya 49, Mısır 31, Endonezya 23, Pakistan 19, Afganistan 9.

Paraya para demeyen Suudi Arabistan’ın sağlık puanı acaba neden bu kadar düşük?

GÜVENLİK

Dördüncü konu, güvenlik. “Millî güvenlik” değil; ülke içindeki vaziyet, bireyin hayatî güvenceleri. Nüfusa göre ölüm oranı, bu konuda en başta hesaba katılan etken. Şiddet olaylarının miktarı, cinayetlere kurban gidenlerin, yaralananların, kaçırılanların sayısı gibi veriler içeren “terörizm istatistikleri”, bu alandaki puanları belirliyor.

Bu alanda Türkiye, Ukrayna’dan bir fazlasına, 35 puana sahip. Tam puan alan Avrupalıların arasına Güney Kore, Macau, Hongkong, Singapur, Brunei Sultanlığı, Birleşik Arap Emirlikleri de giriyor. 99 puanlılar da var: Malta, Portekiz, İtalya, Danimarka, İzlanda, Slovakya, Slovenya, Hırvatistan, Yeni Zelanda, Sırbistan, Maldivler, Umman ve Fas. Litvanya 84, İsrail 79, ABD 67, Venezuela 53, Tayland 49, Lübnan 37, Rusya 29, Filipinler 18.

103 insanın bombayla paramparça edilmesine göz yumup, üzerine yaralılara biber gazı sıkıp, üzerine kurbanların anılmasını statta ıslıklamamıza rağmen Rusya’yı geçmişiz. Putin büyük adam! Devlet hizmetindeki yurttaşa öldürme hakkı tanıyan yeni KHK sanırım bizi alt kümeye taşıyacaktır.

İKLİM

Beşinci başlık, iklim. Hayat kalitesinden söz ederken, yalnız insan yapısı etkenler değil, çevre koşulları da haliyle hesaba katılıyor. Günlük en yüksek sıcaklık olarak 25 derece ve yüzde 55’lik nem oranı, bir tür ideal iklim kabul ediliyor. Ülkeyi yaşanabilecek güzel yer saymak için ortalama sıcaklığın 25 derecenin azıcık altında olması bekleniyor. Yağmurlu günler ayda sekizden fazla olmazsa, bu da ülkedeki hayat kalitesine katkıda bulunuyor. Güneşli günlerin sayısı arttıkça, hayat kalitesi de yükseliyor.

Daha fazla puan almak veya puanları kaybetmek için ülke nüfusundan kimsenin bir şeyi değiştiremeyeceği iklim başlığı altında Türkiye’nin puanı 62. Brezilya, Afganistan ve Kolombiya ile birlikte. Bu kategoride listenin tepesini Avrupalılar işgal edemiyor haliyle. Tam puan alabilen de yok. Muhtemelen standardı zıt yönlerde bozan bölgeleri sayesinde ortalamayı tutturabildiği için Güney Afrika 96 ile zirvede, Zimbabwe 93’le ikinci. Başka örnekler: Meksika 82, Kıbrıs Cumhuriyeti (“Kıbrıs Rum Kesimi”) 76, Yemen 69, Azerbaycan 59, Bulgaristan 49, Romanya 34, Almanya 21, İsveç 18, İzlanda 8.

Türkiye’yi yönetenlere kötü haber: nehirleri lağıma çevirme veya HES’le yok etme, kıyıları santrallerle donatma projeleriyle, yeşil ne varsa söküp yerine beton dökerek istatistikteki beklenmedik sivriliği tamamen giderme şansı yok; ülkenin iklimini değiştirmek kolay değil.

GEÇİM ŞARTLARI

Altıncı başlık, hayat pahalılığı, geçim şartları. Geçim indeksi, burada başrolde. O ülkenin insanları, kazandıklarıyla neyi ne kadar edinebiliyorlar? Fiyatların karşısında yıllık ortalama millî gelir nelere elveriyor, nelere elvermiyor? Yani ortalama gelir tek başına değil, temsil ettiği alımgücü ile birlikte değer ifade ediyor. Vatandaşlardan alınan vergiler de bu başlık altında hesaba katılıyor.

Sürpriz bir şekilde Makedonya (80) ile Bosna Hersek’in (79) başı çektiği bu kategoride Türkiye’nin durumu hiç fena değil: hem listede yirminci hem de 64 puanı var ki, bu sayıya İsviçre, Almanya, Norveç ulaşabilmiş değil. Moldavya’nın 70, Suudi Arabistan’ın 69 puan alabilmiş oluşu değerlendirme konusunda gerçi soru işaretleri yaratıyor. Gördüğümüz tuhaflıklar ya daha çok bir yöntem sorununa ya da ortalama millî gelir hesabının ülke içi gelir eşitsizliklerini gizlediğine işaret ediyor gibi. Rusya, Kazakistan, Pakistan, Irak, bu alanda Türkiye’yle aynı puana sahip: 64. Bangladeş 59 puanda, Kanada 41, Danimarka 38, Japonya 26, Küba 11, Moritanya 1.

Bu istatistik sonucu, belki çoğu zaman cevaplanmamış kalan bir sorunun cevabının bulunmasına hizmet eder: Yurttaş hakları, bireysel yaşam güvencesi bakımından yerlerde sürünen bir ülkede halk mevcut vaziyetten niye ölesiye şikâyetçi değildir? Yoksulluk, siyasî gelişmeleri etkileyemeyen bir kesimle sınırlı kılınabildiğinden ve genişçe bir kısım ahali aslında idare edebilir düzeyde geçinebildiğinden mi? Öyle mi?

POPÜLERLİK

Yedinci başlık popülerlik. Yapılan, yalnız ülkenin turistik itibarını gösteren bir ölçüm değil. Bir ülkeye göçenler, gelen mülteciler, iltica başvurularının sayısı, oranın popülerliğine delalet. O ülkeden göçenlerse aksini gösteriyor. Gelen turist sayısı da elbette popülerlik konusunda öbür aslî ölçüt.

Popülerlik, Türkiye’nin en başarılı gözüktüğü dal; puanı 77, sıralamadaki yeri on dördüncülük. Burada başarıyı mülteciler ve turistler getiriyor! Liste başı, niyeyse, Avusturya; puanı 98, onu 94 ile İtalya, 92 ile ABD izliyor. Yunanistan beşinci; 89 puanla. Rusya’nın puanı 87, İspanya’nınki 85, Birleşik Krallık 73, Japonya 68, Katar 59, Ukrayna 48, Brezilya 39, Ürdün 29, Kuveyt 17, Karadağ 7.

Yani ilk fırsatta kovulmaları istenen, benimsenmeyen, sevilmeyen, haklarında bin türlü tezvirat yapılan, yerleşmeleri istenmeyen Suriyeliler başta olmak üzere Türkiye’ye akın eden mülteciler “popülerlik” puanı getirmiş. Turistik popülerlik de seviye kaybetmiş olmasa, tıpkı iklim gibi, bu alanda da Türkiye’nin “hayat kalitesi” yüksek görünecek.

AĞIRLIKLAR

Bir ülkenin hayat kalitesini belirlemek için kullanılan otuz ölçütün toplandığı bu yedi başlık, sonucu aynı ölçüde etkilemiyor. Hepsi farklı ağırlıklarda hesaba katılıyorlar. Yani farklı alanlardaki değerlendirme sonuçları, toplam puana değişik oranlarda etki ediyorlar. Yurttaş hakları, sağlık hizmetleri, bireysel güvenlik ve geçim koşulları toplum puanda yüzde 16’şarlık paya sahipken, istikrar ve iklime yüzde 14’erlik hisse verilmiş, popülerlik ise sonuca yüzde 8 oranında katılıyor.

KARŞILAŞTIRMA

Hayat kalitesi bakımından Türkiye’yi, devleti yönetenlerin peşine takıldığı Rusya ve komşumuz Yunanistan’la kıyaslayarak bitireyim.

İstikrar konusunda Türkiye’nin 28 puanına karşılık Yunanistan’ın 46, Rusya’nın 41 puanı var.

Hak-hukuk faslında Türkiye, 40 puanıyla Yunanistan’dan (55) kötü, Rusya’dan (16) çok daha iyi durumda. (“Öyleydi” demek lazım, çünkü bu liste, değerlendirmeyi kökünden etkileyecek KHK’lardan öncesine ait.)

Sağlık alanında hem 93 puanıyla Yunanistan hem 72 puanıyla Rusya, 55 puanlı Türkiye’ye fark atıyorlar.

Yurttaşların güvenliği açısından, 94 puanlı Yunanistan, 35 puanlı Türkiye ve 29 puanlı Rusya ile ayrı dünyanın ülkesi gibi görünüyor.

Türkiye’nin iklim puanı (62), Yunanistan’ınkine (71) yakın, ikisi de Rusya’dan (28) çok daha iyi durumda. Haliyle!

Geçim koşulları bahsinde Türkiye ile Rusya 64’er puanla fena performans göstermiyorlar. Yunanistan’ın en zayıf olduğu alan bu: puanı 46.

Popülerlikte Yunanistan (89), Rusya’yı (87) az farkla geride bırakıyor; Türkiye’nin performansı da iyi: 77 puan.

Ülkelerin sıralamadaki yerlerini (Yunanistan 28'inci, Türkiye 93'üncü, Rusya 110'uncu) belirleyen genel puana gelince: Yunanistan’ınki 70, Türkiye’ninki 50, Rusya’nınki 46.

Veyahut şöyle diyebiliriz: bizim çılgın projelerimiz var, köprümüz kıskanılıyor. İyi seneler.

Tüm yazılarını göster