Boratav: Ne mutlu Mülkiye'ye ki, artık yalnız değildir
1980 darbesi dönemi 1402 ile ihraç edilen akademisyenlerden olan Prof. Dr. Korkut Boratav, ihraç edilen akademisyenlere seslendi: İçe kapanmayın; bunlarla iletişimi oluşturun; canlı tutun.
DUVAR - Son çıkarılan KHK ile en çok ihraç Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsünde gerçekleşti. Barış bildirisi imzacıları akademisyenlerin ihraç edildiği SBF’de hem akademisyenler hem de öğrenciler günlerdir eylem yapıyor. SBF’de yıllarca hocalık yapmış “hocaların hocası” olarak da bilinen 82 yaşındaki Korkut Boratav’ın ihraç edilen akademisyenlere çağrıda bulunuyor: Ülke içinde ve dış dünyada sizleri destekleyen çok sayıda meslektaşınız var. İçe kapanmayın; bunlarla iletişimi oluşturun; canlı tutun. Dünyada benzer kaderi paylaşan çok ülke var. Oralardaki insanlarla dayanışma ağları varsa, keşfedin; katılın. Yoksa oluşturun.
1980 darbe dönemi 1402’liklerinden olan ve eylemlere katılan Türkiye’nin önce gelen iktisatçılarından Prof. Dr. Korkut Boratav, Evrensel'den Derya Kayacan'a konuştu. Eylemleri değerlendiren Boratav, "Ne mutlu Mülkiyeye ki, artık yalnız değildir" dedi.
'FAKÜLTE ÇÖKERTİLMEK İSTENMEKTEDİR'
Boratav kendi ihraç sürecini söyle değerlendirdi: 1402’likler 11 kişiydik. Bugün, KHK ile 29 kadrolu öğretim elemanı atılmıştır. Yani, fakülte çökertilmek istenmektedir. Biz KHK’lerle değil, Sıkıyönetim Komutanlıklarının kararlarına göre üniversitelerden ihraç edildik. 1402 sayılı yasanın verdiği yetkilerin dışındaki geniş bir alanda yasal haklarımız korunuyordu. İdari yargıya başvurma imkanı vardı. Başlangıçta aleyhimize çıkan kararlar, yeni içtihatlar oluşunca lehimize döndü. Örneğin emeklilik haklarını kazanan arkadaşlarımız ikramiyeleriyle birlikte emekli aylıklarını aldılar. Pasaportlarımız iptal edilmedi; sadece renk (yeşilden maviye) değiştirdi. Yurt dışında çalışma, burs, bilimsel toplantılar katılma imkanları kullanılabildi.
Görevlerimize Danıştay içtihadı ile dönmemiz beş yıllık bir kesinti sonunda gerçekleşti. Ben şanslıydım. Zimbabwe’de hocalık yaptım; birkaç önemli araştırma projesine katıldım. Bilimsel kazanımlarım oldu. Buna karşılık, geçim zorluğu nedeniyle bilimsel çalışmalarına ara verenler, onların asistanları, öğrencileri için belli ölçülerde “kayıp yıllar” söz konusudur. Ayrıca Doğramacı’nın getirdiği YÖK düzeninin, bence, Türkiye’nin özellikle sosyal bilimler alanında gelişimi üzerindeki etkisi olumsuzdur. Ama, bu ayrı bir tartışma konusudur.
'MÜLKİYE HER ZAMAN MUHALEFET ODAĞI OLMUŞTUR'
Mülkiye'nin Türkiye açısından önemini de değerlendiren Boratav "Daha eskiye de gidebiliriz, ama ben Demokrat Parti’nin antidemokratik yönelişe savrulduğu dönemi hatırlatayım. Bu yönelişlere karşı öğrencilerine “nabza göre şerbet vermeyin” diye seslenen ve görevinden alınan Turhan Feyzioğlu Mülkiyeli idi. Liberal ve sosyalist muhalif aydınların sesi olan Forum’u Mülkiye hocaları çıkarıyordu. Öğretim üyeleri arasında, öğrenci-hoca ilişkilerinde, diğer üniversitelerde, fakültelerde çok az rastlanan demokratik bir ortam vardı. Devlete kadro yetiştirmek için kurulmuştu; ama her dönemde kurulu düzene muhalefetin odaklarından biri olmuştu. Ne mutlu Mülkiyeye ki, artık yalnız değildir" diye konuştu.