Boğaziçi rektörü ilk kez konuştu
Erdoğan'ın seçimsiz atadığı ilk rektör olan Prof. Mehmed Özkan sessizliğini bozdu. Özkan 'Kayyım rektör değilim" dedi.
DUVAR - Rektörlük seçimlerinin kaldırılmasının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanan ilk isim olan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan, 'Kayyım rektör değilim" dedi. Özkan, bu görevi neden kabul ettiğini anlatırken "Tepkilerin olması normal, anlayışla karşılamak" lazım dedi.
Boğaziçi Üniversitesi'nde 12 Temmuz’da rektörlük seçimi yapılmıştı. Seçimde öğretim üyelerinin oylarının yüzde 86’sı o dönemdeki rektör Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’na gitti. Ancak göreve dört ay atama yapılamadı. OHAL kararnamesiyle rektörlük seçimlerinin kaldırılmasının ardından 12 Kasım’da Cumhurbaşkan Erdoğan Prof. Dr. Mehmed Özkan’ı Boğaziçi Üniversitesi’nin yeni rektörü olarak atadı. Bu atamaya akademisyenlerin oylarının hiçe sayıldığı belirtilerek eleştiriler yöneltildi ve Özkan’a AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay’ın kardeşi olduğu söylenerek, ‘kayyum rektör’ tanımlamaları yapıldı.
'TEPKİLERİN OLMASI NORMAL'
Uzun süren sessizliğini bozarak Hürriyet'ten Nuran Çakmakçı'ya konuşan Prof. Özkan, şunları söyledi:
"Rektörlük, kariyer planımda yoktu. Resmi teklifi yapan merci Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanımız. Zor bir karardı. Tepkilerin olması normal, çünkü yaşadığımız süreci, karar verme aşamalarını, ne şartlarda görevin teklif edildiğini herkes bilmiyordu. Zaten ülkemiz zor ve çok üzücü bir darbe girişiminden geçmişti, gündem farklıydı ve herkesin bunun farkında olmasını da beklemiyordum. Ama tepkileri bekliyordum. Benim için üniversitedeki hocalarımın, öğrencilerimizin ve mezunlarımızın duygu ve düşünceleri çok önemli. Bu nedenle onların tepkilerinin ne olacağı da önemliydi. Çünkü öyle ya da böyle çoğunluğu aslında bu görevi benim neden kabul ettiğimi çok iyi biliyordu. Bunu onlar için kabul ettiğimin de farkındaydı. İlk tereddüdüm “Acaba bu yeterince biliniyor mu?” noktasındaydı. Göreve geldiğim ilk gün öğrencilerimizden bir grubun protestosu vardı. Bunu doğal karşıladım, arkadaşlarımdan rahatsız edilmemelerini de rica ettim. İki gün protesto sürdü. Yaklaşık 100-150 kişiydiler. Endişeyle yapılmış bu tepkiyi anlayışla karşılamak gerekir. Herkesin kendi açısından haklı tepkileri olabilir. Kendilerini ifade ettiler, saygı çerçevesi içerisindeydi. Onların da tepkileri daha çok süreceydi, şahsımı ayırmaya çalıştılar. O da bir Boğaziçili tavrıydı. Aynı gün kulüp temsilcilerini, öğrenci işleri ve dekanımızla birlikte davet ettim. Onlarla süreci paylaştım. Bunun bir ‘kayyum rektör’ olmadığını aslında üniversitenin kültür ve geleneğini sürdürmeye izin veren bir atama olduğunu anlattım."