Boğaziçi'nde direniş 502’nci gününde
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek yaptıkları eylem 341’inci, atamalara karşı direniş ise 502’nci gününe girdi.
DUVAR - Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 Ocak 2021'de Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu'nun görevden alınmasının ardından da devam ediyor. Direnişin 502’inci'inci gününde Boğaziçili akademisyenler bir araya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler ve Bulu'nun ardından rektörlüğe atanan Naci İnci'yi protesto ettiler.
Direnişin 72'inci haftasında yayımlanan bilgi notunda şu ifadelere yer verildi:
"Naci İnci’nin ilgili kurullarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının iki yüz altmış yedinci, 30 Temmuz günü gerçekleştirdiğimiz destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ı hiçbir gerekçe göstermeden dönem ortasında görevden almasının ise yüz seksen altıncı günü !!!’
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de 12:15’’te #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 341. kez rektörlük binasına döndüler.
Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz” ve “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizler taşıdılar.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri 341. nöbetlerinin ardından haftanın her son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular.
Haftalık açıklama metni şu şekilde:
Bugün 20 Mayıs Cuma. Nöbetimizin 341., direnişimizin 502. günündeyiz. Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.
Bu hafta Boğaziçi Üniversitesindeki gayrimeşru ve yıkıcı müdahalelere karşı başlattığımız, özgür, özerk ve demokratik üniversite idealine odaklı hak mücadelemizin 500. gününü geride bıraktık. Çarşamba günü tüm bileşenlerin geniş katılımıyla gerçekleştirdiğimiz öğlen nöbetinin ardından Fikret Adaman’ın Söz 101 etkinlikleri çerçevesinde devlet, piyasa ve sivil toplum ilişkilerini irdelediği açık dersine katıldık. Açık dersi, üniversitemizin üst yönetim kadrolarında yer almış meslektaşlarımızın yaptığı açıklamalar izledi. Bu açıklamaların odağında, üniversitemizin akademik yapısını, işleyişini ve kurumsal kimliğini temelden değiştirmeyi hedefleyen 11 Mayıs senatosu kararları vardı. Bölüm ve fakülteler bilgilendirilmeden, üniversite iradesi hiçe sayılarak, dışarıdan getirilmiş, Boğaziçi Üniversitesinde kadrosu dahi olmayan kişilerin imzasıyla kurumumuza dayatılan bu hayati kararların içeriğini ve olası sonuçlarını yeniden vurgulamak isteriz:
11 Mayıs senatosunda gayrimeşru mükerrer oylar yardımıyla ve kuruma yabancı, taşıma kadroların oluşturduğu çoğunluk aracılığıyla, üniversitemizin akademik yönetişim ilkelerine büyük hasarlar veren, siyasi kadrolaşmanın önünü açan kararlar alındı. Boğaziçi Üniversitesi atama ve yükseltme kriterlerinde; üniversite istihdam süreçlerinde ve üniversite kurullarına dair toplantı usul ve esaslarında kapsamlı değişiklikler yapıldı.
Aynı oturumda, bir Üniversite Yönetim Kurulu üyesi, görev süresi dolmadan, hakkında herhangi bir soruşturma veya komisyon incelemesi yürütülmeden, keyfî, mesnetsiz ve hukuk dışı bir kararla görevinden alındı. Bu sayede Naci İnci yönetimi, bu üst idari kurulda üniversite iradesi ve ilkelerini temsil eden bir oydan daha kurtulmuş oldu.
Bu kararlarla kayyım yönetimi, önceki dönemlerde Yükseköğretim Kanunu çerçevesinde tanımlanmış ve meşru senatomuz tarafından kabul edilmiş temel akademik ilkeleri yok saydığını, Boğaziçi Üniversitesinin katılımcı ve demokratik yönetişim modelini lağvetmeyi amaçladığını ve liyakat esaslı, şeffaf istihdam süreçlerine son vereceğini kesin ve nihaî olarak ilan etmiş oldu. Tekrar ediyoruz: Üniversiteyi temsil etmekten uzak olan senatonun bu girişimi, yerleştirilmiş kadroların vesayeti üzerinden kurum iradesine karşı yapılmış bir darbe hükmündedir. Gayrimeşru çoğunluğun aldığı bu kararlarla, kayırmacılığın ve siyasi kadrolaşmanın önünün açılması, Boğaziçi Üniversitesinin nitelikli bir kamu üniversitesi olma özelliğinin yok edilerek vasatlaştırılması ve değersizleştirilmesi hedeflenmekte. 51 yıllık emekle Türkiyenin ve dünyanın seçkin araştırma üniversitelerinden biri olmayı başarmış Boğaziçi Üniversitesinin vasıfsız kadrolara açılması, keyfî, merkeziyetçi ve otoriter bir idari çerçeveye hapsedilmesi, ülkemizdeki başarılı öğrencilerin nitelikli eğitim haklarının ellerinden alınmasıyla sonuçlanacak, ağır kamu zararına yol açacak kasıtlı ve can alıcı bir müdahaledir. Bu yıkıcı girişimlere karşı hukuk çerçevesinde vermekte olduğumuz mücadeleye aynı kararlılıkla devam edeceğiz.
Eylemlerimiz, yükseköğretimin geleceği konusundaki çalışmalarımız ve hukuk mücadelemiz üzerinden dile getirdiğimiz talepler, kurumumuza has, özel veya ayrıcalıklı bir konum beklentisi içermiyor. Talebimiz, tüm Türkiye üniversiteleri için anayasamızca garanti altına alınmış akademik özerklik prensipleri çerçevesinde, şeffaflık ve hesap verebilirlik esaslarına dayalı demokratik bir idari düzenin tesis edilmesi, akademik liyakat ve mükemmeliyet prensiplerine uygun bir yükseköğretim modelinin geliştirilmesidir.
Her hafta olduğu gibi süregiden hukuksuzluklara dair yaptığımız çağrımızı yineliyoruz:
Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, bölüm ve fakültelerin onayı alınmadan, tepeden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.
Türkiye’de özgür, özerk ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz." (HABER MERKEZİ)