Böke ve Cihaner'den boykot çağrısı

CHP'de Kurultay öncesi delegelere çağrı yapan CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ve CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, OHAL rejimini normalleştirmeyen olağanüstü bir muhalefetin örgütlenmesi gerektiğini belirtti. İki vekil asgari demokratik bir ortama geçilene kadar Meclis’te aktif boykot, Meclis çalışmalarından çekilme gibi demokratik araçların parti kurullarında değerlendirilmesi çağrısında bulundu.

Abone ol

ANKARA - CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ve CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, Kurultay öncesi delegelere yaptığı çağrıda, olağanüstü koşullara uygun olağanüstü bir muhalefet örgütlenmesi gerektiğini belirterek, "Meclis’te aktif boykot, Meclis çalışmalarından çekilme ve benzeri demokratik araçlar parti kurullarında ciddi şekilde değerlendirilmeli" dedi.

Kurultay öncesi parti delegeleri ve üyelerine yönelik, iki milletvekilinin imzasıyla yayımlanan yazılı açıklamada siyasi tablo değerlendirildi, "Saray’ın, devletin bütün olanaklarını kullanarak Cumhuriyet devrimlerine saldırmasına ve baskısına rağmen toplumun tüm ilerici kesimleri, en somut örneklerini Gezi’de, “Hayır” iradesinde, Adalet Yürüyüşü’nde gördüğümüz bir karşı duruş sergiliyor; başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarını koruma iradesini gösteriyor" denildi. Bu iradenin, bir kurucu siyaset olarak inşa edilmesi sorumluluğunun bulunduğu belirtilen açıklamada, "Bu siyaset, kapsayıcı bir sosyal demokrat programa ve anti-faşist mücadelenin gerektirdiği örgütlenmeye dayanmalı. Zamanın ruhu dünyayı ve Türkiye’yi sağ siyasetin değerleriyle okuyan değil, sosyal demokrasinin ilkeleri ışığında, sınıf temelli, emekten yana, kendi ideolojik çizgisi ve toplum talebi konusunda net bir sol siyaseti çağırıyor. Kurultay çok önemli bir fırsat" denildi.

"KURULTAY YARIŞA İNDİRGENMEMELİ"

"Kurultay, genel başkan değişikliği, kişisel dayanışma ve delege sayısı yarışına indirgenmemeli. Kurultay, ülkenin sorunlarına dair partinin net bir siyasi çizgi ve tavır geliştirmesi için fikirlerin tartışıldığı bir zemine dönüştürülmeli" çağrısı yapılan açıklamada, "CHP’nin olağanüstü rejim karşısında her türlü meşru demokratik aracı kullanmakta kararlı, toplumsal muhalefetin enerjisini siyasete taşıyacak sosyal demokrat bir alternatifi Türkiye’nin önüne koyması tarihsel bir görevdir" denildi.

"SİYASETSİZLEŞME SÜRECİ"

2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday belirlenmesi süreci, savaş tezkerelerine ilişkin geliştirilen tutum, dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki tavır, Yenikapı mitingine ilişkin tutum, 16 Nisan referandumu gecesi gayrimeşru sonuç karşısında tepkisiz kalınması örneklerini “siyasetsizleşme” olarak nitelendiren açıklamada şu öneriler yer aldı:

MECLİS'İ BOYKOT CİDDİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLMELİ: Toplumsal muhalefetin en büyük örgütlü gücü ve öncüsü olan CHP, “sürekli OHAL” rejimini normalleştirmeyen, gayrimeşru olanı meşrulaştırmayan, olağanüstü koşullara uygun olağanüstü bir muhalefeti örgütlemeli. Bugün olağanüstü koşullara rağmen, muhalefet olağan dönemin siyasi araçları ve yöntemlerine sıkışmış durumda. Bu doğrultuda, CHP, Meclis içindeki mücadeleyi bir siyasi tavırla birleştirmeden, “olağan dönemin yasama faaliyeti” olarak sürdürme anlayışına son vermeli. OHAL rejimi sona erene, asgari demokratik bir ortama geçilene kadar ve adil, güvenli bir seçim ortamı sağlanana dek, Meclis’te aktif boykot, Meclis çalışmalarından çekilme ve benzeri demokratik araçlar parti kurullarında ciddi şekilde değerlendirilmeli.

SİYASAL İSLAMA CEPHEDEN KARŞI ÇIKILMALI: Partimiz siyasal İslam ve neoliberalizme cepheden karşı çıkmaktan çekinmemeli. Bir kitle partisinin kapsayıcılığı, ‘’ideolojik belirsizlik’’ tuzağına düşmeden, temel ilkelerini net olarak tarif etmekten ve bu ilkelere dayalı bir gelecek hayalinde toplumu ortaklaştırmaktan geçer. CHP’nin kuracağı siyaset, AKP’nin dayattığı siyaseti toplumun iradesi sanan ve bu duruma uymak için kendisini değiştiren, kendi kimliğine yabancılaşan değil; kendisi olarak, mevcut düzeni değiştirmek iddiasında olmalı.

KÜRT SORUNUNDA YENİ YAKLAŞIM: Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerinin savunulması, AKP’nin tanımladığı biçimiyle “muhafazakar hassasiyetler”, “güvenlik”, “millilik”, “konjonktür” gibi gerekçelerle ihmal edilmemeli. Bu değerler tavizsiz biçimde sahiplenilmeli. Bu yaklaşımla, örneğin Kürt meselesinde, halkı, salt güvenlikçi baskı politikalarıyla terör arasına sıkıştırmayı reddeden, demokratik siyaset alanını genişleterek kalıcı toplumsal barışı sağlamakta kararlı sosyal demokrat bir çözüm çerçevesi ortaya konulmalı. Bu doğrultuda, Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerleri olan; laiklik, özgürlük,demokrasi, eşitlik ve barış, kararlılıkla ve tavizsiz savunulmalı.

YATAY ÖRGÜTLENME ARTTIRILMALI: AKP faşizmi karşısında direnen toplumsal muhalefetin bütün ilerici unsurlarını siyasete ve partimize taşıyacak siyasi katılım mekanizmaları, meclisler/forumlar gibi yatay örgütlenme biçimleri kullanılmalı. Bu siyasi dönüşüm ve örgütlenmenin gereği olarak, parti adına kararlar parti kurullarında alınmalı, bu kurulların seçimleri demokratik biçimde yapılmalı. Belediyelerin ve genel merkezin örgüt seçimlerine açıktan/örtülü müdahalesi olmamalı, partinin kadroları blok değil çarşaf liste yöntemiyle belirlenmeli.