Bir sonraki salgın yolda: Covid-19, buna hazırlanmamızı sağlayabilir

Bilim insanları her beş yılda bir en az bir kez tıbbi bir acil durum ile karşı karşıya kalabileceğimizi öngörüyorlar; bu nedenle, mevcut salgına daha iyi bir yanıt vermemiz gerekiyor. Bu yanıtı daha güçlü biçimde verebilmek için bilim alanındaki çeşitli disiplinleri bir araya getirmeliyiz.

Abone ol

Sally Davies*

Bir yol ayrımındayız. Covid-19’un etkileri tüm dünyada sürken ve ikinci dalga Avrupa’da ilerlerken, bir seçim yapmamız gerekiyor. Sadece ‘burada ve şimdi’ olan şeye mi yanıt vereceğiz, yoksa bir an durup, kafamızı yukarı kaldırıp bu salgının ufkunun ötesine, bir sonraki salgına doğru mu bakacağız?

Çünkü bir salgın daha olacak. Covid-19, karşılaşacağımız ne ilk ne de son sağlık acil durumu. Bilim insanı arkadaşlarım, bundan sonra ortalama her beş yılda bir yeni bir salgın ya da sağlık acil durumuyla karşılaşacağımızı öngörüyorlar. Bunun iyimser bir senaryo olma olasılığı da söz konusu. Gerçek, bundan çok daha kötü olabilir.

Bunun farkına vararak, “Bir daha asla” diyebilmeliyiz ve demek zorundayız. Bir sonraki sağlık tehdidini tespit etmeli, bir salgın durumunda ya da salgın haline gelmeden önce bu tehdide yanıt vermeli ve eğer mümkünse, sağlığı, ekonomiyi ve sosyal eşitsizlikleri daha da kötüleştirmeyecek bir şekilde toparlanmalıyız.

NE YAPABİLİRİZ?

Peki şimdikinden daha iyisini nasıl yapabiliriz? İngiltere’nin baş sağlık sorumlusu olarak geçirdiğim döneme dönüp baktığımda, cevabın iki kısımdan oluştuğunu biliyorum: Şimdi öğrendiğimiz dersleri aklımıza kazımalı ve paylaşmalıyız ki bunları tekrarlamayalım; bununla birlikte, kendimizi farklı biçimde düşünmeye ve davranmaya da zorlamalıyız.

Bir aşı, tedavi ve teşhis arayışında küresel tıp camiasının en büyük seferberliklerinden birini icra ettiğini görmek ilham verici. Bu çaba, içinde bulunduğumuz zaman açısından hayati bir çabadır ve en iyi tıp insanlarından bazılarına aittir. Fakat süren krize bir çıkış yolu bulma arayışının ötesinde, düşüncelerimiz bir sonraki salgın için neler yapabileceğimize de odaklanmalı: acaba beş yıl önce bizi bu salgına karşı daha iyi koruyacak ne gibi hazırlıklar yapabilirdik? Gelecekteki sağlık acil durumlarıyla ilgili anlayışımızı oluşturmak için şu anki krizden neler öğrendik? Bugünün bilimsel verilerini yarın nasıl kullanabiliriz? Bir dahaki sefere daha iyi hazırlanmış olmayı nasıl başarabiliriz?

Ben bu soruların (ve daha fazlasının) cevaplarının sadece dışarıdan ve geleneksel halk sağlığı ekosisteminin içinden ve dışından zihinler tarafından soruşturulması yoluyla bulunabileceğine inanıyorum. İki yıl boyunca Dünya Sağlık Örgütü’nün yönetim kurulunda görev yaptım ve bu tecrübe esnasında, hazırlıklı olmanın, farklı disiplin ve sektörlerdeki bireylerin varlığını gerektirdiğine tanık oldum. Ekonomistlerimiz, davranışsal ve moleküler bilim insanlarımız, veri uzmanlarımız ve diğerleri, küresel halk sağlığının desteklenmesi ve korunması konusunda hayati öneme sahip oyunculardır. Yalıtılmış düşünceyi reddetmemiz gerekiyor. Engelleri ardımızda bırakmalıyız. Bu krize kimin ve neyin yardım edebileceğine ilişkin varsayımları sorgulamalı ve ufkumuzu değişime açmalıyız. Coğrafi, alansal ve örgütsel sınırların ötesine uzanan analizler, her yerde ve hepimiz için büyük potansiyeller taşıyor. Neticede, ihtiyaç duyduğumuz çözümler herkesten ve her yerden gelebilir.

İŞBİRLİĞİNİ GELİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ

Bundan dolayı, toplum genelinde ve sektörler arasında çığır açan işbirlikleri yoluyla, sınırlara ulaşan anlayış ve yenilikleri teşvik etmeliyiz. Bu vesileyle, dünyanın en iyi düşünürlerinden bazılarını bir araya getiren, gelişmiş analitiğin kullanımını teşvik eden ve 1 milyar kişiyi sağlık acil durumlarından koruyabilmemiz için çözümler geliştirmeye ve yönlendirmeye yardımcı olacak verilere benzersiz bir erişim sağlayan bir girişim başlatmaktan gurur duyuyorum. ‘Trinity Challenge’, sektörler arasındaki kuruluşlar ve bireyler arasındaki işbirliğini teşvik ediyor: bu, bir veri bilimi ve halk sağlığı koalisyonudur ve sonuçlar ve faydalar herkes tarafından erişilebilir hale getirilmiştir. Kurucu üyeler Microsoft’tan Imperial College London’a, Tencent’ten Google’a, GlaxoSmithKline’dan Bill & Melinda Gates Vakfı’na kadar çeşitlilik içerir.

‘Trinity Challenge’, farklı veri ve anlayışların gücünden faydalanarak ve üç temel nokta olan ‘tanımlama, yanıt ve kurtarma’ akışına odaklanarak, salgınları daha doğru biçimde öngörmek ve önlemek, ayrıca sağlık acil durumlarına ekonomik ve sosyal tepkileri daha iyi hale getirmek için yeni yollar geliştirmeyi amaçlıyor.

BİR SALGININ İPUÇLARINI GÖREBİLİRİZ

Peki, hangi çözümleri arıyoruz? Yaklaşan bir sağlık tehdidini gösteren tıbbi, çevresel veya davranışsal eğilimleri tespit etmemize yardım edebilecek bir erken uyarı sistemimiz olduğunu hayal edin; diyelim ki, kanalizasyonda yapılan analiz, hastaneler virüsle herhangi bir şekilde karşılaşmadan uzun zaman önce, bizleri Covid-19 hakkında uyarmış olabilirdi. Açığa çıkan riskin yeri, zamanlaması ve türü, verilerin kullanımı yoluyla daha doğru anlaşılabilir.

Benzer şekilde, Covid-19’a dair kişisel deneyimlerimizden de çıkarabileceğimiz pek çok bilgi vardır ve davranış bilimi uzmanlarının yardımıyla, hangi müdahale tedbirlerinin en etkilileri olduğunu söyleyebiliriz. Şuna benzer sorular sormamız gerekiyor: Hangi kişiden, hangi platformda, ne zamanki hangi mesaj, bir maske takmamız gerektiği anlamına gelir? Son olarak, yeni ekonomik düşüncenin sınırları, toparlanmaya giden yolun mevcut eşitsizliği ya da yoksulluk düzeylerini arttırmaması amacıyla da uygulanabilir.

İnsanlık, Covid-19 gibi yaşamı ve geçim kaynaklarını dağıtan ve yok eden bir pandeminin bir daha asla gerçekleşmemesini sağlayabilecek araçlara sahip. Öte yandan, Einstein’ın bizi daha önce uyardığı üzere: “Sorunlarımızı, onları yaratırken kullandığımız düşünce biçimiyle çözemeyiz.”

İçinde bulunduğumuz, sınırların dışında düşünmek için bir şansa sahip olduğumuz, tarihi bir andır. Elimizde yalnızca daha iyisini yapma sorumluluğu yok, en azından şimdilik bir fırsat da var.

*Sally Davies, Cambridge’deki Trinity College’ın yöneticisi ve İngiltere Sağlık Bakanlığı'nın eski baş danışmanıdır. 

Yazının orjinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)