Bu herhalde futbol anlamında geride bıraktığımız haftanın
konusu. Biliyorsunuz. Galatasaray Spor Kulübü ikinci başkanı
Abdurrahim Albayrak'ın açıklamaları... Kulüplerin mali durumu,
gelirlerin durduğu ve olası kapatmayı düşündükleri amatör
branşlar... Aslında bu konuyu medyada herkes her ne kadar tepkili
karşılamış olsa da esasında fikirsel olarak bir ikiye bölünmüşlük
var. Ama burada asıl mesele amatör branşların kapatılıp
kapatılmaması değildir. Mevzunun derinliği başka bir noktaya iz
düşürmektedir. Hababam Sınıfı'nda tünel kazılıp, tünelin ucunun
Mahmut Hoca'nın odasında çıkması gibi belki de.
Abdurrahim Albayrak tam olarak ne dedi? Yani o açıklama tam
olarak nasıldı? Şöyle: “Amatörleri belli bir süre kapatmamız lazım.
Buna taraftarlar da razı olmalı. Bunları yapamazsak kapıya kilit
vururuz. Bütün sponsorlar anlaşma iptali için yazı gönderdi. Zaten
uzun süre de taraftarlar tribünde olmaz.”
Bu, esasında ilk etapta skandal bir açıklamadır. Bakın, neden
anlatayım? Türkiye'de kulüpler belki de basketbol ayrı, futbol ayrı
ve amatör branşlar ayrı olarak kurulmalı. Yani şirket olarak
bunların hepsi birbirinden bağımsız, özerk olmalı. Çünkü Türkiye'de
gerçek manada para üreten tek branş futbol. Pardon, ne yazık ki
sadece futbol.
Euroleague şampiyonu olmuş Fenerbahçe Beko bile takım sponsoruna
rağmen gideri kadar para kazanamıyor. Oradaki ödemeler de futboldan
gelen paralarla karşılanıyor. İşin tuhaf tarafı şurada; yani
sorulması gereken soru şu: Peki futbolun ürettiği para kendi
giderini karşılayabiliyor mu? Karşılayabiliyor olsaydı sayın
Mustafa Cengiz ve yönetimi oyunculardan indirim talep etmez, 10
milyon euro'luk bir indirim hedefi koymazdı.
Sen ürettiğin paraya göre transfer planlaması yapmazsan geldiğin
bu noktada da amatör branşların bir yük olduğu algısını yaratma
girişiminde bulunuyor olursun. Senin planlaman doğrultusunda zaten
ödemeler gecikmeli gerçekleşiyor ve hatta bazen yapılamıyor. 10
milyon euro'luk bir indirimden bahsediliyor. 10 milyon euro ile
amatör branşların zaten tamamını kurtarıyorsun. Anlaşma aşamasında
olunan futbolcu ile sarılarak fotoğraf çektirilip sosyal medyada
'fenomen'e dönüşülürken hiç düşünülmedi değil mi? Falcao ile belki
daha az bir meblağ karşılığında anlaşacaktın ama sen o fotoğrafı
servis ettikten sonra menajerler de herhalde aptal değiller. İşte
bu transfer sürecinden yapılan bu manevra ne kadar amatörce ise bu
amatör branşlar hakkındaki açıklamalar da bir o kadar amatör.
Başkan Mustafa Cengiz hemen akabinde açıklamalar yaparak
Abdurrahim Albayrak'ın devirdiği çamları düzeltmeye girişti. Keza
bu konuda başarılı da oldu. Esasında mesele amatör branşları
kapatıp kapatmamak değil. İşin aslı şampiyon olup Şampiyonlar
Ligi'ne yeniden gitme planı üzerinden harcamalar yapmış olman.
Kendinizi hentbol takımının bir oyuncusu olarak düşünün. Hatta o
kulübün alt yapısından çıkmışsınız, 20 yıldır emek veriyorsunuz.
Belki bilgisayar mühendisi olacaktınız ama yolunuzu hentbol oynamak
üzerine çizdiniz. Bir sabah çıkıp sana, “burada artık hentbol
oynanmayacak” dediklerini düşünün. Gerçekten çok enteresan.
Kabul etmek lazım. Bu korona süreci ile birlikte spor endüstrisi
çok büyük yara aldı. Keza biz bu konuyu geçtiğimiz haftaki
yazımızda masaya yatırmıştık. Ama en nihayetinde şöyle bir gerçek
var: Para senin olmayınca, dükkanın kasasından harcama hakkı size
verilirse ve gitmeye kalktığınızda hiçbir sorumluluğunuz yoksa,
karşılaşılacak son hep bu şekilde olacaktır. Artık oyunculara da
sözleşmelerde daha düşük bir limit belirleneceği söylendi. Tamam
da, bunu yapmak için neden bugüne kadar beklediniz? Zaten kulübün
mali yapısı ortada. Konunun asıl 'gizli özne'si zaten bu. Her şey
yolundaymışçasına bir tablo çizerseniz, sırf yönetim olarak
ömrünüzü uzatmak adına transfer üstüne transfer, yani 'şov'
yaparsanız bugün de çıkıp hesap vermek durumundasınız. Hiçbir
rasyonel argüman koymadan, filmlerde 'arka kapıdan tüyme' sahnesi
gibi topu amatör branşlar kalesine göndermek pek sevimli bir algı
oluşturmaz. İnandırıcı da olmaz. Bu sefer branşlar değil,
açıklamalar amatör kaldı diyebiliriz.