Boğaziçi'nde direniş 530’uncu gününde
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek yaptıkları eylem 361’inci, atamalara karşı direniş ise 530’uncu gününe girdi.
DUVAR - Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 Ocak 2021'de Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu'nun görevden alınmasının ardından da devam ediyor. Direnişin 530’uncu gününde Boğaziçili akademisyenler bir araya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler ve Bulu'nun ardından rektörlüğe atanan Naci İnci'yi protesto ettiler.
Direnişin 76’ıncı haftasında yayımlanan bilgi notunda şu ifadelere yer verildi:
‘’Bugün 17 Haziran 2022, Cuma. Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 1. yılı doldu ve 76. haftası devam ediyor. Bugün direnişin 530. günü!
Naci İnci’nin ilgili kurullarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının iki yüz doksan beşinci, 30 Temmuz günü gerçekleştirdiğimiz destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ı hiçbir gerekçe göstermeden dönem ortasında görevden almasının ise iki yüz on dördüncü günü!!!’’
Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz”, “Vazgeçmiyoruz” ve “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizler taşıdılar.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri 361. nöbetlerinin ardından haftanın her son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular.
Bugün yapılan açıklama metninde ise şu ifadeler yer aldı:
Bugün 17 Haziran Cuma. Nöbetimizin 361., direnişimizin 530. günündeyiz. Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.
Bu hafta kayyım yönetiminin ve kurum dışından devşirdiği kadroların Boğaziçi Üniversitesine verdiği zararın, tüm çalışanların, öğrenci ve mezunların, yani on binlerce insanın kişisel güvenliğini tehdit eder boyuta ulaştığına şahit olduk. Üniversitemizin yazılım ve donanım altyapısının planlaması, bakımı ve güvenliğinden sorumlu olan Bilgi Teknolojileri Kurulunun başkan ve üç üyesi 10 Haziran’da Boğaziçi Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezine yaptıkları ziyarette, son dönemde rektörlük tarafından veri güvenliği ve mahremiyeti konusunda kabul edilemez ve hasarı giderilemeyecek türde ihlallerin yapılmış olduğunu saptadılar. Yapılan değerlendirmede, akademik ve idari personelin, öğrencilerin ve mezunların kişisel bilgilerini de barındıran bazı veri tabanlarına erişim hakkının, yetkili kurullar haberdar edilmeden ve kullanıcıların açık onayı alınmadan bir şirkete verilmiş olduğu kesinlik kazandı; yönetimin siber-güvenliği daha ileri düzeyde riske sokacak başka anlaşmalara da imza atmak üzere olduğu öğrenildi. Aynı gün öğleden sonra, tüm BTK üyelerinin kurul üyeliklerinin sonlandırıldığı (yani BTK’nın fiilen lağvedildiği) bildirildi. Bir sonraki mesai günü bu üyelerin başka komisyonlarındaki görevleri de sonlandırıldı. Hemen ertesi sabah bazı medya organlarında konuyla ilgili yalan ve iftira içeren haberler yayınlanarak BTK hakkında koordineli bir karalama kampanyası başlatıldı; dört BTK üyesi hocamız bu mecralarda açık olarak hedef gösterildi.
Dahası, gizli kapaklı yapılmaya çalışılan usulsüzlüğün ifşası endişesiyle gayrimeşru yönetimin dört BTK üyesine disiplin soruşturmalarını gerekçe göstererek üç ay uzaklaştırma cezası verdiğini, hocalarımızın eposta dahil diğer üniversite hizmetlerine erişimlerinin engellendiğini öğrendik. Ayrıca, arkadaşlarımızın görevden uzaklaştırıldıklarına dönük haberlerin de hızla basına servis edildiğini gözlemledik. Keyfî ve baskıcı yönetimine boyun eğmeyen tüm bir kurumu cezayla ve cebren idare edebileceğini zanneden Naci İnci yönetimine hatırlatıyoruz: Kullanıcıların onayı alınmadan kişisel verilerin paylaşılması Kişisel Verilerin Korunması Kanununa göre açık bir suçtur! Bu konuda biz, adli süreçleri başlatarak haklarımızın sonuna kadar takipçisi olacağız. Ülkemiz kurumsal veri paylaşımı konusunda denetimsiz ve keyfî uygulamaların acı sonuçlarını çok yakın bir geçmişte yaşadı. Geldiğimiz noktada gayrimeşru yönetimin tek yapması gereken, veri kullanımı ile ilgili yapılmış ve yapılması planlanan tüm anlaşmaları askıya almak ve şeffaf bir soruşturma sürecine imkân tanımak için vakit geçirmeden istifa etmektir. %95 güvensizlik oyu almış ve Boğaziçi Üniversitesini korumaya ve yaşatmaya çalışan akademisyenleri “bir azınlık grup” olarak yaftalayan Naci İnci yönetimine hafta boyunca yönelttiğimiz ve somut yanıtlar alamadığımız soruları burada bir kez daha yineliyoruz:
1. Veri tabanlarının erişime açılması konusunda hizmet alım süreçleri neden gizli olarak yönetildi? Karar süreçlerinde kimler rol oynadı? Üsküdar Belediyesi’nden getirtilen yöneticisiyle BİM Daire Başkanlığının bu sürece herhangi bir şekilde dahli var mıdır?
2. Danışmanlık hizmeti alınan başka bir şirkete, sunucuların yönetici şifrelerinin verilmesinin, aynı zamanda tüm veri trafiğinin yansısının başka bir sisteme aktarılmasının planlandığı, yani tüm verilerin tahrifata açık hale getirilmesine fırsat tanındığı doğru mu?
3. BTK üyelerinin görevlerine son verilerek kurulun fiilen lağvedilmesinin gerekçesi nedir?
4. Kurul mensubu olarak denetim sorumluluklarını yerine getiren dört BTK üyesinin isimlerini basına kim verdi? Bahsedilen ziyaretin bilgisi, henüz bizler bilmezken, medyaya nasıl sızdı? Karalama kampanyasını kim düzenledi? Rektörlük bu konuda ne yapmayı düşünüyor?
5. İfadelerini değiştirmeleri için Bilgi İşlem Merkezi personeline baskı ve yönlendirme yapıldığı doğru mudur?
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak, sadece görevlerini layıkıyla yapmaya çalışan, Naci İnci ve kadrosu dahil tüm kurumun güvenliğini korumak için kendi kişisel güvenliklerinden feragat eden BTK üyelerinin yanında olduğumuzu belirtmek isteriz; yetkin, erdemli ve ilkeli duruşunuzla tüm akademik camia için gurur kaynağı oldunuz. Senelerdir büyük bir sorumluluk, sağduyu ve özveriyle kurumumuza hizmet veren, öğretim ve araştırma altyapımızın kusursuz şekilde işlemesini sağlayan Bilgi İşlem Merkezi personeline de teşekkürlerimizi sunarız.
Bu hafta eski kayyım Melih Bulu zamanında okulumuza geçici görevlendirmeyle atanan ve Temmuz 2021’de yeni kayyım Naci İnci’nin genel sekreteri olarak resmen görevlendirdiği Nedim Malkoç’un atamasının iptali için açtığımız davayı kazandığımızı öğrendik. Malkoç, Şubat 2022 tarihinde, görevinin 7. ayında, kamuyla paylaşılmayan gerekçelerle koltuğundan zaten azledilmiş olsa da, haklılığımızın hukuken tescillenmiş olması mutluluk verici. Malkoç’un genel sekreterliği döneminde siyasi saiklerle çok sayıda idari personel sürgün edilmiş, siyasi istihdamlar yapılmış, özel güvenlik görevlileri fiili yetkilerle donatılmış ve öğrencilere yönelik şiddette misliyle artış yaşanmıştı. Adlî süreçlerin zaman aldığını biliyoruz; kayyım rejimi devam ettiği müddetçe hukuk mücadelemizi de sürdüreceğiz.
Bültenimizi bir duyuruyla sonlandırıyoruz:
Boğaziçi Üniversitesi Ayvalık Okulları projesi hakkında farkındalık yaratmak üzere düzenlenecek Çanakkale-Ayvalık Maratonu'nun startını bugün Güney Meydandan veriyoruz. Nöbetimize destek veren Boğaziçi Üniversitesi gönüllülerine teşekkür ediyoruz, yolları açık olsun.
Her hafta olduğu gibi süregiden hukuksuzluklara dair yaptığımız çağrımızı yineliyoruz:
Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, bölüm ve fakültelerin onayı alınmadan, tepeden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir. Gayrimeşru yönetim tarafından gerekçesiz şekilde el konulan İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi binası eski işlevine kavuşturulmalı, yeniden araştırmacıların kullanımına sunulmalıdır. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.
Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar, Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz." (HABER MERKEZİ)