BM teklifine muhalefet şerhi: Düzenleme OHAL KHK’lerin boşluğunu dolduracak
CHP, HDP ve İYİ Parti, Adalet Komisyonu’nda kabul edilen Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin kanun teklifine şerh koydu. CHP, “Dernekler, platform gibi hukuk sisteminde tanımlanmamış yapılarda örgütlenmeye teşvik edilecek” dedi. İYİ Parti, iktidarın muhalif her kesimi terörist olarak suçlamasının bu düzenlemeyi kötü niyetle kullanacağı endişelerini artığını belirtirken, HDP STK’lara dönük düzenlemeleri “İstibdat rejiminin göstergesidir” şeklinde değerlendirdi.
ANKARA- TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin 43 maddelik kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu'nda bu hafta görüşülmesi bekleniyor.
Teklif, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun (BMGK) kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının yasaklanmasına yönelik yaptırım kararlarının uygulanması ve gerektiğinde cumhurbaşkanına ilgililerin mal varlıklarını dondurması yetkisi veriyor.
2860 sayılı "Yardım Toplama Kanunu" kapsamında yeni düzenlemeler de getiren kanun teklifine göre, internet ortamında yardım kampanyası düzenlenmesi yeni esaslara bağlanırken, yasaya aykırı yardım toplamanın cezası 200 bin liraya kadar artırılıyor. Aynı zamanda dernek ve vakıf faaliyetlerine yönelik kısıtlamalar getirilirken, İçişleri Bakanlığı'na yöneticilerin görevden alınması ve yerlerine kayyım atanması yetkisi veriliyor.
CHP: KANUN TEKLİFİ ANAYASAYA AYKIRI
Öte yandan komisyonda kabul edilen kanun teklifine CHP, HDP ve İYİ Parti muhalefet şerhi düştü. CHP'nin şerhinde, yasanın Türkiye'nin gri listeye alınmasına karşı aceleyle gündeme getirilmesinden kaynaklı Anayasaya aykırılıklar içerdiği ifade edilirken, kanun metninde yer alan “dernek faaliyetlerinin kısıtlanması, yöneticilerinin görevden alınması ve yerlerine kayyım atanması” gibi maddelere de itirazlarda bulunuldu.
'MECLİS FAALİYETLERİ SARAYIN İNSİYATİFİNE TERK EDİLDİ'
Adalet Komisyonu'na getirilen teklifin, 7 kanunda değişiklik öngördüğü ifade edilen şerhte, söz konusu yasanın demokratik hukuk devleti ile eşitlik ilkesine, yargı erkinin kullanılmasına, dernek kurma hürriyetine, mülkiyet hakkına ve masumiyet karinesine aykırılık teşkil ettiği belirtilerek, şu eksikliklere dikkat çekildi:
“AKP iktidarının hukuk sistematiği, usul ve genel kaideleri yok sayma alışkanlığı bu kanun teklifinde de devam etti. Teklif, 27. Yasama döneminin 33. torba teklifi olup Adalet Komisyonu’nun da 6. torbası olarak gelmiş bulunmaktadır. Adeta “torba yasamaya” dönüşmüş olan Meclis faaliyetleri, nitel ve nicel önemini ne yazık ki paralel yasama oluşturan ‘sarayın inisiyatifine‘ ihtisas komisyonlarının özensiz çalışmalarından dolayı terk etmiş bulunmaktadır.”
'FATF TAVSİYELERİ RIZA SARRAF İÇİN Mİ GECİKTİRİLDİ?'
OECD bünyesindeki uluslararası para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele kuruluşu FATF‘ın Türkiye’ye yaptığı ‘gri liste‘uyarısının teklifin Meclis'e alelacele getirilmesiyle paralel olduğuna dikkat çekilen şerhte, “siyasi nüfuzlu kişiler” başlığıyla uyarıda bulunulan 12. maddenin kanun metninde yer almadığı vurgulandı.
Devlet ya da hükümet başkanı, üst düzey siyasiler, hükümet görevlileri gibi siyasi nüfuzlu kişilerin denetimini içeren maddenin teklifte yer almaması, “Türkiye’nin gri listeye girme tehlikesi devam ediyor” şeklinde değerlendirilen şerhte,
“İktidar, FATF’nın gri listeye girme tehlikesini bertaraf etme uğraşındadır. Ancak bu adımı bile yetersiz ve samimiyetsizdir. 12 no'lu tavsiye kararının bugüne kadar uygulamaya geçirilmemesi, Rıza Sarraf’ın ve rüşvet verdiği kişilerin korunmasının amaçlandığı yönünde yorumlanmaktadır. Zamanında gerekli adımlar atılsaydı Rıza Sarraf’ın kara para trafiğinin ve rüşvet olaylarının önlenmesi ya da zamanında tespit edilmesi mümkün olabilecekti. Maddenin teklifte yer almaması Türkiye’yi ‘gri listesi’ye girme tehlikesinden korumayacaktır. Bu açıdan teklifin geri çekilerek, 12 no'lu tavsiyeye uygun şekilde yeniden düzenlenmesi ve yapılacak yeni düzenlemenin Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu’nda da görüşülmesi gerekmektedir” denildi.
'DERNEKLER, DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNDE TANIMSIZ BİR KURULUŞA DÖNÜŞTÜRECEK'
CHP şerhinde, kanun teklifine eklenen “derneklerin faaliyetlerinin kısıtlanması, İçişleri Bakanınca yöneticilerinin görevden alınması ve yerlerine kayyım atanması” gibi maddeler de “OHAL KHK’leri ile dernek kapatılmasının ardından iki senelik boşluğu dolduracak kanuni bir düzenlemeler” olarak değerlendirildi. Şerhte ortaya çıkacak sorunlar şu şekilde açıklandı:
“Düzenlemeyle İçişleri Bakanı'na tanınan kapsamı belirsiz yetki, dernek özgürlüğünün keyfî şekilde sınırlanmasına yol açacaktır. Bu düzenlemenin yasalaşması dernekleri, örgütlenme özgürlüğü öznesi olmaktan çıkaracak ve demokratik hukuk devletinde tanımı bulunmayan bir kuruluşa dönüştürecektir. Türkiye’de muhaliflerin sürekli yargı araçsallaştırılarak yüz yüze geldiği ceza tehdidi, sivil toplum faaliyetini de engelleme aracı haline gelmektedir. Bu düzenlemelerin toplumun platform vb. hukuk sisteminde tanımlanmamış yapılarda örgütlenmesini teşvik edeceği de açıktır. Yurttaşlar hukuk alanının dışına itilmek istenmektedir. Bu düzenleme Anayasal güvencede olan hak ve özgürlükleri kısıtlar niteliktedir.”
İYİ PARTİ’DEN KAYYIM YORUMU: HANGİ KURUMUN ADALETİNE GÜVENECEĞİZ?
Söz konusu yasa teklifinin gerekli olduğu ancak şu aşamada samimiyetsiz bulunduğu ifade edilen İYİ Parti şerhinde ise, “Sadece sayısal üstünlüğümüze güvenerek kanun çıkarırsak o zaman hukuk olmaz, kanun olur. Türkiye de bir kanun devleti hâline gelir” denildi.
Kanun teklifinin Meclis’ten geçmesi durumunda İçişleri Bakanlığı’na dernek ve vakıf yönetimlerine kayyım atama yetkisi verileceği belirtilen şerhte,
“Kanun teklifinin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na yönelik göstermelik bir düzenlemeyle muhalif, toplumcu ve insan hakları alanında çalışmalar yürüten kurumları hareketsiz kılacak diye endişe taşıyoruz. Bugün, Türkiye’de bir ihbar üzerine herkes hakkında terör soruşturması açılabiliyor, savcılar da sanıktan delile gitme cihetiyle davranıyor. Hâlihazırda iktidarın muhalefeti sindirmek için yargıyı aparat olarak kullanması ve kendine muhalif her kesimi terörist olarak suçlaması bu düzenlemenin kötü niyetle kullanılacağına dair endişelerimizi su yüzüne çıkarmaktadır. Bu konuda en azından bir iddianame hazırlanıp mahkemenin bu iddianameyi kabul etmesi gerektiği kanaatindeyiz. “Bu, terörün finansmanıdır, buna el koyalım”, “Şu sivil toplum kuruluşunu kapatalım ya da bir kayyum atayalım” dediğimiz zaman hangi kurumun adaletine güveneceğiz? Yani AYM kararını tanımam diyen mahkemelere mi? Taraflı Cumhurbaşkanı'na ya da İçişleri Bakanı'na mı?” soruları yöneltildi.
'YARDIM TOPLAMADA YEREL YÖNETİMLER VE SAĞLIK MASRAFLARI KAPSAM DIŞI KALSIN'
STK’ların internet üzerinden yardım toplamasına ilişkin öngörülen düzenlemeye ilişkin de şerhte, “Biz sağlık ve tedavi masraflarının karşılanması ve yerel yönetimlerin yardım ve dayanışma amaçlı uygulama alanının bu kanun kapsamı dışında bırakılmasını talep ediyoruz” ifadelerine yer verildi. Şerhte, mal varlığını dondurma içeren yasa maddesine yönelik olarak ise, “Biz savcılık kararı ile yargı kararı olmadan el konulma işleminin hukuka ve hukukun ilkelerine uygun olmadığı kanaatindeyiz. Bu maddenin tamamen çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz” denildi.
HDP: SİVİL TOPLUM TAMAMEN ORTADAN KALDIRILMAK İSTENMEKTEDİR
Halkların Demokratik Partisi (HDP) şerhinde ise kanun teklifinin, başta Anayasa olmak üzere, Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkeme’nin kararlarına açıkça aykırılık teşkil ettiği ifade edildi ve geri çekilmesi gerektiği kaydedildi. Sivil toplum kuruluşlarının (STK) yönetime kayyım atanmasına yetki veren maddeye ilişkin de “Dernek yöneticileri hakkında yaptıkları bir basın açıklaması ya da basın toplantısı nedeniyle soruşturma açılırsa, yönetimin yerine kayyım atanabilecek. Zaten yeterince baskılanmış sivil toplum tamamen ortadan kaldırılmak istenmektedir. Teklif yasalaşırsa derneklerin her yıl denetlenmesine yol açılacak ve bu durum bir taciz aracına dönüşecek. Örgütlenme özgürlüğüne sınırlama getiren söz konusu değişikliğin sivil toplum örgütlerinin görüşleri de alınarak yeniden düzenlenmesinde büyük fayda bulunmaktadır” denildi.
'YÜRÜTMENİN YARDIM FAALİYETLERDE YETKİ ALMASI İSTİBDAT REJİMİNİN GÖSTERGESİDİR'
İnternet ortamında yardım toplanmasına ilişkin kanun maddesiyle ilgili “Dernek yardımları ve karşılıklı fon işlemleri AKP/MHP iktidarının güvenlik aparatının içerisine alınmaktadır” denilen şerhte, şu ifadelere yer verildi:
“Sosyal dayanışma yardımlarının yapılması ve sosyal medyada bu yardımların yaygınlaştırılması doğrudan engellenebilir vaziyete getirilmektedir. Bunun yanı sıra tedbir konulan kişi, kurum ve organizasyonlara “fon sağlayan”ların mal varlığına idarenin keyfi kararları kapsamında el konabilecektir. Sivil toplumda gerçekleşecek tüm yardım faaliyeti ile ilgili yürütme erkinin her türlü yetkiyi alması, istibdat rejiminin göstergesidir. Yardım kampanyalarının bile iktidarın tekeline alınmasını, tek adam rejiminin kurumsallaştırmasının bir adımı olarak algılamak lazım. Özellikle el koymalar ve mal varlıklarını dondurmalar ile idari cezaların “yargı kararı” beklenmeksizin İçişleri Bakanlığı ukdesine bırakılması, bu rejime güçlü bir örnektir.”
GELECEK PARTİSİ: ÜLKEYİ GARNİZON AKLIYLA YÖNETMEK AMAÇLANIYOR
Gelecek Partisi, kanun teklifine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, İçişleri Bakanı’na, dernekler yönetimi hakkında anayasaya aykırı bir dizi yetkinin verilmek istendiğini ifade ederek, “Bu teklif metni, Anayasa'nın 33. maddesine ve temel hak ve hürriyetlerin demokratik toplum düzeninin gereklerine ve hakkın özüne aykırı olarak sınırlanamayacağını öngören 13. maddesine aykırıdır. Söz konusu kanun teklifi genelde tüm toplumu, özelde, sivil ve örgütlü toplumu devletleştirmeyi, kamulaştırmayı, ülkeyi garnizon aklıyla yönetmeyi amaçlamaktadır. Bu yolla tüm farklı ve muhalif sesler sindirilip boğulacak, ülke derin bir sessizliğe sokulacaktır. Buna ilaveten hür bir toplumun en önemli hakkı olan örgütlenme hakkı elinden alınacak. Gelecek Partisi olarak teklifi geri çekmeye ve TBMM'de yer alan tüm partileri ve milletvekillerini millete kayyum atama anlamına gelen söz konusu düzenlemeye engel olamaya davet ediyoruz” ifadelerine yer verildi.