Boğaziçi'nde akademisyenlerin nöbeti 234'üncü gününde
Boğaziçi akademisyenlerinin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek yaptıkları eylem 234'üncü gününe girdi.
DUVAR - Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 Ocak 2021'de Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu'nun görevden alınmasının ardından da devam ediyor. Direnişin 34'üncü haftasında Boğaziçililer 234'üncü kez bir araya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler ve Bulu'nun ardından rektörlüğe atanan Naci İnci'yi protesto ettiler.
Boğaziçi Direnişi'nden yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Bugün 25 Ağustos 2021, Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 34. Haftası. Bugün direnişin 234. günü. Naci İnci’nin ilgili kurullarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir şekilde rektör olarak atanmasının beşinci, 30 Temmuz günü gerçekleştirdiğimiz destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin rektör vekili iken Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü Öğretim Görevlisi Can Candan’ı görevden almasının otuz dokuzuncu günü.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri her iş günü olduğu gibi bugün de #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 156. kez rektörlük binasına döndüler. Nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz”, "Feyzi Erçin Yalnız Değildir", "Cemre Baytok İşine Geri Dönsün" yazan dövizler ve üzerinde "Can Candan Yalnız Değildir" yazan Can Candan fotoğrafları taşıyan akademisyenler, nöbetlerinin ardından Can Candan işten çıkarıldığı gün başlattıkları ve Rektörlük binası önünde gerçekleştirdikleri oturma eylemine devam ettiler.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, bugünkü yazılı açıklamaları ile rektör atamasının neden kabul edilemez olduğunu bir kez daha ortaya koydular:
Boğaziçi Akademisyenlerinden Basına ve Kamuoyuna
20 Ağustos gecesi Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanan Naci İnci, dün önce Twitter, sonra okulun e-posta haberleşme platformları üzerinden “Değerli Boğaziçi Üniversitesi Mensupları” başlıklı bir metin paylaştı. Bu metinde rektör olarak atanması üzerinden mesajlar veren Naci İnci’yi, Melih Bulu’nun rektör yardımcısı ve onun görevden alınmasının ardından rektör vekili olarak zaten tanıyorduk. Tam da bu nedenle, 30 Temmuz tarihli rektör adayları oylamasına katılan öğretim elemanlarının %95’inin güvensizlik oyunu almıştı. Ne var ki o, “Boğaziçi Üniversitesi’nin elbirliğiyle geleceğe taşınması dilekleriyle” bitirdiği mesajında bulunduğu makama şeffaf ve demokratik yollardan gelmiş bir yeni rektör gibi konuşuyor. Sosyal medya üzerinden kamuoyuna yönelen ve kim olduğu anlaşılmayan “Boğaziçi Üniversitesi mensupları”na hitap eder gibi yapan bu metin Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerini tatmin etmekten uzaktır.
· “Üniversitemizi elbirliğiyle geleceğe taşıyabilmek” için, bir gecede kurulan hukuk ve iletişim fakülteleriyle ilgili hukuk dışı kadrolaşma uğraşından vazgeçilmelidir.
· Üniversitenin aşağıdan yukarıya demokratik örgütlenmesinin olmazsa olmazı olan enstitü, yüksekokul ve fakültelerin yöneticilerinin seçilmesine ve seçilen yöneticilerin atanmasına karışılmamalıdır.
· Demokratik ve şeffaf yönetim yapısının üst kurulları olan üniversite senatosu ve üniversite yönetim kurulunun usul ve esaslar doğrultusunda işleyişi sağlanmalı, vekaletler üzerinden kullanılan mükerrer oyların hukuksuzluğu görülmeli ve uygulanması terk edilmelidir.
· Bölümlerimizin acil ihtiyaç duyduğu ve Üniversite Yönetim Kurulu’nun onayladığı üniversitemize tahsisli 75 kadronun ilan edilebilmesi için aylardır YÖK izni beklenirken, 600 yeni kadro ihdas edilmesi çabasının nedenleri üniversite kamusuyla paylaşılmalıdır.
· Üniversitenin emekli hocaları ve sözleşmeli, yarı zamanlı öğretim elemanları maddi fedakârlıklarla bu kuruma destek olmak, katkıda bulunmak için çabalarken, mesnetsiz gerekçelerle okuldan uzaklaştırmak yerine onurlandırılmalıdır.
· Okulun 14 senelik hocası hukuka ve akademik teamüllere aykırı biçimde, ilgili birim ve kurulların iradesi çiğnenerek görevden alınmamalıdır.
· Öğrenciler anayasal hakları gasp edilerek özel güvenlik ve kolluk kuvvetleri tarafından şiddete maruz bırakılmamalı, korku politikalarıyla sindirilmeye çalışılmamalıdır.
· Özgür ve çoğulcu bir kampüs hayatı sağlamak gerekirken kampüsün dört bir yanına güvenlik kameraları yerleştirilerek kampüs bir hapishaneye dönüştürülmemelidir.
Boğaziçi Üniversitesi’nde sekiz ayda neler yaşandığı ve kimin hangi konuda sorumluluk sahibi olduğu ortadadır. Bugün Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılacak en büyük katkı, antidemokratik yollarla rektör olmaktan geçemez. Böyle bir katkı, bu üniversitenin 2012 Senato kararında ortaya koyulan Akademik İlkeler doğrultusunda “bilimsel olarak özgür, kurumsal olarak özerk, şeffaf, demokratik, hesap verebilir bir kamu araştırma üniversitesi” idealine yönelmesi için gereken her çabayı harcamaktan geçer. Çünkü Boğaziçi Üniversitesi bileşenleri bu idealden daha azını kabul etmiyor ve bu ideali gerçekleştirme hedefinden vazgeçmiyor. Bu olmadığı sürece rektörlük binasına arkamızı dönmeye devam ediyoruz. Naci İnci’yi meşru rektörümüz olarak kabul etmiyor, istifaya davet ediyoruz.
Özerk, demokratik, özgür üniversite mücadelesinden vazgeçmiyoruz.
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz.
Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri" (HABER MERKEZİ)