Boğaziçililer değerlendirdi: Bulu'nun gitmesi zafer ama yolun başındayız

Boğaziçi Üniversitesi'nin atanmış rektörü Melih Bulu’nun görevden alınması kararını akademisyenler ve öğrenciler değerlendirdi.

Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı kararı ile Boğaziçi Üniversitesi’nin atanmış rektörü Prof. Melih Bulu'nun görevden alınmasının ardından, Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Zafer Yenal ve Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Yaman Barlas değerlendirmelerde bulundu. Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Zafer Yenal, Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasının ardından rektör danışmanlığı görevinden istifa etmişti.

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gereğince görevinden alınan Melih Bulu protestoları üniversitede 195 gündür devam ediyordu.

'MÜCADELENİN BAŞINDAYIZ'

 Prof. Dr. Yaman Barlas.

Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden Prof. Dr. Yaman Barlas, Melih Bulu’nun görevden alınmasını bir 'zafer' olarak nitelendirdi. Barlas, ‘’Boğaziçi Üniversitesi ve Türkiye’nin özgür, özerk mücadelesi için çok önemli tarihi bir zafer. Ama bu bir maraton, özerk, özgür Türkiye üniversitesi mücadelesi sadece Boğaziçi’ne özgü değil. Sonuçta, Türkiye’nin üniversiteleri kendilerini yönetecekler, Ankara’dan siyasi bir partinin arka bahçesi gibi yönetilmeyecekler. Verdiğimiz mücadele bunun mücadelesidir. Boğaziçi de bir örnek. Bu açıdan bakıldığında mücadelenin başındayız. Yolun başındayız. Tabiri caizse bu daha başlangıç’’ yorumunda bulundu.

'BİZİM DERDİMİZ BULU'NUN KİŞİSEL YETERSİZLİĞİ DEĞİLDİ'

Prof. Barlas, "Bizim derdimiz Melih Bulu’nun şahsiyeti değildi. Meselenin özü Melih Bulu’nun kişisel yetersizliği de değildi. Kişisel yetersizliği de bir sorun tabii, ama sorunun özü değildi. Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden birinin, Ankara’da siyasi partinin arka bahçesi gibi yönetilmeye çalışılmasıydı ve siyasi iradenin üniversiteyi devletin memuru gibi görmesiydi’’ dedi.

'MESELE İSİM DEĞİL TEPEDEN ATAMA MESELESİDİR'

Naci İnci'nin vekaleten atanmasını da değerlendiren Prof. Barlas, "Bizim altını çizdiğimiz değerlerin anlaşılmadığının kanıtıdır ama yine söylüyorum, kişisel faktörlerin önemi yok. Naci İnci rektör yardımcısı olacağı zaman kendisine öğretim üyeleri ile sabırla toplantılar yapmadan, danışmadan bu görevi kabul etmemesi gerektiğini ilettik. Bizimle tartışmasını, bizden güven oyu almasını istedik. Eğer öğretim üyesi iradesi kendisini desteklerse rektör yardımcısı olmasını istedik. Ama bunları duymadı ve bizlere yanıt vermeden, rektör yardımcısı oldu. Bu zaten ciddi bir hatadır ve işarettir. Rektör yardımcısı olduktan sonra da kapalı kapılar arkasında özerk ve özgür üniversiteye aykırı imzalar attı, kararlar aldı. Dolayısı ile meseleyi anlamadığını kanıtladı. Naci İnci göstermelik, geçici bir vitrindir. Yarın bakın biz Boğaziçi’nden birini atadık, daha ne istiyorsunuz diyebilirler. Ama mesele içerden ya da dışardan olmasından çok daha öte bir mesele. Mesele tepeden atama meselesidir" dedi ve ekledi:

"Siyasi iradenin ilkelerimiz ve süreçlerimizle uyumlu bir rektör atamayacağını biliyorduk. Bu nedenle mücadelemiz devam edecek. Türkiye’nin üniversiteleri kendi bileşenleri ile rektörlerini belirlerler, çünkü üniversiteler bu olgunluktadır. Bunu mutlaka değiştireceğiz. Üniversiteler, öğrenciler ve Türkiye bu uygulamaya layık değil. Hak ettiğimiz, ülkenin hak ettiği, özgür ve özerk üniversite sistemine kavuşacağız. Boğaziçi’nde birisi görevden alındı, birisi atandı diye her şey süt liman olacak sanılmasın, neyin mücadelesini verdiğimizi biliyoruz’’.

‘NACİ İNCİ DEMOKRATİK GELENEKLERE UYGUN OLMAYAN KARARLARA İMZA ATMIŞTI’

Prof. Dr. Zafer Yenal da yaptığı açıklamada, "Geldiğimiz noktayı 6 aydır devam eden ortak bir mücadelenin ve çabanın sonucu olarak görüyorum. Sürecin başından beri yanlış olduğunu ve haksız olduğunu biliyorduk. Akademik özgürlüklere tamamıyla ters bir durumdu. İyi üniversite mevhumuna tamamıyla karşı bir karar olduğunu baştan beri söylemiştik. Bu mücadele, sadece Boğaziçi Üniversitesi için değil aynı zamanda Türkiye’de üniversite sisteminin daha özgür, daha özerk ve bu haliyle de daha iyileşebilmesi için verdiğimiz bir mücadele idi" dedi.

Prof. Dr. Naci İnci’nin vekaleten atanmasını da değerlendiren Prof. Yenal, "Tabii beklentileri karşılamaz çünkü zaten Melih Bulu’nun atadığı rektör yardımcısıydı ve de üniversitenin demokratik geleneklerine uygun olmayan birçok karara imza atmıştı. Fakat zaten vekaleten atandığı söyleniyor biraz daha beklemek lazım" ifadelerini kullandı.

'BEKLENTİMİZ, ÜNİVERSİTE BİLEŞENLERİNİN SÖZ SAHİBİ OLMASI'

Prof. Yenal, "Bundan sonra akademisyenlerin beklentisi nedir?" sorumuza, "Beklentimiz bu kararla birlikte böyle bir yolun açılmış olması. Tabii önümüzdeki süreci tahmin etmek kolay değil. Ama en azından bizim beklentimiz bu yönde, yani bundan sonra üniversitenin bileşenlerinin, üniversitenin önündeki gündemin belirlenmesi konusunda söz sahibi olduğu bir yönteme geçilmesidir. Ve bu haliyle de sadece yukardan aşağı değil, daha tabanda, insanların yani bileşenlerin hem yönetim hem de akademik planlama konusunda söz sahibi olabileceği bir yöntemle devam edilmesidir" dedi.

'BİLİM ÜRETİMİNE KARŞI BİR ATAMA İLE DAHA KARŞILAŞMAK İSTEMİYORUZ'

Melih Bulu protestolarına katılan Emrullah Büker, yurtdışı çıkış yasağı alan öğrencilerden biri. Konu ile alakalı görüşlerini paylaşan Büker, "Şaşırtıcı bir haber oldu haliyle. Bulu'nun istifasının kendi inisiyatifinde bile olmaması üniversiteyle hiçbir alakası olmayan merkezi yönetimin kararlarının meşruluğunu sorgulatır nitelikte" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Büker, "Okulumuzda atamanın olmamasını, ilk gününden beri dediğimiz gibi seçimle rektörümüzün belirlenmesini talep ediyoruz. Tartışarak, uzlaşarak ortak paydada buluşmak herkesin faydasınadır. Belirli bir kişinin veya zümrenin çıkarlarını gözeten, bilim üretimine karşı, LGBTİ+fobik bir atamayla daha karşılaşmak istemiyoruz. Üniversitenin yapısal gereği olan özerkliğinin korunması yegane dileğimdir’’ ifadelerini kullandı.