Bozdağ yıkımı kentsel dönüşüm davalarına bağladı: Adım atılamadı

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Maraş merkezli depremlerdeki yıkımı 'kentsel dönüşüm davaları'na bağladı, "2012'de çıkan yasa nedeniyle atılması gereken adımlar atılamadı" iddiasında bulundu.

Abone ol

DUVAR - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, on binlerce insanın hayatını kaybettiği, 164 bin binanın yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit edildiği Maraş merkezli depremlere ilişkin "Kentsel dönüşüm davaları nedeniyle atılması gereken adımlar atılamadı" iddiasında bulundu. 

Bekir Bozdağ, Diyarbakır'dan bağlandığı CNN Türk canlı yayınında depremlere ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bozdağ yaptığı açıklamada, "2015-2023 arasında 7 bin 91 kentsel dönüşüm davası var. Bu davalar kentsel dönüşümü yavaşlattı, 2012'de çıkan yasa nedeniyle atılması gereken adımlar atılamadı" dedi.

'YURT DIŞINDA 2 KİŞİ TESPİT EDİLDİ'

Deprem soruşturmalarının aktif şekilde sürdüğünün altını çizen Bozdağ, "Deprem soruşturmaları kapsamında bugüne kadar 583 şüpheli hakkında işlem yapıldı, 171 kişi hakkında tutuklama kararı, 197 kişi hakkında adli kontrol kararı verildi. Yakalama kararı 77 kişi hakkında çıkarıldı, gözaltı talimatı verilen 49 kişi, gözaltında olan 14 kişi. Yurt dışında olduğu tespit edilen 2 kişi, ölen 11 kişi var, ifadeleri alınan 62 kişi olduğunu görüyoruz" bilgisini paylaştı.

Bekir Bozdağ, binaların müteahhidinden yapı sahibi, denetimi yapan, işçi ve ustasına kadar sorumluların ayrı ayrı tespitinin yapıldığını savundu.

'GÖREVİ NE OLURSA OLSUN HESAP VERECEK'

Hakkında işlem yapılanlar arasında kamu görevlileri, yöneticiler ve denetim yapanların bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Bozdağ, şöyle konuştu:

"Şu ana kadar tutuklu 171 kişiden 78'inin müteahhit, 64'ünün yapı sorumlusu olduğunu görüyoruz. Yapı sahibi 11 kişi, binada değişiklik yapan 18 kişi var. Hakkında adli kontrol verilenlere baktığımızda 70 müteahhit var, yapı sorumlusu 78, yapı sahibi 21, binada değişiklik yapan 28 kişi. Ayrıca inşaatın ustası, inşaat teknikeri, yapı ruhsatı düzenleyen, yapı kullanma izni veren, denetimi yapan ve burada sorumluluğu ve imzası bulunan kim varsa bunların hepsi soruşturmaların kapsamındadır ve bunların sorumlulukları ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Yıkılan bir binada sorumluluğu olan kim varsa görevi ne olursa olsun onların hepsi sorumluluklarına göre adalet terazisinde tartılacak ve hakkında yapılması gereken, hukukumuzun emrettiği her türlü iş ve işlem tereddütsüz yapılacaktır. Sonuna kadar da her tür soruşturma yürüyecektir ve adalet tecelli edecektir. Bundan hiç kimsenin endişesi olmamalıdır. Sorumlu olanlar, milletin gözü önünde, milletin yargısına hesap verecektir."

Bozdağ, kolonların kesilip kesilmediğinin, imara aykırı değişiklik yapılıp yapılmadığının, denetimleri kimin yaptığının, izinleri kimin verdiğinin savcılıklar tarafından incelendiğini ve araştırıldığını anlattı.

Kamu görevlileri hakkında da soruşturma olup olmayacağına yönelik soruyu Bozdağ, şöyle yanıtladı:

"Kimin ne kadar sorumluluğu varsa herkes sorumluluğu kadar bütün bu yapılanlardan mesul tutulacaktır. Hukuk bunu emrediyor. Herkesin kusuru tespit edilecek, buna göre bir değerlendirme yapılacak. Ruhsat veriyorsanız bu mevzuata uygun mu, yapı kullanma izni veriyorsanız bu yapı kullanma izni teknik düzenlemelere ve mevzuata uygun mu, denetimler doğru mu yapılmış, ustaysa demirleri doğru mu bağlamış, betondaki kum ve çimento oranı teknik nizamnameye uygun mu bütün bunlar, aklımıza gelebilecek ne kadar soru varsa buradan kaynaklı olabilir, buradaki eksiklik bu sonuçları doğurabilir, denetim eksikliğinden kaynaklanmıştır, şu şartlar gerçekleşmediği halde buna ruhsat verilmiştir ya da başka başka şeyler yapılmıştır... Diyarbakır özelinde söyleyeceğim, burada 411 insanımız hayatını kaybetti. Bu 411 insanımızın hayatını kaybettiği binaların hepsinin altında işletmeler, dükkanlar var. Bu dükkanların bir kısmında kolon kesme ve başka iddialar var. Bütün bunlarla ilgili de soruşturmalar yapılıyor ve bunlarla ilgili de adli işlemler sürüyor. Kolon kesildiyse, binanın kolonları ve kirişleri bu nedenle yükü taşımadıysa elbette bunu kesenlerle, buna izin verenlerle, göz yumanlarla, denetim yetkisini kullanmayanlarla ilgili yasal işlem yapılacaktır. Bunda hiçbir şüphe yok."

İMAR AFFI: BUNU GÜNDEME SOKMAYACAK ŞEY ANAYASAL ENGELDİR

"İmar affı artık Türkiye'de literatürden kalkmalı, siz buna katılıyor musunuz?" sorusuna Bakan Bozdağ, "Anayasal düzeyde bazı konularda af çıkarılamayacağına dair hükümler var, o zaman anayasal düzeyde bir düzenleme yapıldığı takdirde bu kalıcı olabilir. Belki 'imar affı çıkarılamaz düzenlemesini' veya 'imarla ilgili suçlarda ceza alanın affı cihetine gidilemez', bunu anayasal düzeyde tartışmak, değerlendirmek, Meclisin de bu anlamda Anayasa'yı değiştirmedikçe adım atamayacağı bir düzenlemeyi tartışmakta elbette fayda vardır. Bu konuda anayasal düzeyde bir değişiklikte ben kendi adıma söylüyorum, böyle bir değişiklikte Türkiye açısından fayda vardır, yarar vardır. Yaşadığımız bu tecrübelerde bu konuların artık Türkiye'nin gündemine gelmemesi gerektiğini gösteriyor. Bunu gündeme sokmayacak şey de anayasal engeldir" yanıtını verdi.

'ZAMAN AŞIMI 6 ŞUBAT'TAN İTİBAREN İŞLEMEYE BAŞLIYOR'

"Depremlerde hasar gören binaların yapımında yer alan kişilere meslekten men cezasına yönelik düzenleme yapılır mı?" şeklindeki soru üzerine Bozdağ, "ceza ve imar mevzuatının gözden geçirilmesinde büyük fayda olduğunu" belirtti.

Bozdağ, müteahhitlere kamu ihalelerine girmelerine yönelik men cezası verilebildiğini, mühendis ve mimarlarla da ilgili benzer yaptırımların uygulanabildiğini ifade ederek, "Bunlarla ilgili daha etkin, daha caydırıcı neler yapılabilir, elbette Adalet Bakanlığı olarak bu konu üzerinde çalıştığımızı ifade etmek isterim" diye konuştu.

Depremlerde yıkılan binalarla ilgili "zaman aşımı" konusunun çok tartışıldığını, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin konuyla ilgili yerleşik içtihatlarının bulunduğunu anlatan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Zaman aşımı, fiilin olduğu neticenin meydana geldiği andan itibaren işlemeye başlıyor. Dolayısıyla binaların eski tarihli olması, onların zaman aşımından istifade edeceği anlamına gelmez çünkü zaman aşımı, deprem tarihi olan 6 Şubat'tan itibaren burada işlemeye başladığına dair Yargıtayımızın yerleşik içtihatlarının olduğunu ifade etmek isterim."

'CEZALARIN CAYDIRICILIĞI YETERLİ DEĞİL'

Bozdağ, ceza alan kişilerin aynı mesleği yapmaya devam edebilmelerine yönelik soru üzerine, herkesin hak ettiği ceza neyse onu alacağını ve alması gerektiğini söyledi.

Bu cezaların ve caydırıcılık konusunun yeniden ele alınacağını söyleyen Bozdağ, "Çünkü taksirle baktığımız zaman cezalarda gerçekten caydırıcılık konusunda yeteri kadar caydırıcılık vasfı taşımadığını bu olaylar da bize bir kez daha gösterdi. Şimdi o maddeleri yeniden ele almak ve bu cezaları yeniden düzenlemek konusunda bizim bir hazırlığımız var." ifadelerini kullandı.

Depremde yıkılan Adıyaman'daki İsias Oteli soruşturmasında gizlilik kararı verilip verilmediğine ilişkin soru üzerine Bozdağ, "Soruşturduk, orada bir gizlilik kararı yok diye biliyorum. Kamuoyuna öyle yansıdı ama gizlilik kararı olmadığına dair bana bilgi verdiler" dedi.

'KENTSEL DÖNÜMÜŞÜ YARGI KARARLARI ENGELLEDİ'

Bozdağ, bazı yargı kararlarının kentsel dönüşümü engellediği iddialarına ilişkin, kentsel dönüşümün Türkiye'nin önemli konularından biri olduğunu ve bugüne kadar bu konunun çok tartışıldığını söyledi.

'Türkiye'de bugüne kadar kentsel dönüşümle ilgili binlerce dava açıldığını' söyleyen Bozdağ, şöyle devam etti:

"Sadece 2015 ile 2023 arasında açılan dava sayısına baktığımızda bu rakam bile oldukça yüksek bir rakam. 2015 ile 2023 arası 7 bin 97 kentsel dönüşüm davası var. İstanbul, Ankara, Kocaeli'yi de bunlara ilave ettim. 5 bin 713'ü deprem bölgesiyle beraber Ankara, İstanbul dahil davalar. Örneğin 5 bin 120 dava sadece İstanbul'da açılmış. Ankara'da 250 dava, Kocaeli'de 25 dava, Malatya'da 14, Adana'da 245, hasılı Türkiye'nin dört bir yanında kentsel dönüşüm nedeniyle açılmış davalar var. Bu davalar, kentsel dönüşümü yavaşlattı. 2012'de çıkan yasa nedeniyle atılması gereken adımlar maalesef atılamadı, bu nedenle gecikti. Bu davaları çıkarttırdım ben. Baktığım zaman belediyelerin, STK'ların, kişilerin açtığı davalar var ama kentsel dönüşüm davaları maalesef milletimiz ve devletimizin büyük bedeller ödemesine neden oldu."

Bozdağ, kentsel dönüşümle ilgili davalar konusunda herkesin bir kez daha düşünmesinde fayda olduğunu savundu.

'BÜYÜK BİR VEBALDİR'

"Biz de bu davalarla ilgili neler yapılabilir, onun üzerinde de bir çalışma yapıyoruz" diyen Bozdağ, "Anayasa'ya aykırı olmamak kaydıyla 'Acaba hukuk içinde, Anayasa'ya uygun biçimde neler yapabiliriz', bunun üzerinde durmakta fayda var. Kentsel dönüşümü, 'rantsal dönüşüm' diye takdim edip siyasi rekabetin konusu haline getirmek büyük bir vebaldir, büyük bir haksızlıktır, hem milletimize hem devletimize haksızlıktır" iddiasında bulundu.

'KİM NEREDE OY KULLANACAK SEÇİM KANUNLARIMIZDA YAZIYOR'

Deprem bölgesindeki ve il dışına tahliye edilen depremzedelerin seçimde nasıl oy kullanacağına ilişkin soru üzerine Bozdağ, bugüne kadar seçimle ilgili değerlendirme yapmadıklarını ve deprem sonrası çalışmaların devam ettiğini söyledi.

Bozdağ, seçimle ilgili sürecin yasalarda herhangi bir yoruma açık olmayacak şekilde açık açık yazdığını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:

"Seçim yapıldığı zaman kim nerede, nasıl oy kullanacak bizim seçim kanunlarımızda yazıyor. Bunu konuşanların hepsi bunları biliyorlar. Onun için buralarda ayrı bir değerlendirme yapmaya hiç gerek yok. Her şey açık ve net ortadadır. İşin doğrusu böylesi bir zamanda daha fazla bir değerlendirme yapmayı doğru görmüyorum.

Herkes meskun olduğu yerde oyunu kullanacak. Diğer meskun olduğu yer neredeyse orada oyunu kullanıyor. Seçim listeleri yayınlandığında, askıya çıktığında, o askıda insanların itirazı varsa itiraz edecek, adres değişikliklerini işleyecek ve ona göre oy kullanacaklar yani bunlar için yeni bir düzenlemeye o yüzden ihtiyaç yok."

Bakan Bozdağ, "Sandıklar deprem bölgesinde konteyner ve çadırlarda mı kurulacak?" şeklindeki soruya "Ona YSK karar verecektir. YSK kurmak isterse ona bakacaktır" yanıtını verdi. (HABER MERKEZİ)