Boğaziçi'nde direniş 460'ıncı gününde: Vazgeçmiyoruz
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek yaptıkları eylem 315'inci, atamalara karşı direniş ise 460'ıncı gününe girdi.
DUVAR - Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 Ocak 2021'de Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu'nun görevden alınmasının ardından da devam ediyor. Direnişin 460'ıncı gününde Boğaziçili akademisyenler bir araya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler ve Bulu'nun ardından rektörlüğe atanan Naci İnci'yi protesto ettiler.
Direnişin 66'ncı haftasında yayımlanan bilgi notunda şu ifadelere yer verildi:
"Bugün 8 Nisan 2022, Cuma. Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 1. yılı doldu ve 66. haftası sona eriyor. Bugün direnişin 460. günü.
Naci İnci’nin ilgili kurullarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının iki yüz yirmi beşinci, 30 Temmuz günü gerçekleştirdiğimiz destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ı hiçbir gerekçe göstermeden dönem ortasında görevden almasının ise yüz kırk dördüncü günü !!!
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de 12:15’’te #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 315. kez rektörlük binasına döndüler.
Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz” ve “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizler taşıdılar.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri 315. nöbetlerinin ardından haftanın her son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular:
Bugün 8 Nisan Cuma. Nöbetimizin 315., direnişimizin 460. günündeyiz. Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.
Bu haftaya bizleri sevindiren, bir yılı aşkın süredir kararlılıkla sürdürdüğümüz mücadelemize güç katan önemli bir haberle başlamak istiyoruz. Hak yerini buldu ve sevgili meslektaşımız Can Candan olması gerektiği gibi görevine geri döndü. Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Film Çalışmaları Programı öğretim görevlisi ve belgesel sinemacı arkadaşımız Can Candan, 16 Temmuz 2021’de Naci İnci tarafından mesnetsiz iddialarla ve hukuksuz bir şekilde görevinden alınmıştı. Israrlı bir hukuk mücadelesi sonucunda üst mahkemenin daha önce verdiği yürütmeyi durdurma kararının ardından, 4 Nisan Pazartesi günü değerli hocamız Can Candan’ın görevine resmen tekrar atandığını öğrendik. Can hocamızın öğrencilerinin devam eden mağduriyetlerinin son bulması için bu dönem vermekte olduğu derslerinin resmi olarak tanınmasını talep ediyoruz.
5 ve 6 Nisan tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerini temsil eden 7 kişilik bir heyet Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşmeler yaptı. Yüksek Öğretim Kurulu’nun kaldırılması konusunda uzlaştıklarını açıklayan altı muhalefet partisi genel başkanları dahil olmak üzere mecliste sekiz siyasi partinin yöneticisi ile görüşen heyet; üniversitemize 15 aydır yapılan müdahaleler sonucu oluşan kamu zararını anlattı, yeni bir yükseköğretim vizyonu konusundaki fikir ve önerilerini iletti. Akademisyenler, var olan yükseköğretim yasasının değiştirilerek, liyakati ve akademik özgürlükleri önceleyen, kurumsal özerkliği sağlayan, çağın gereklerine uygun ve demokratik esaslara dayanan bir yükseköğretim çerçeve yasası konusundaki çalışma ve beklentilerini parti liderleri ve temsilcilerine aktardılar. Ülkenin olumlu yönde değişimine talip olan tüm siyasi partilerin, bu konuda üniversiteler ve diğer paydaşlarla birlikte çalışacak ortak bir yükseköğretim çalışma grubu oluşturmasını talep ettiler.
Siyasi partiler, sivil toplum ve meslek örgütleri ile yapmayı sürdürdüğümüz görüşmeler çerçevesinde Boğaziçi Bileşenleri olarak 29 Mart günü İstanbul Barosunu ziyaret etmiştik. Bu ziyarette üniversitemizde yaşanan hukuksuzluk ve hak ihlallerinin yakın takipçisi olunması, kamuoyunda görünür kılınması, davaların izlenmesi ve gerektiğinde müdahil olunması konusunda barodan destek talep ettik. Bu girişim sonucu oluşturulan ortak çalışma grubunun ilk toplantısı 6 Nisan’da gerçekleşti. Toplantıda son 15 aydır bileşenlerin uğradığı tüm hak ihlallerinin ve hukuksuz uygulamaların bir envanterinin tutulmasına ve bir değerlendirme raporunun hazırlanmasına karar verildi. İstanbul Barosuna ve Baro başkan yardımcısı Nazan Moroğlu'na mücadelemize verdiği destek için teşekkür ediyoruz.
Bu hafta Boğaziçi Üniversitesi üst yönetimini ele geçirmiş olan gayrimeşru kadronun verdiği maddi zararların yanı sıra, kifayetsizliğiyle kurumumuzun itibarını zedelediğine de şahit olduk. Boğaziçi Üniversitesi web sitesine yeni eklenmiş olan ve AB projelerine başvurularda zorunlu tutulan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İlke ve Stratejileri” metninin, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü senatosunun daha önceki bir tarihte hazırlamış ve duyurmuş olduğu bir belgenin birebir kopyası olduğu ortaya çıktı. Kopyalamada, metnin bazı yerlerinde Enstitü ibaresi yerine Üniversite sözcüğünün yerleştirilmesinin bile ihmal edilmiş olduğu, her kurumun özel şartlarına göre hazırlanması gereken bu belgenin tamamıyla başka bir kaynaktan, atıfsız olarak alındığı görülüyor. Durumun akademisyenler tarafından fark edilmesi üzerine Naci İnci yönetimi, belgenin girişine metnin İYTE belgesine “dayandırıldığı” konusunda bir not ekleyerek yapılan toptan alıntıyı tırnak içine alma girişiminde bulundu; yönetim üniversite içinden gelen açıklama taleplerine ise herhangi bir yanıt vermedi. LGBTİ+ Kulübünün adaylık statüsünü kaldıran, Türkiye üniversiteleri arasında öncü konuma sahip Cinsel Tacizi Önleme Komisyonunu işlevsizleştirip, ofis koordinatörü Cemre Baytok’u işten çıkaran yönetim, bu intihal girişimiyle üniversitemiz adına utanç verici bir adım daha atmış oldu. Konunun uzmanı hocalarımızın daha önce hazırlamış olduğu cinsel taciz odaklı politika belgesinin dikkate alınmaması ve kurumumuzun toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda edindiği tüm birikimlerin yok sayılması, katılımcı yönetim anlayışına sırt çeviren atanmış rektörlüğün lakayt iş görme pratiğinin, yalnızlığının ve çaresizliğinin bir ifadesidir.
Bu hafta YADYOK sekreterliği, 1 Ağustos 2022 itibarıyla Hazırlık biriminin Marmara Üniversitesinden alınmış olan Anadolu Hisarı Kampüsüne taşınacağına dair çalışanlarına bir bilgilendirme mesajı yolladı. Birim çalışanlarının taşınma konusundaki tüm çekincelerine, itirazlarına ve istişare taleplerine rağmen gönderilen bu buyurgan mesaj, mevcut rektörlüğün dayatmacı yönetişim anlayışının bir başka tezahürüdür. Öğrencilerimizin nitelikli bir dil eğitimi almasını mümkün kılan Hazırlık biriminin yok sayılarak, eğitim koşullarına, yurt ve lojman ihtiyaçlarına dair ciddi fizibilite çalışmaları yapılmadan alındığı anlaşılan bu karar, hocaların ve öğrencilerin yaşamlarına yapılmış ani ve keyfi bir müdahaledir, kabul edilemez.
Bu hafta bültenimizi patili dostlarımızdan birini anarak sonlandırmak istiyoruz. 14 yıldır ortak bir yaşam alanını paylaştığımız, Güney Kampüs’ün sakinlerinden, nöbetlerimizin müdavimi, hepimizin Rasta’sını, namıdiğer Beşiktaş’ı bu hafta sonsuzluğa uğurladık. Hatırası her zaman bizimle olacak.
Her hafta olduğu gibi süregiden hukuksuzluklara dair yaptığımız çağrımızı yineliyoruz:
Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları ve enstitü müdürleri seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Mühendislik, Eğitim, Fen Edebiyat ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri Dekanları, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürleri bir an önce görevlerine iade edilmelidir. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.
Türkiye’de özgür, özerk ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz!" (HABER MERKEZİ)