'İnsanlar genellikle bunalmış ve ne yapacaklarını bilmez bir halde geliyorlar ve biz de onlara sorunlarının kendi hatalarından kaynaklanmadıklarını, kendilerinin yaratmadığı bir kriz sebebiyle olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.'
Ekonomik kriz kapıda. ‘Kira öder gibi ödeyeceğiniz’
moortgage’niz yani ev kredi borcunuz, ipotek, evinizin ortasında,
kabusunuz. Yeni işsiz kaldınız ya da her an kalabilirsiniz. Eskisi
gibi kimseden borçta isteyemezsiniz, onlar da sizin durumunuzda. O
zaman ne yapacaksınız?
Bu hafta sizin için Barcelona’daki PAH (Plataforma d’Afectats
per la Hipoteca) -"İpotek Mağdurları Hareketi" ile konuştuk. Önce
Barcelona’da sonra bütün İspanya’da borçlular birleşerek bankaları
dize getirdiler. Hatta birilerini teşvik etmek için söylemeliyim ki
Barcelona’nın yeni belediye başkanı Ada Colau, bu hareketin
öncülerinden biri olarak belediye başkanı seçildi. Sevgili
borçlular, param zaten yok size veremem ama anlatacaklarım var…
Borçlular birleşiniz…
Öncelikle sormak istediğim PAH örgütlenmesi nasıl
başladı ve PAH nasıl bir örgütlenme?
Hareket 2009 yılında Barcelona’da küçük bir grup tarafından
başlatıldı.
Farklı barınma hakkı örgütlenmelerinden gelen insanlar vardı ilk
başta. Bu nedenle zaten aktivist bir arka planı vardı platformun.
Barcelona’da toplantılar örgütlenmeye başlanıldı ve sonrasında
hareket diğer İspanyol kentlerine ve kasabalarına yayılmaya
başladı. Dolayısıyla simdi İspanya’nın her yerinde 200'ün üzerinde
PAH örgütlenmesi var.
Biz demokratik, yatay ve lidersiz bir örgütlenmeyiz. Dolayısıyla
toplantılarda herkesin söz hakkı sahibi olduğu bir örgütüz.
Peki PAH dünyada bir ilk mi ? Yani daha önce PAH gibi
başka oluşumlar var mıydı örnek aldığınız?
Barınma hakkı savunması yapan örgütlenmeleri kastediyorsanız,
dünyanın çeşitli yerlerinde çeşitli gruplar vardı. Fransa’da DAL,
Brezilya’da MST gibi. Bazıları muhtemelen PAH’tan daha eski.
Evet benim kitaplarımdan biri MST üzerine ama PAH daha
farklı bir hareket. Daha çok mortgage, yani kredi ile ev alıp borca
batıp çıkamayanlara ilişkin…
Biz PAH’da bizim yerele özgü ve aynı zamanda çoğunlukla buradaki
derdimiz olan, kitlesel mortgage borçları ve işsizlik ile ilgili
olan konulara odaklanacak bicimde İspanya’da kuruldu. Şimdilerde
genellikle barınma hakkı ve dolayısıyla kira gibi konulara da
yönelmiş durumdayız.
Bizim diğer uluslararası hareketlerle çalışan da bir halk
komisyonumuz var ve bazen onların etkinliklerine katılıyoruz onlar
da bizimkilere zaman zaman..
Bazen biz de onlar için etkinlik ve protestolar düzenliyoruz,
bilmiyorum, sanırım geçmişte başka ülkelerde insanların artık
ödeyemez olduğu mortgagelerin neden olduğu tahliyeler vardı ve
bazıları belki de karşı koymak için örgütlenmişlerdir. Çünkü bu çok
yaygın bir sorun.
PAH pazarlığa yanaşmayan
bankaları borçlularla sadece oturarak işgal eder...
Peki mortgage borçlarına, ipoteklerine karşı nasıl bir
mücadele sürdürüyorsunuz, hangi yöntemleri
kullanıyorsunuz?
En önemlisi kolektif destek ve toplantılarımızdaki öneriler.
İnsanlar genellikle bunalmış ve ne yapacaklarını bilmez bir halde
geliyorlar ve biz de onlara sorunlarının kendi hatalarından
kaynaklanmadıklarını, kendilerinin yaratmadığı bir kriz sebebiyle
olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Dolaysısıyla öncelikle moral
desteği vermeye çalışıyoruz ve durumlarını izah etmelerine olanak
tanıyoruz ki böylelikle atılabilecek olası adımlar hakkında
tavsiyede bulunabilelim. Bunun kolektif yönünü altını çizmek
istiyorum. Biz insanların sadece gelmelerine, kendilerini izah
etmelerine ve bizden sorunlarını çözeceğimiz umuduna kapılıp
gitmelerine izin vermiyoruz. Aynı zamanda şahsi tavsiye
edinebilecekleri uzman avukatlarımız da yok. Hepsi toplantılarda
herkesin huzurunda konuşmalı ki böylelikle toplantı üyelerinde
birinin bilmediği cevabı diğeri verebilsin. Biz aynı zamanda kendi
durumlarını geliştirebilmek için kendilerini güçlendirerek mücadele
etmeleri gerektiği söylüyoruz. Biz yardım edeceğiz ama onlar
mücadele etmek zorunda, eğer hiç bir şey yapmazlarsa sorunlarını
çözmeyeceğiz.
İspanya Anayasası’nın 47. Maddesinde: ‘Tüm
İspanyollar, onurla yaşayabilecekleri, yeterli bir konutun keyfini
çıkarma hakkına sahiptir. Kamu makamları, bu hakkın etkili bir
şekilde kullanılabilmesi için gerekli koşulları geliştirir ve uygun
standartları oluşturur ve spekülasyonu önlemek için, kamu yararını
gözeterek arazi kullanım planını düzenler. Toplum, kamu
makamlarının kent politikalarından ortaya çıkan artı değerden
yararlanır.’ diyor. Barınma hakkı böyle bir anayasa maddesiyle
garanti altında ve siz barınma hakkınızı bu yasal düzlemde mi
savunuyorsunuz?
Güzel bir noktaya değindiniz, ben de oraya gelecektim. İnsanlara
sorunun kendi hatalarından kaynaklanmadığını ve anayasada ve İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi’nde kutsanmış haklara sahip olduklarını
anlatıyoruz. Dolayısıyla utanmaları gereken onlar değil
politikacılar ve bankalardır.
Neler yapabilecekleri üzerine tavsiyelerde bulunuyoruz; hakları
nelerdir, bankaları ile nasıl konuşmaları gerekir, onlarla nasıl
müzakerede bulunabilecekleri vesaire. Eğer banka hala dinlemiyorsa,
onlarla birlikte bankaya gitmeyi öneriyoruz ve o zaman genellikle
müzakerede bulunmak daha kolay oluyor. Çünkü banka bir kişiyi
kolayca görmezden gelebilir ancak 5 yada 10 kişiyi görmezden gelmek
o kadar kolay değildir.
Evet, eğer banka hala dinlememekte ısrarcıysa o zaman biz de
sivil itaatsizlik uyguluyoruz. Banka ofisini işgal ediyor, işlerini
sekteye uğratıyor, müşterilerine tabi ki onların sevmeyecekleri
bilgileri içeren bildirilerimizi dağıtıyoruz. Bu da baskı altına
almanın diğer bir yolu.
Bankalar bazen inatçı olabiliyor, dinlemiyor ve insanları
tahliye ettirmek istiyor. O zaman biz de, sabahtan tahliye olacak
kişinin evine gidiyoruz ve polisin içeriye girmesini engelleyecek
bicimde kapıda bekliyoruz ve tahliyeyi önlüyoruz. Bazen çok fazla
polis oluyor ve bizi tutuklayabiliyorlar veya bizi püskürtüp
tahliyeyi gerçekleştirebiliyorlar. Bu durumda yaptığımız şey ise,
bankanın sahibi olduğu boş bir dairenin kapısını kırıp, evini
kaybetmiş kişiyi buraya yerleştiriyoruz.
Bu evlerin bize ait olduğuna inanıyoruz çünkü bankalar bizim
devlete ödediğimiz vergileri kullanıyor. Dolayısıyla zaten bunların
parasını ödemiş durumdayız. Tabi ki bazen yargıçlar ve polisler
bizim ile aynı fikirde olmuyorlar ve dolayısıyla ya tutuklanıyoruz,
cezalandırılıyor ya da mahkemeye çıkarılıyoruz.
Bu nedenle cezaevinde olan çok kişi var mı?
Kimsenin bu nedenle cezaevinde olduğunu sanmıyorum. Genellikle
bizi çabuk salıveriyorlar. Şiddette bulunmadığımız için bir suç
olarak değerlendirilmiyor sadece savunma dolayısıyla cezalandırma
çok sert değil. Genellikle sadece para cezası kesiliyor. Fakat biz
gösterilerimizde sosyal ağlar medya vb. üzerinden gerçeklesen
dayanışmanın ortaya çıkardığı baskıya, meşrutiyete çok güveniyoruz
ve dolayısıyla sıklıkla kurtuluyoruz ve bize pek bir şey
olmuyor.
Peki militan olmayan sıradan insanlar sizin kitleniz!
Yaşlılar, çocuklar, ev hanımları PAH’in bu gösterilerine ve
etkinliklerine nasıl katılıyorlar?
PAH bu bahsettiğiniz insanları güçlendirmeyi amaç edinmiş,
merkezinde ‘toplanmak’ olan bir örgütlenme. Biz hepimiz genç
devrimcileriz -gülüyor- halk toplantılarımızda gençlerden
yaşlılara, erkeklerden, kadınlara, İspanyollardan ve yabancılara
birçok kişi bulabilirsiniz.
İnsanların gözünde, toplantılarınıza katılmalarını
sağlayabilecek kadar meşruiyet kazandığınızı düşünüyor
musunuz?
Biz kimseyi katılmaya zorlamıyoruz ama gelmek isteyen herkese
açığız. Başlangıçta sorunları olan insanlar bunalımda ve pasifti
ama bizim başarı hikayelerimizi duyunca aynı diğer insanlar gibi
onlar da güçlü olduklarına inanmaya başlıyorlar. Ve azar azar
kendilerine güvenmeye başlıyorlar ve hareket içinde aktif hale
geliyorlar. Başlarda insanlar sadece kendi bireysel problemlerini
çözmekle ilgiliydiler, fakat dayanışmayı deneyimledikleri zaman,
çoğu birbirine arka çıkmak istedi. ‘Bana yardım et sana yardım
edeyim.’ Her zaman değil tabi ki. Problemleri çözüldükten sonra,
bir daha geri gelmeyen insanlar oldu mesela. Ama çoğu kendi
sorunlarını çözmüş ya da kazanacak bir şeyleri kalmamış olmasına
rağmen diğerlerine yardım etmek için kaldı. Bazı insanlar çok fazla
emek harcadılar. Her hafta çeşitli stratejilere, eylem
örgütlülükleri için çalıştılar ya da yazı yazmak üzere zaman
ayırdılar.
Ada Colau’nun Barcelona Belediye Başkanı olarak
seçilmesi hareketinizi etkiledi mi? Colau döneminin başlamasının
ardından olumlu gelişmeler gerçekleşti mi?
Kendisi bir önceki başkana göre hareketimize daha sempatik
yaklaşıyor dolayısıyla belediye ile iletişim şimdi daha kolay.
Ancak herhangi bir siyasi partiyi desteklemediğimizi akıllarda
tutmak önemli, bağımsızlığımızı koruyoruz. Bu yüzden de hatalar
yaptığında veya bir şeyleri gerçekleştirme konusunda çok yavaş
olduğunda onu eleştirmekten korkmuyoruz. Bu aynı zamanda onun da
bizden memnun olmadığı zamanların olduğu anlamına geliyor. Fakat
sorun değil, Burada onu mutlu etmek için bulunmuyoruz, insanların
hakları için mücadele etmek adına buradayız.
Son olarak sormak istediğim bugün ne durumdasınız?
Hareketin ve bileşenlerinin içinde bulunduğu güncel durumu biraz
tanımlayabilir misiniz?
Hareket şu anda hiç olmadığı kadar güçlü. Bütün İspanya’da
200'ün üzerinde şubemiz var. Fakat bu aynı zamanda daha karmaşık
durumlar da ortaya çıkarıyor. Daha önce sadece ‘mortgage’ üzerinde
odaklanıyorduk ama simdi aynı zamanda kira, gecekondu, -akbaba
fonları* ile satın alınan evler ve yükselen kiralar, tahliye edilen
kiracılar, soylulaştırma (Kentsel dönüşüm)… gibi bir sürü
meselelerle de ilgiliyiz.
Aynı zamanda kendi iç mücadelelerimiz de var çünkü böylesi
demokratik bir harekette, farklı fikirlerde yüzlerce aktivisti
örgütlemek kolay bir iş değil. Bize ne yapmamız gerektiğini
söyleyen bir liderimiz yok. Her şeye kolektif bir bicimde karar
veriyoruz.
Ne kadar güçlenirsek, yapmak istediğimiz şeyler o kadar artıyor
ve tabi ki bu daha fazla zaman ve emek demek.
Pekiyi, benzer şekilde mağdur olan Türkiye’deki insanlar
için önerileriniz var mı?
Şunu söylemek istiyorum ki; yerel duruma adapte olmak çok önemli
bunun için de sahip olduğunuz problemleri ve nedenlerini bilmek
önemli. Bizim örgütlenmemizi kopya edip, aynı şeyi yapamazsınız
örneğin, çünkü biz farklı koşullar altında yaşıyoruz. İspanya’da
işe yarayan şey Türkiye’de yaramayabilir. Bence mağdur insanlara
ses vermek çok önemli. Konuşmalarına, sorunlarını, nasıl
hissettiklerini açıklamalarına izin vermek. Bu size kitaplardan
daha çok fazla öğretebilecek ve aynı zamanda bu kişilerin iyi
hissetmesini sağlayacak bir yöntem. Sorunu anladığınız oranda çözüm
üretebilirsiniz. Demokratik olmak çok önemli, insanların onlar için
çabaladığını görmelerine yardım etmek, bir siyasi parti için
oylarını kazanmaya çalışmadığınızı göstermek. Bağımsız ve dürüst
olmak. Paralarını almamak ya da kabul etmemek…
PAH'a, (İpotek Mağdurları Hareketi) teşekkür ediyoruz.
Ricardo’yla konuştuğumuzu biliyorum. Soyadını soruyorum, "Gerek yok
kolektif fikirlerimizi söyledim ben" diyor. "Olsun yine de söyler
misiniz" diyorum. "Dubçek" diyor. "Uyduruyorsun" diyorum. Ne önemi
var ki diyor…
Yani Dünyanın bütün borçluları birleşiniz. İpoteklerinizden
başka kaybedecek bir şeyiniz yok…