Yıl 2005’ti. Bir dinamit çıkardı cebinden, ortasından ikiye kesilmiş, bir fünye ve fitil, tutuşunca hızla yürüyor ateş, telaşla koşar gibi ateş, sonra kaldırıyordu kolunu ve kalkıyordu ayağa ki en tehlikeli an burası, kurşunlar uçuşuyordu barikatın üstünden, sesleri keskin mermilerin, bir şeye saplanınca susuyor ancak, sonra yenisi, bol adamlarda mermi, gerçek mermi tabii, işi öldürmek olan bir mesleğin maaşlı memurları adamlar ve belki memur demek yeterli böyle bir şeyi anlatmada, mesai saatlerinin öldürmek ya da öldürmeyi beklemekle geçen bir iş bu. Neyse attırmadım henüz dinamiti eli ve bedeni yukarıda, eski bir madenci, dinamiti iyi tanıyor, onlarla parçalıyorlardı dağların kalbini, gümüş damarları gibi parlıyor bir an fitil, fünyeye çok yakın, elinden çıkıyor dinamit, vurulmadan oturuyor yanıma, biraz ilerde vurulan arkadaşlarını sürüklüyor, arkaya taşıyorlar, 500 bin kişi var diyorlardı meydanda, Bolivya nüfusu 9 milyon o günlerde, Carlos Mesa hükümet o zaman, bugün hükümet demokratik değil istifa et diyen ve en son gösterilerde 60 kişi ölmüştü, yanlış hatırlamıyorsam, ben hepsini görmedim tabii ki ama kurşun ete saplanınca filmlerdeki kadar çok kan fışkırmıyor birden, iyi biliyorum bunu önceden görmüştüm ve her vurulan acıyla değil şaşkınlıkla bakıyor kendisine…
Evo Morales istifa etti! Daha doğrusu bizde iyi bilinen bir terimle bir askeri cunta bu. -Darbe değil çünkü askeri emir komuta zinciri içinde yürüyor her şey- Son seçime ilişkin tartışma, nedense birçok yerde atlandığı gibi ‘kılpayı’ filan değil, yüzde 10 farkı kılpayı aşıyor mu aşmıyor mu tartışması bu. Yani bal gibi kazanmıştı Evo Morales seçimleri. Eğer ikinci tur yapılsaydı da en az yüzde 7-8 farkla kazanacaktı. Eğer burjuva genel seçim oyununa inanıyorsanız buydu durum. Fakat günlerdir gelen istihbarat haberleri şunu gösteriyordu ki eğer ilk turda kazanılamazsa seçim, darbe gelecekti. İlk turda kazanılamadı, kıl payı kazanılmış olsa bile kazanılamadı - ki benim Bolivya’dan konuştuğum arkadaşlar yüzde 8 kadar fazlaydı oylar dediler.- Bakın arada darbe diyorum cunta değil. Yanlışlıkla ağzımdan kaçmıyor aslında.
Yani Evo Morales yine de üst kademenin özellikle bir kısmının kendisine bağlı kalacağını düşünüyordu.
Bu arada yapılan analizlerde herkes ABD’nin bir cuntası olarak yorumlarken haklı tabii ki ama atlanan bir şey bu işin içinde Brezilya’nın payı. Evo Morales ile birlikte kıtanın büyük abisi Brezilya ile olan ilişkiler, özellikle doğal gaz ve petrolün Brezilya devlet petrol şirketi Petrobras üzerinden satışın gerçekleştirilmesi. Yani Evo Morales’i asıl olarak sıkıştıran, çokça sayılan Venezuela’da Chavez’in hayatını kaybetmesiyle, kıtadaki etkisinin azaltmasından çok Brezilya’da başkan Dilma’ya, daha doğrusu Lula’ya yapılan yargı darbesinden sonraki gelişmeler. Yani Brezilya’da postneoliberal faşist Bolsonaro iktidarının başa gelmesiyle, Brezilya’nın amiral gemisi Petrobras’ın yönetimi değişti ve Evo Morales ne kadar oy alırsa alsın, iktidarının ayaklarının altındaki toprak kaydı.
-Burada yine dikkat çekecek nokta Brezilya eski devlet başkanı Lula’nın, partisi İşçi Partisi'ne aktardığı söylenen seçim bütçesinin Petrobras üzerinden olduğu söylenmesi.-
Arada bir soluk alıp Venezuela’ya dönersek, Maduro ile birlikte iktidar, orduyu elinde tutmak için, özellikle petrol yönetimini daha çok orduya ve hatta kiliseye devrettiğini hatırlatalım. Bu Venezuela’daki son darbe girişiminde oldukça işe yaradı. Bolivya’da Evo Morales iktidarı da aynı şekilde, kolaycı bir yolla doğal gaz musluklarının başını orduya bağlamıştı. Fakat bu aynı zamanda Petrobras’ın yeni patronu Bolsonaro ve tabii ki en büyük patron ABD ile daha da yakınlaştıracağı atlanmıştı. Onlar da onların yanında tavır almayı daha kolay ve güvenilir buldular tabii ki.
Ve avantajlı…
Yazının başında anlattığım barikatlarda, Evo Morales yoktu. Morales, uzun süre, etrafı çevrilmiş parlamentoda, sadece, doğal gazın yüzde kaçının ulusötesi tekellerine satılabileceği tartışmasını sürdürüyordu o kadar.
Şimdi Evo Morales Meksika’da. Bolivya’da ise askeri cunta günleri…
2005 yılında barikatta olanlarla, biraz önce konuştuğumda ise biz El Alto’da yine barikattayız dediler ve biliyorum ki cepleri dinamit lokumları doludur…