Bowie'den önce Zeki Müren vardı

!f İstanbul'un yeni medyaya odaklanan "Yarın" bölümünde Zeki Müren Hattı da yer alıyor. Beyza Boyacıoğlu'yla interaktif web projesini konuştuk.

Kültigin Kağan Akbulut kultigin.akbulut@gmail.com

!f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali'nin bu sene Deniz Tortum küratörlüğünde hazırladığı "Yarın" seçkisinde hikaye anlatımında yeni teknolojileri kullanan çalışmalar yer alıyor. Program kapsamında bomontiada'daki Alt Sanat Mekanı'nda sanal gerçeklik ve interaktif web çalışmaları gibi yeni medya alanında oluşturulmuş işleri göreceğiz. Buradaki çalışmalardan biri de kamusal bir figür olarak Zeki Müren'e bakıyor.

Bir interaktif web projesi olan Zeki Müren Hattı herkesin arayıp sanat güneşi hakkında anılarını anlatabileceği bir platform olarak kuruldu. !f'te bu hat kapsamında Beyza Boyacıoğlu ve Jeff Soyk tarafından oluşturulan çalışmayı göreceğiz. Beyza Boyacıoğlu'yla Müren'in toplumumuzdaki yerini, Zeki Müren Hattı projesini ve halen hazırlamakta olduğu Uzaydan Gelen Prens filmini konuştuk.

Beyza Boyacıoğlu

Zeki Müren'e olan ilginiz nasıl başladı? Bu projeye nasıl karar verdiniz?

Zeki Müren projesi, MIT (Massachusetts Institute of Technology) Karşılaştırmalı Medya Çalışmaları bölümünde Master tezim olarak ortaya çıktı ama aslında uzun zamandır aklımda olan bir fikirdi. Ben 1987 doğumluyum ve çocukluğumda Zeki Müren’i TRT’de izleyerek büyüdüm. Anneannemin Zeki Müren hayranı olması beni çok etkiledi; anneannem gibi geleneksel ve muhafazakar bir kadının nasıl olup da Zeki Müren gibi aykırı bir yıldızı böylesine beğendiğini merak ediyordum. Bu sorular dolayısıyla Zeki Müren projesine başladım. Öncelikli fikrim uzun metraj bir belgesel yapmaktı. 2015 yazını SALT Araştırma’dan aldığım fon sayesinde Türkiye’de geçirdim ve filmin ön çekimlerini tamamladım. Bu sırada, aile ve arkadaşlarım aracılığıyla, Zeki Müren belgeseli çektiğimi öğrenen birçok insan bana ulaşmaya çalışıyor ve kendi hikayelerini anlatmak istiyorlardı. Fark ettim ki, Türkiye’de neredeyse herkesin bir Zeki Müren hikayesi var ve bu hikayeler anlatılmayı bekliyorlar. Zeki Müren Hattı da işte bu hikayeleri imece usulü (crowdsource) toplama ihtiyacından doğdu; ne de olsa ben bu hikayeleri bir belgeselci olarak kameramla teker teker kaydedemeyecektim. Zeki Müren Hattı’nı MIT’de Center for Civic Media araştırma grubunun tasarladığı Vojo sistemi ile kurdum. Bu şekilde, internete veya akıllı telefona ihtiyaç kalmadan herkes, 0212-988-0208’i arayarak mesajını ulaştırabiliyordu ve bırakılan hikayeler bir web sitesinde birikiyordu. Tahmin ettiğim gibi, hat çok popüler oldu; bugün arşivimizde biriken 1000’in üzerinde mesaj var.

Her veritabanı odaklı projede olduğu gibi veriyi biriktirmek işin basit kısmıydı. Asıl zorluk bu veriyi nasıl sergileyeceğim noktasında ortaya çıkıyordu. Bu iş için, MIT’de yapımcı olarak görev aldığım Open Documentary Lab araştırma grubunda misafir sanatçı olan Jeff Soyk ile çalışmaya başladık. Jeff, Emmy ödüllü bir medya sanatçısı ve sanat yönetmeni. Uzmanlık alanı ise etkileşim tasarımı (user experience, user interface). Jeff ile beraber Zeki Müren Hattı’na gelen mesajlar arasından 36 hikayelik bir seçki oluşturduk ve bu içeriği sergilemek için bir web platformunu geliştirdik. Zeki Müren Hattı projesi Amsterdam Uluslararası Belgesel Festivali’nin DocLab sergisinde prömiyerini gerçekleştirdi. Geçtiğimiz günlerde, interaktif hikaye anlatımının en prestijli ödüllerinden biri olan Tribeca Interactive Media Fund’da finalist olduğumuzu öğrendik. 16 Şubat’ta da !f İstanbul’da Deniz Tortum’un kürate ettiği ‘Yarın’ sergisinde gösterilecek.

Zeki Müren son yıllarda LGBTİ+ hareketi içinde tekrar popülerlik kazandı. Kendisinin aktivist bir tavrı olmamasına rağmen oluşan bu ilgiyi neye başlıyorsunuz?

Zeki Müren’in aktivist tavrı olmamasını eleştirenlere kısmen katılmakla beraber durumun siyah beyaz olmadığını düşünüyorum. Bence, Zeki Müren, kendi bedenini bir direniş mecrası olarak kullanıyordu. Batının benzer popüler kültür ikonlarıyla kıyaslarsak, David Bowie veya Prince’ten seneler önce ortaya çıkmıştı; Türkiye gibi geleneksel değerleri olan bir toplumun en büyük starı olmuş ve bunu cinsiyet normlarına karşı sahne performansıyla direnerek yapmıştı. Ben bunu, yaratıcı bir direniş şekli olarak okuyorum. Yani çıkıp bir de LGBTİ aktivisti olduğunu ilan etmesine belki de gerek yoktu. Şayet Türkiye’deki LGBTİ hareketi zaten onun ölümünden 3-4 sene önce başlamıştı. Ona, nüfuzunu LGBTİ hareketini ilerletmek için kullanmadı diye kızabiliriz ama aynı zamanda, onun alternatif bir aktivizm yaptığını da savunabiliriz.

.

Zeki Müren’in bugün LGBTİ hareketi tarafından benimsenmesi bence birkaç etkene bağlı. Birincisi, LGBTİ hareketinin olgunlaşması ve kendi medyasını ve söylemini üretir, kendi ikonlarını belirler hale gelmesi. Bunda sosyal medyanın da etkisi büyük. Zeki Müren yaşarken de, kendisini onla özdeşleştiren birçok kuir birey vardı ama bunun ifade edileceği mecralar yoktu; o nedenle ki bu insanlar “dünyada bir ben bir Zeki Müren var zannediyordum” diye o günleri anlatıyorlar. İkincisi, Zeki Müren’in 80-90 doğumlu jenerasyonun kolektif bilinçaltında edindiği yerin bugünlerde su yüzüne çıkması; onu televizyonda izleyerek büyüyen insanların bugün iş, söylem, sanat, medya üreten genç yetişkinler olması. Üçüncüsü de eski Türkiye’ye özlem. Ve bugün Zeki Müren kalibresinde bir kuir ikonun ortaya çıkmasına izin verecek koşulların var olmaması.

If İstanbul'da Zeki Müren Hattı isimli interaktif projeniz yer alıyor. Zeki Müren hattı nedir? Bu çalışmada neler göreceğiz?

Zeki Müren Hattı interaktif bir web belgeseli. Zeki Müren Hattı’na gelen mesajlardan oluşan bir seçki ile Zeki Müren’in arşiv resimlerini bir araya getiriyor. Estetik olarak da telefon hattının yarattığı samimi hissi web’e aktarmaya çalışıyor. Kullanıcı ile Zeki Müren arasında birebir ilişki kurmak, mesajlardaki mahremiyet ve güven hissini interaktif platforma taşımak istedik. Zeki Müren Hattı 2018 yılında uzun metraj belgeselin prömiyerini takiben çevrimiçi olacak. Ama şimdilik, projeyi !f İstanbul’da görebilirsiniz.

İzleyiciyle nasıl bir etkileşim kuracak If'teki çalışmanız?

İzleyici ile bilgisayar üzerinden, web tarayıcısı aracılığıyla etkileşim kuracak. Sergide, ilham gelmesi durumunda acil aramalar yapabilmek için Zeki Müren Hattı’na bağlı bir telefon da bulunduracağız. Ama hatta zaten kendi telefonunuzdan da ulaşmanız da mümkün.

Bu projeyle bağlantılı olarak hazırladığınız "Uzaydan Gelen Prens: Zeki Müren" isimli belgesel ne durumda?

Zeki Müren Hattı’nın yanı sıra, uzun metraj belgesel üzerinde çalışmaya da devam ediyorum. Filmin adı, Zeki Müren’in meşhur sahne kıyafetine ve uzaydan gelmişçesine, nevi şahsına münhasır bir insan olmasına ithafen "Uzaydan Gelen Prens: Zeki Müren" olacak. Bu proje ile önümüzdeki ay İstanbul Film Festivali’nin Köprüde Buluşmalar Film Geliştirme Atölyesi’ne katılıyorum.

Tüm yazılarını göster