Trump’ın Suudi Arabistan ziyareti öncesinde gündeme gelen ve
“Sünni NATO’su” olarak nitelendirilen askeri koalisyon, ilk
toplantısını yaptı.
Suudi Arabistan ABD’nin rehberliğinde büyük işler peşinde. 15
Aralık 2015’te ilan edilen oluşumun ilk somut adımları Trump’ın
Suudi Arabistan gezisinde yapılan yüz milyarlarca dolarlık askeri
anlaşmalarla atıldı.
Suudi Arabistan’da darbe tehlikesini bertaraf etmek üzere
yapılan operasyonla Salman oğlu Muhammed bir adım daha attı ve ilk
toplantı önceki gün yapıldı.
Tam adı “Teröre Karşı İslam Ordusu İttifakı” olan oluşumun asıl
amacı Şii eksenini etkisiz kılmak.
Suriye süreci Şii eksenini kırmak yerine daha da güçlendirince
Sünni eksenini nizami hale getirmek şart oldu.
Bu sürecin uzun vadede Şii – Sünni hesaplaşmasına doğru
gittiğini söylemek çok da uçuk olmaz. Şimdilik devletler ve
örgütler bazında tanımlamalar yapılsa da Suudi Arabistan’ın bu kez
İran’a karşı “güçlü bir cevap ve oluşuma” niyetlendiği
görülüyor.
Körfez ülkelerinin multimilyoner prensleri çocuklarına bizim
gibi plastik oyuncak almaz. Porsche ya da Ferrari’nin birebir
minyatür kopyalarını alır. Peki bu “NATO” da parayı bastırınca
satın alınabilecek bir oyuncak mı yoksa gerçekten iş yapar mı? Ve
neden Suudi Arabistan böyle iddialı bir ittifak kuruyor?
Bu oluşumun motor gücü Suudi Arabistan ve Muhammed Bin Salman
(MbS) çok hırslı bir kişilik görüntüsü sergiliyor.
MbS Arap – İslam dünyasında Suudi Arabistan’ın, dolayısıyla
(gelecekte) kendi liderliğini hedefliyor. Yaşı nedeniyle müstakbel
koltuğunda nice yıllar oturacağını ve önünde hayalini
gerçekleştirmek için yeterli zaman olduğunu düşünüyor.
Resmi açıklamada ülke ya da örgüt adı anılmadan “terörizm”
deniyor ama oluşumun öncelikle İran ve Şii “tehlikesine” karşı
olduğu ortada.
Bu bir kenara Sünni ya da hangi kökten olursa olsun Suudi
Arabistan ya da oluşum içinde yer alan herhangi bir ülkede,
egemenlere muhalif olan ve olacak her oluşum bu koalisyonun
hedefinde yer alacak.
Şii – Sünni ya da daha özele indirgeyecek olursak İran – Suudi
Arabistan tarihsel rekabetinin yanında bu oluşumun bölge halklarını
ilgilendiren bir yönü daha var: Gericilik bir ordu daha kuruyor
kendisine.
Tarihi boyunca gerici rejimleri, hükümetleri destekleyen
orijinal NATO yetmedi şimdi bir de replikası çıkıyor ortaya. Vay
Ortadoğu ve İslam ülkeleri halklarının haline! Düşünebiliyor
musunuz oluşumun lideri Suudi Arabistan!
Sadece petrol değil dünyaya terör ihracının da şampiyonu, Yemen
halkına bombalarla, kıtlıkla, salgın hastalıkla soykırım uygulayan,
kendi vatandaşlarını dahi temel insani haklardan yoksun bırakan
Suudi Arabistan.
Oluşumun resmi internet sitesinde ilk resmi toplantıya katılan
ülkeler, toplantıdan fotoğraflar ve ordu komutanı ile ilgili
bilgilerin yanısıra “reklam” videosuna da yer verilmiş (1) Bas
parayı profesyonel prodüksiyon şirketleri sana dünyanın en güzel
filmini çeksin! Video “Yeter!” diye başlıyor ve her daim kullanışlı
IŞİD’i burada da görüyoruz. Terör sonucu hayatını kaybedenler,
Suriye Irak’tan olduğunu sandığım harap şehirler… duygulanmamak
elde değil! Sahi Suudi Arabistan ile araları bozulunca itiraflara
başlayan Katar’ın eski yöneticileri değil mi “Suriye’deki savaşa
yüzbinlerce dolar harcadık” diyen? “Suudi Arabistanlıların 11
Eylül’deki rolü de” unutulmuş gibi.
Bir başka boyutu da düşünmek lazım: Bu oluşum başarılı olursa
ilk darbeyi Ortadoğu halkları, emekçileri, düşünürleri,
aydınlıkçıları, bilim insanları alacak. Suudi Arabistan ve ona
benzer ülkelerin yönetimleri cehalet, gericilik ve sömürüden
besleniyor çünkü. Devletler arası mücadele bir yana işin bu boyutu
da var. Gerçek NATO’nun dünyada uyguladıklarını bu çakma NATO da
Ortadoğu halklarına uygulayacak.
Toplantıya Türkiye’yi temsilen Milli Savunma Bakanı Nurettin
Canikli de katılmış. AB olmadı, ŞİÖ’ye uzaktan bakıyoruz, İİT
içinde etkimiz yok, NATO ile güzel günler yaşamıyoruz şimdi de Arap
– İslam NATO’su mu?
Canikli “gözlem” için mi bulundu o toplantıda yoksa ABD’nin bize
alternatif oluşturmak niyetiyle de yönlendirdiği Suudi Arabistan’ın
liderliğindeki bu oluşum gerçekten Türkiye için cazip mi?
Bu oluşumun İran, Irak, Suriye iktidarlarını da hedeflediği çok
barizken bu ülkelere karşı ileride atılacak adımlara nasıl tepki
vereceğiz? Bugünlerde bir yandan İran ve Katar ile görece iyi
ilişkiler içinde olup diğer yandan böyle bir oluşuma katılmak hangi
mantığın ürünü?
Suudi Arabistan liderliğinde atılan bu adım başarılı olursa
gericilik çok devletli bir “orduya” da sahip olacak demektir.
Suudi Arabistan “dükkânı zengin göstermek için” önüne geleni
almış, bu oluşumun başarılı olamayabileceğinin düşündüren tek unsur
bu devletlerin birçoğunun operasyonel gücünün olmaması.
Oluşumda Malezya gibi ülkeler de var ama bu “ordunun” Ortadoğu
odaklı çalışacağı kesin gibi.
Önemli bir nokta daha var: Ne şekilde olursa olsun Ortadoğu’da
ilk defa bu nitelikte bir oluşumun adımları atılıyor ve adında
İslam kelimesi olsa da bu oluşum ile birlikte İslam içinde kimlik
tanımlaması ve ayrışması keskinleşiyor.
Trump belli ki Ortadoğu icraatlarını özelleştirmeye karar verdi
ve ihaleyi Suudi Arabistan kazandı. ABD’nin Irak sonrası Blackwater
deneyimi vardı zaten. Şimdi yapılan devlet(ler) düzeyinde
Blackwater oluşturmak. Kirli işleri artık devletler yapacak. Bir
başka soru: bu NATO’nun gladyosu kimlerden oluşacak?
(1) https://mod.imctc.org/Gallery