Bitmeyen hasret: Barış

Barış, her dem temennimiz. Eurovision Şarkı Yarışması, barış özleminin en çok dile getirildiği yer belki de. Sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da böyle. Bugün, barışsız kutladığımız son Dünya Barış Günü olsun. Kim bilir, belki bundan sonrasında şarkılarımızı barışa hasret olmadığımız yasaksız günlerde hep birlikte, dayanışmayla söyleriz.

Murat Meriç mmeric@gazeteduvar.com.tr

İlhan İrem, bir dönem TRT ekranlarına çıkamıyordu. Şarkıları denetimden geçmişti ama görüntüye takılmışlardı. ’80’li yılların ortasında kulağına taktığı küpe hoş karşılanmamıştı. Yetkililer, “küpesini çıkartması kaydıyla” çıkabileceğini söylemişlerdi ama İlhan İrem çıkarmadı, direndi. Yasak, yıllar sonra, 1988 yılında grubu Ultraviyole ile Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye elemelerine katılmasıyla delindi. Bu vesileyle ekrana çıktığında küpesi kulağındaydı. Seslendirdiği “Yurtta Barış Dünyada Barış” adlı şarkı çok sevilmiş ama Türkiye’yi temsil hakkını MFÖ’nün seslendirdiği “Sufi”ye kaptırmıştı. Şarkı, aynı yıl yayımlanan “Dünden Yarına” adlı albümde yer almış, hızla dinleyiciye ulaşmıştı. Adı üstünde, bir barış şarkısıydı ve ilhamını Atatürk’ün sözünden alıyordu.

İrem, aslında iki yıl önce Türkiye’yi Eurovision Şarkı Yarışması’nda temsil eden şarkıya imzasını atmıştı: Melih Kibar bestesi “Halley”in sözleri ona aitti. O yıl dünyayı ziyarete gelen meşhur kuyrukluyıldızı anlatıyordu. Temennisi, 76 yılda bir gelen kuyrukluyıldızın bu ziyaretinde dünyaya barış getirmesiydi. Halley, önceki ziyaretinde Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın sonradan klasikleşecek romanı “Kuyrukluyıldız Altında Br İzdivaç”a ilham vermişti:. 1912 tarihli roman, 1910’da dünyayı ziyaret eden ve İstanbul’da çıplak gözle görülen Halley’in, o yılın 5 Mayıs’ında dünyaya çarpacağı söylentisi üzerine kurulmuş bir yerel kurgu bilim denemesi olarak tarihe geçti. Şarkı ise beynelmilel. Gerçeklerden yola çıkıyor ve bir türlü gelmeyen, gelemeyen dünya barışına hasreti dile getiriyordu: “Hey, sevgili dünya / Gülmeye başla / Sonsuz olsun kahkaha // Bir müjde ver şu kalplere /…/ Merhaba Halley / Sevgi ver buraya / Merhaba Halley / Saygı ver buraya / Peri kızı gel / Değdir değneğini / Her şeye rağmen / Her yerde umut var // Bonjour / Goodmorning / Hi, hello, ciao! // Merhaba dünya / Haydi barışa / Güzele doğru / Böyle biteviye / Sen de sen de sen de / Birlikte…”

Derya Bozkurt, Emre Tukur ve Gür Akad’dan oluşan Klips, Sevingül Bahadır ve Candan Erçetin’in oluşturduğu Onlar’la birlikte Eurovision’a gitmiş, bu iki grubun birleşmesinden oluşan Klips ve Onlar’ın seslendirdiği “Halley”, Türkiye’ye o güne kadar alınmış en iyi derece olan dokuzunculuğu getirmişti. Ekipte tek eksik vardı: İlhan İrem. Küpesini çıkartmayı reddettiği için (tuhaf evrak gecikmeleri bahane edilerek) Eurovision’a götürülmemişti.

Şarkılarında barış sözcüğünü en çok kullanan isimlerden biri, İlhan İrem. Kariyerinin ilk şarkısı da bir barış şarkısı -ki onu yaptığında Türkiye’de barıştan söz eden şarkı şarkı neredeyse yoktu. “Bir dünya olsun ki barışla, sevgiyle, aşkla dolu” dizesiyle başlayan “Birleşsin Bütün Eller” o dönem çok az sattı, dinleyiciye ulaşmadı ama yıllar sonra, “The Best of İlhan İrem” başlıklı serinin 4 numaralısı olan “Bir Meleğe Aşık Oldum” başlıklı albümde kendine yer buldu. Sanatçı, gençliğinde yaptığı barış çağrısını yıllar sonra bu vesileyle yeniden dile getirme fırsatı buldu.

Barış, her dem temennimiz. Eurovision Şarkı Yarışması, barış özleminin en çok dile getirildiği yer belki de. Sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da böyle. 1982 yılında Almanya adına yarışmayı kazanan şarkı, “Ein Bisschen Frieden (A Little Peace)” adını taşıyordu ve yorumcusu Nicole, çok sevilince bu şarkıyı birden fazla dilde söyledi. Türkiye’nin Eurovision macerası da içinde barış geçen bir şarkıyla başlıyor. 1975 yılında yapılan ilk elemelerde halk oyuyla birinci olan Ali Rıza Binboğa şarkısı “Yarın”ın ilk dizeleri şöyle: “Özgürlük ve barış, tüm insanların / Özlemi olacak yarınlarda…” Şarkı “solcu” bulunduğu için TRT tarafından yarışmaya gönderilmedi ama o yılın en sevilen şarkılarından biri oldu, dillere düştü. 1978 yılında, en popüler zamanlarında güçlerini birleştirerek yarışmaya Anadolu Majör adıyla katılan Nükhet Duru ve Modern Folk Üçlüsü’nün de kaderi aynıydı. Yine dünya barışından dem vuran “Dostluğa Davet”, yarışmayı ikincilikle bitirdi. Sonrasında Seul’de bir başka yarışmaya gönderilen ekip, oradan birincilikle döndü. Modern Folk Üçlüsü, iki yıl sonra dinleyiciyle buluşan ama darbe ortamında pek dikkat çekmeyen şahane albümleri “Pop”un açılışına bu kez “Dostluğa Çağrı” adlı bir şarkı yerleştirmiş, yine aynı mevzu üzerinden ilerlemişti.

Barış şarkıları, sonraki yıllarda da Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye elemelerine damgasını vurdu. 1984 yılında yarışan Onno Tunç bestesi “Bindokuzyüzkırkbeş”, elemelerden sıyrılıp popülerleşen şarkılardan. Sözlerini Aysel Gürel’in yazdığı şarkı, İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’ya atılan (ve savaşı bir insanlık dramıyla bitiren) atom bombalarını anlatıyor: “Gel, asırlardan uzan da tut / Ellerimi, sımsıcak / Yoksa bendeki çocuk da böyle çaresiz kalacak / Öfke ile beslenen çocuklar yalnızdırlar // Ve ümitleri çiçeklerden / Acıları tarihlerden / Senin gibi, benim gibi / Onlar da hep insandılar / Ve sevgiye inandılar / Ve saygıya inandılar / Senin gibi benim gibi // Onlar biraz terk edilmiş / Biraz küskün çocuktular / Sanki biraz incitilmiş / Sanki yetersiz sevilmiş / Sanki utandılar / Kavgadan ve sustular // Hep incilenen gözyaşları / Kurusun inançlarında / Sene bin dokuz yüz kırk beş / Onlar da hep insandılar…” “Bindokuzyüzkırkbeş”te anlatılan dram, aynı yıllarda başka şarkılara da konu olmuştu: Zülfü Livaneli’nin Nâzım Hikmet’in dizelerinden bestelediği “Kız Çocuğu (Hiroşima)” ve Bulutsuzluk Özlemi tarafından yorumlanan “Hiroşima”, aynı hatta karşımıza çıkan şarkılar. Dahası da var elbette ama Eurovision’dan ayrılmayalım zira, orada barıştan dem vuran başka şarkılar da var… Yine de, bu paragrafı bitirmeden iki ek bilgi vereyim: Amerikalı folk yıldızı Pete Seeger, Livaneli’nin bestelediği şiiri, “I Çome and Stand at Every Door” adıyla yorumladı ve dünya literatürüne kazandırdı. Aynı şiir, Ünol Büyükgönenç tarafından da bestelenmiş, 1978 yılında Eurovision Şarkı Yarışması elemelerine gönderilmiş ancak finale kalamamıştı.

Eurovision Şarkı Yarışması’nın barışa bunca açık olma sebebi, belki de konumu itibarıyla. Dünyaya seslenenler, en büyük özlemlerini dile getiriyorlar. 1979 yılında Türkiye elemelerinde yarışan Selçuk Sun bestesi “Evren ve Biz”, bunlardan biri. Sebla Pekcan’ın yazdığı sözler içinde karşımıza çıkan barış özlemi, dikkat çekiyor: “Örnek olalım herkese / Sevgi olsun evrende…” ‘90’lı yılların popüler şarkıcılarından Fatih Erkoç’un 1987’de yarıştığı şarkının adı, “Dünya Barışı İçin”. Erkoç, yıllar sonra, Ajlan-Mine ikilisinin ilk albümünde yer alan ve onlarla birlikte yorumladığı “Dostluğa Çağrı” adlı şarkının da bestecisi.

Bunca barış şarkısını anmam, günün mânâ ve ehemmiyetine binaen. Memleket müzik tarihine baksak daha çok şarkı var ama ben, bunu, bir dönem heyecanla yarıştığımız Eurovision Şarkı Yarışması’yla sınırlandırdım çünkü yerim dar. Yarışan şarkılar arasında barış çağrısı yapan başka şarkılara da rastlarız ama sözü uzatmayayım, yukarıda andığım şarkıların birinin, Modern Folk Üçlüsü’ne ait “Dostluğa Selam”ın Emel İnce imzalı sözleriyle yazının sonuna geleyim: “Selamlar size, katılın bize / Çalıp söyleyelim neşeli şarkılar / Dünyada müzik kadar kaynaştıran / Başka ne var yaklaştıran / Sarı siyah beyazından / Tüm insanları // Yaşamak bunca kısayken biz değerini bilemeyiz / Şu koskoca dünyayı neden bölüşemeyiz / İnsanlar huzur bulurdu dostça yaşasa / Dünya bir başka cennet olurdu savaş olmasa // İşte bu bir dostluk çağrısıdır / Sevgi barış şarkısıdır / Haydi, söyleyin bizimle…”

Bir kere daha söyleyeyim: Barış, her dem temennimiz. Bu aralar daha da sık istiyoruz bunu. Bugün, barışsız kutladığımız son Dünya Barış Günü olsun. Kim bilir, belki bundan sonrasında şarkılarımızı barışa hasret olmadığımız yasaksız günlerde hep birlikte, dayanışmayla söyleriz.

Tüm yazılarını göster