Burası yaşlı adamlara göre bir
ülke değil. Gençler
Birbirlerinin kollarında, ağaçlardaki kuşlar,
-ölen nesiller- onların şarkısında...
Ve bu yüzden denizlere yelken açtım ve geldim
Bizans’ın kutsal şehrine.
William Butler Yeats,
Bizans’a Yelken Açmak
500 yıllık bir binanın içine dalıyoruz. Ünlü denizci Barbaros
Hayreddin Paşa’nın daha da ünlü Mimar Sinan’a yaptırdığı, bir
zamanlar hamamın tüm iç mekân duvarlarının belli bir yüksekliğe
kadar 16. yüzyılda İznik’te üretilen çinilerle kaplı olduğu, Zeyrek
Çinili Hamam’ın binasındayız. Şahsına münhasır bir havası, aurası
olan bu binada, merdivenlerden aşağı iniyoruz sarnıca doğru. Sanki
gizli bir hazine bulmak için gizli bir tünele giriyoruz... O da
ne?! Yüzümüze doğru beklenmedik, tatlı bir Ege rüzgarı esiyor.
Modern Yunan sanatının ünlü isimlerinden Alekos Fassianos’un
eserleri, meğer ilk kez Yunanistan sınırlarını aşıp İstanbul’a
gelmiş de bu sarnıca yerleşmiş geçici bir süreliğine...
HER YERE EGE’SİNİ GÖTÜREN
SANATÇI
1935 doğumlu Alekos Fassianos, müzisyen bir baba ve antik
Yunanca öğretmeni bir annenin oğlu. Ulusal Konservatuvar'da keman,
Atina Güzel Sanatlar Okulu'nda resim eğitimi alan Fassianos, biz
Türklere de pek tanıdık bir hikaye olarak, 1960 yılında Fransız
hükümetinin bursunu alarak École des Beaux-Arts'ta taşbaskı eğitimi
almak üzere Paris'e gidiyor. Paris’te savaş sonrası Avrupa’nın
kültürel ortamına hakim akımlardan ilham alan Fassianos, yine de
özünden kopmuyor ve eserlerinin ana temaları, Yunan mitolojisi,
halk hikayeleri ve günlük hayatı oluyor. Ege’nin mavisi, güneşin
sıcak tonları, rüzgarda savrulan saçlar, yelkenliler, kuşlar,
uçurtmalar ve tüm bunların ortasındaki sıradan, tanıdık insanlar,
Fassianos’un görünce bir daha unutmadığınız Ege meltemi gibi tatlı
tarzını oluşturuyor.
Ruhum da kütüğüm de Egeli olduğundan Atina’nın Goulandiris,
Benaki, EMST gibi müzelerinde gördüğüm Alekos Fassianos eserleri
aklımda ve kalbimde hemen yer bulmuştu. Yalnız değilmişim; hatta
benden daha büyük hayranlar varmış. Zeyrek Çinili Hamam’da, Alekos
Fassianos Müzesi işbirliğiyle devam eden Alekos
Fassianos: Bizans’a Yelken Açmak sergisinin
küratörü Anlam de Coster'in sanatçıya olan hayranlığı, İstanbul’a
bu sergiyi kazandırmış. Atina’da olduğu bir dönem, hiç yüz yüze
tanışmadığı bir Instagram arkadaşı, de Coster’in Fassianos
hayranlığını bildiği için onu alıp sanatçının evine götürüvermiş
bir gün. O dönem Fassianos Müzesi açma hazırlığında olan sanatçının
eşi ve kızı Victoria ile tanışan küratör, kendini sanatçının
notları, efemeraları, eserleri arasında, evinde bulmuş. Müze
açıldıktan sonra tekrar Victoria ile buluşan Anlam’a, müzeye olan
yoğun Türkiyeli misafir ilgisi anlatılmış ve pek de Yunanistan
dışına çıkarılmasına izin verilmeyen Fassianos eserleri ile ilgili
İstanbul’da bir sergi yapmak ile ilgili bir teklif yapılmış.
Fassianos’un kızı Victoria, babasının eserlerini müzeler,
galeriler, koleksiyonerler için değil; resmettiği sıradan insanlar
için, kalpten resmettiğini anlatmış. Fassianos’un eserlerinin,
üstelik de özellikle Bizans’tan referans alan eserlerin, Anlam de
Coster’ın küratörlüğünü yaptığı kurumda, bir galeride değil de bir
hamamda olması fikri, sanatçının ailesine göre, tam da sanatçının
arzulayacağı gibi, kalpten bir sergi planı olmuş, her şey yerli
yerine oturmuş ve Fassianos’un eserleri böylece bizlerin önüne
çıkmış.
BİZANS’A YELKEN AÇMAK
Sergiyi detaylarına hakim olmadan gezip çok sevmiştim; sonra
detayları küratör Anlam de Coster’den dinleyince, kalbimde ayrı bir
yeri oldu. Bu güzelliği hep beraber paylaşalım...
İsmini William Butler Yeats’in Sailing to Byzantium
(Bizans’a Yolculuk) şiirinden alan sergi, Alekos
Fassianos’un referansını Yunan mitolojisi ve Bizans
ikonografisinden alan eserlerini, hamamın restorasyonu sırasında
keşfedilen Bizans sarnıcında, üstelik de hamamın inşaatında çalışan
kürek mahkumlarının yaptığı düşünülen gizemli gemi grafitilerinin
hemen yanı başında bizlere sunuyor. Küratörün yaptığı, pek hoşuma
giden bağlantılardan ilkine hemen alalım sizi: Matisse, Picasso,
Cocteau gibi sanatçılarla takılıp yine de Ege referanslarından ödün
vermeyen, Ege’sini, denizini, yelkenlilerini kalbinde ve
resimlerinde her yere götüren Fassianos, bu hamamda denizcilerle,
kürek mahkumlarıyla buluşuyor. Ne Barbaros Hayreddin Paşa’nın ne
kürek mahkumlarının gerçek hikayelerini biliyoruz, diyor Anlam de
Coster; yıllardan beri kulaktan kulağa yayılan hikayeleri de adeta
bir mitolojiye dönüşmüş. İşte bu hamamda, Fassianos’un günlük
hayattaki karakterler ile resmettiği mitolojik hikayeler, sıradan
kürek mahkumlarına mal olmuş mitolojik hikayelerle birleşiyor.
Geliyoruz ikinci bağlantıya; Zeyrek Çinili Hamam’ın bugün
bulunduğu yer, Pantokrator Manastırı’na (bugün
Molla Zeybek Camii) çok yakın. Dolayısıyla hamamın altındaki
sarnıcın manastırın sarnıçlarıyla bağlı olduğu; hamamın bulunduğu
yerde daha önceden bir Bizans/Roma hamamı olabileceği düşünülüyor.
Büyükbabası rahip olan ve bir kilise hücresinde doğan Fassianos,
Bizans ikonografisiyle büyümüş. Fassianos, daha çok antik Yunan ve
mitoloji referanslarıyla bilinirken sanatçının Bizans
ikonografisine gönderme yapan eserleri daha az biliniyor.
Fassianos’un Bizans’tan referans alan eserleri, Bizans hamamı
mirası olan bir sarnıçta, yüz yıllar sonra sarnıçta yapılan ilk
solo sergide, miras ile eşleşiyor.
Son anlatmak istediğim (ve aslında bu kadarla sınırla kalmayan)
bağlantı ise dünyada bir iz, bir miras bırakmak ile ilgili. Anlam
de Coster, Fassianos’un karakterlerinin ölümsüz mitolojiden gelen,
hep genç olan karakterler olduğuna dikkat çekiyor. Artistik bir
çabayla ölümü aşmaya çalışıyor sanki sanatçı. Barbaros Hayreddin
Paşa, ömrünün son dönemlerinde Çinili Hamamı’nı ölümsüz mimar
Sinan’a sipariş ediyor. Bir iz bırakmak istiyor bu dünyaya... Rum
kökenli Paşa, hamamı Beşiktaş’ta hamisi olduğu caminin yanına
yaptırmak yerine, Bizans mirasının yoğun olduğu Zeyrek’te inşaa
edilmesini istiyor. Küratör, bu seçimlerde ve Fassianos’un
eserlerinde olan hem iz bırakma hem ölümsüzlük arayışını yine bu
hamamda bir araya getiriyor. Şahane değil de ne?
İşte tüm bu ince düşüncelerin, bağlantıların eseri olan bir
sergide, ilk koridorda yürürken Aleko Fassianos’un soyut eserlerini
görüyorsunuz. Bir Adak Duvarı hissiyatı yaratmak istemiş küratör bu
eserler ile. Kürek mahkumlarının yatakhane olarak kullandıkları
düşünülen ikinci koridorda ise Fassianos’un melekler serisini
görüyoruz. Bir zamanlar orada yaşamış, vakit geçirmiş, duvarlara
gemi resimleri kazımış mahkumlara bir saygı duruşu bu.. Aralarında
İstanbul’a dair bir tablonun da bulunduğu beş önemli eser, dünyada
ilk kez bu sergide gösteriliyor; diğer eserlerin çoğu ise
Yunanistan dışında ilk kez izleyicilerle buluşuyor. Hamama
küratöryel, tarihi biz iz bırakılıyor. Gidin, hem Fassianos’u
görün, hem güzelim binayı ve hamamın müzesini gezin, hem sanatsal
ilklere, izlere şahit olun; hepsinin üzerine de bir hamam sefası
patlatın. Daha iyi ne olabilir?
“Alekos Fassianos: Bizans’a Yelken
Açmak” 31 Aralık’a kadar, pazartesi hariç her gün 10:00-18:00
arasında ücretsiz olarak gezilebilir.
Not: Sergiyi gezerken bize hevesle eserleri
anlatmaya çalışan bir güvenlik görevlisi ile tanıştık. Sonra Anlam
ile konuşurken kendisi bu güvenlik görevlisinin methini sergiyi
gezen çok kişiden duyduğunu anlattı. Aklıma yıllar önce Dot
Tiyatro’da izlediğim, İbrahim Selim’in oynadığı “Bunu Ben de
Yaparım” oyunu geldi. İyi ki işini severek yapan insanlar var! O
güvenlik görevlisine çok selamlar!