Bölgesi dışındaki yerleşik Kürdler nasıl Kürdleşir?
Her iki toplum da farklı nedenlerle de olsa ikiyüzlü, birbirine yabancı bir hayat sürüyor. Türk toplumu bölgesi dışında yaşayan Kürdlere Kürd olarak yaşama şansı verirse her iki toplum da kazanır.
Türkiye’de yaşayan Kürd toplumunu ikiye ayırıyorum: bölgesinde yaşayan Kürdler ve bölgesinde yaşamayanlar. Türk toplumu bölgesinde yaşasa da, yaşamasa da Kürd toplumunu tanımıyor, tanımak için gayret göstermiyor.
Günümüz dünyasının modern yönetimi ya da yaşantısı çokuluslulukla ilgilenmiyor, artık çok kültürlülüğü önemsiyor. Farklı ulusları değil, farklı kültürleri bir araya getirmeye çalışan devletlerin, üniversitelerin, araştırma guruplarının, şirketlerin bir bildiği var. Çokkültürlülük çokulusluluğu aşıyor çünkü aynı ulus içinde farklı kültürler de yaşamını sürdürüyor. Bu yaşam açık, şeffaf değilse, yaşam içine yaşam gizlenmiş demektir. Üstelik, Türkiye’de kültürel farklılık sergileyen Türkler de var.
Aynı millete de tabi olsanız, farklı milliyetten de olsanız baskıcı yönetimler için önemli olan size işaret edilen yerinizi bilip bilmediğiniz; kurgulanarak inşa edilmiş kimliğe tehdit olup olmadığınız. Bu noktada, bu yere itiraz etmek gerekiyor.
Türkiye’de korkuya ve korku salmaya dayalı eğitim okulda ve okul dışında sürüyor. Sistemin okulda ve okul dışında kurguladığı kimlikle şekillenmiş, bütünleşmiş milyonlarca ‘sivil, demokratik’ aile var ve okullar tamamen kapalı bile olsa bu kimlik kendini devam ettirecek motivasyona ve donanıma sahip.
Kürdlerin dili, kültürü, tarihi ile farklı bir toplum olduğunu herhangi bir ideolojiden bağımsızca, araçsallaştırmadan seçmenlerine anlatmak da önceliklerinden biri olan Türk siyasi partisi var mı? Bunun için kurulmuş sivil toplum kuruluşu var mı? Bunu öğrenci ve ebeveynlere anlatmaya çalışan sendika ve meslek örgütü var mı? Bunu cemaatine anlatmaya çalışan dini grupları, din insanları var mı? Buna odaklanmış aktivistler var mı?
Türk toplumu, bölgesi dışında yani Türk toplumu içinde yaşayan Kürd toplumunu tanımıyor. Kürdler de çoğunlukla Türk toplumu kendisini nasıl görmek, bilmek ve neleri duymak istiyorsa öyle davranan, istenilen kalıba sığmış bireylerden oluşuyor. Her iki toplum da farklı nedenlerle de olsa ikiyüzlü, birbirine yabancı bir hayat sürüyor. Bakış, duruş ve sözlerle zorbalık, üsttencilik gibi medeni canilik örnekleri önemli ve sürekli elbette.
Kendi içine bu şekilde sığdırdığı, kalıpladığı Kürd toplumunun bölgesinde yaşayan kısmını ise hiç tanımıyor diyebilirim. Bölgesinde yaşayan bir Kürd, bölgesi dışına geçici olarak çıktığında nasıl davranması gerektiğini, nasıl düşünmesi ve konuşması gerektiğini hızla öğrenir. Dikkat etmediğinde karşılaşacağı hassasiyeti öfkeli kalabalıklar öğretir.
Bölgesinde yaşayan bir Kürd olarak Türk toplumunun beni tanımadığını ve olduğum gibiliğime saygı göstermediğini, benimsemediğini fark etmiyorum, bu beni meşgul etmiyor çünkü öyle bir içerikte bir yaşantımız yok ve etrafımda hassasiyetine dokunulmuş öfkeli kalabalıklar belirmiyor. Bu açıdan göreceli de olsa özgür hissediyorum ve bu durumlarda kullandığım bir söz var: “(bölgede) hepimiz Kürdüz”
Ancak, bölgesi dışında yaşayan Kürdler artık süregelen kalıba sığmak zorunda değil. Bölgemize dönmeleri çok zayıf ihtimaldir. Artık onları yerleşik sayıyoruz ve asimile olmamaları ya da asimilasyonun birkaç nesil gecikmesi için uyarılarda, önerilerde bulunuyoruz. Öncelikle kendileri bölgesi dışındaki yerleşik yaşamı kabullenmek ve bunun üzerine düşünmek zorundalar. Kendilerini tüm özellikleriyle Türk toplumuna tanıtmak ve kabullendirmek zorundalar. ‘Bize ne!’ derlerse ya da önerilen bu çalışmaları ciddiye almazlarsa eğer, baskın kimlik kendilerini olmasa bile çocuklarını asimile etme zamanına, yetkisine, kudretine ve araçlarına sahiptir. Buna direnebilmenin çaresi varlığını olduğu gibi ortaya koymak ve farklılığına saygı ve alan açılmasını sağlamaktır. Böyle bir alan istemeyen Kürdün bölgesine geri dönmesini öneririm.
Kürd olmayanların kimi saygısızlığına Kürdlerin tepkisel savunma, içine kapanma yaklaşımı sorunu gidermemektedir. Kamplaşma, kutuplaşma devam etmektedir ve konum, işleyiş nedeniyle bu gidişat Kürdlere yarar getirmemektedir. İçine kapanma yerine varlığını olması gerektiği gibi gün yüzüne çıkarıp yaşamdaki saygın yerini edinmesi gerekmektedir. Bunun yöntemleri ve dili saygıdeğerce olursa açılacak alan da saygıdeğer olacaktır.
Bölgesi dışında yaşayan Kürdler tarafından Kürd dilini, kültürünü, tarihini tanıtıcı yazılar, video içerikleri hazırlanabilir; yerel yönetimler, valilikler ve kaymakamlıkların desteği ile bu materyallerin tanıtımı ve dağıtımı yapılabilir. Okullardaki Kürd öğrenci, öğretmen ve ebeveyn varlığını açığa çıkaran, bu varlığı dili ve kültürü ile tanımlayan çalışmalar yapılabilir. STK, sendikalar, meslek odaları kendi çalışmalarını üyelerine ve topluma iletebilir. Kültür Bakanlığı mesela gelecek yılı Kürd yılı olarak belirleyip bölgesi dışında yaşayan Kürd toplumu ile içiçe yaşandığını ve bu toplumun farklılığını ortaya koyucu çalışmalar yapabilir. Kamusal her alanda Kürdce duyuru, uyarı ve anonslar başlayabilir.
Türk toplumu bunun ilk adımı olarak anadili Kürdce olmayan ortaokul öğrencilerinin seçmeli Kürdce dersini tercih etmesini önerebilirse, aktif kampanyalar düzenleyebilirse mevcut katı toplumsal kimliğin çokkültürlülük karşısında esnemesi sağlanabilir. Böylece artık Kürd toplumunun da güvende ve güvencede olduğu duygusu güçlenecek ve bölgesinde yaşayan Kürdlerin huzursuzluğu azalacaktır.
Önerilere yönelik dönemi ve koşulları değerlendirerek, bunlar mümkün değil itirazları yaklaşık yüz yıldır yorulmadı, uslanmadı. Geri durmak ya da başkası adına, başkasının gazabını dikkate alarak düşünmek bizi kısıtlar ve çekingenleştirir ancak kendimizi düşünebildiğimizi ve kendimiz için davranabildiğimizi öncelikle kendimiz kabullenmeliyiz.
Dünyanın birçok ülkesinde Kürdler Kürd olarak, Kürdlüğünün tüm tarihselliği, üretkenliği ve saygınlığı ile kabul görüyor. Çoğu ülkede Kürdler belediye başkanlığı, milletvekilliği, bakanlık yapıyor hatta başbakanlık için adı geçiyor. O ülkelerin Kürd olmayan vatandaşları Kürd adaylara itiraz etmiyor, endişelenmiyor, şüphelenmiyor çünkü o ülkelerde Kürdler açıkça her şeyiyle Kürd olarak yaşıyor. Türk toplumu da bölgesi dışında yaşayan Kürdlere Kürd olarak yaşama şansı verirse her iki toplum da kazanır. Bu sağlanabilirse, her iki toplum da bölgesinde yaşayan Kürdlerle daha sağlıklı, özgür ve bereketli ilişki kurabilir.