BRICS zirvesine bu yıl Türkiye de katıldı. Türkiye’yi ve çıkarlarına dönük politikalarını Johannesburg’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üstlendi. Adı üstünde BRICS, yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika devletlerinin baş harflerinin bir araya gelmesinden oluşan yapıda “T” yoksa Erdoğan niye zirveye katıldı? Hadi katıldı, hakkımızı yedirecek değiliz, BRICS değil, -BRICST olmadı BRITCS olsun” diyenler sakin olalım.
İçinde bulunduğumuz yıl siyasi ve ekonomik olarak küresel açıdan
baş döndürücü gündemin, zirvelerin damgasına tanıklığımızla
geçiyor. Haziran 2018’de ABD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore
Lideri Kim Jong-un zirvesinin ardından geçtiğimiz hafta gerilimli
NATO zirvesi ve sonrasında yankıları hâlâ süren Trump- Putin
görüşmesi gerçekleşti. Geçtiğimiz hafta ise küresel gündemde önemli
bir yer edinen bir başka zirve gerçekleşti. 25-27 Temmuz’da Güney
Afrika’nın en büyük şehri Johannesburg, BRICS (Brezilya, Rusya,
Hindistan, Çin ve Güney Afrika) zirvesine ev sahipliği yaptı.
BRICS’in dinamizmi sistemin taşlarına yerinden oynatmaktan
ziyade aynı filmde başrol oyuncularının değişmesini savunan ve buna
dönük bir vizyonla hareket eden bir yapı. BRICS zirvesine İslam
İşbirliği Teşkilatı’nı temsilen Zirve Dönem Başkanı olması
nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldı. Teşkilat
adına katılım olmakla beraber, Türkiye’ye ve çıkarlarına dönük
politikalar ön plana çıktı. Ulusal medya durumu öyle bir verdi ki
sanki “Türkiye olmazsa toplanmamızın gereği yok” gibi bir yanılsama
ortaya çıktı. Bu nokta şöyle bir yorum ön plana çıkıyor. Adı
üstünde BRICS, yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika
devletlerinin baş harflerinin bir araya gelmesinden oluşan yapıda
“T” yoksa Erdoğan niye zirveye katıldı? “Hadi katıldı, hakkımızı
yedirecek değiliz, BRICS değil, -BRICST olmadı BRITCS olsun”
diyesimiz geldi . Oysa zirvedeki durum öyle değildi. Öncelikle
yaklaşık iki yıldır BRICS, üyelerinin dışında zirve konusu
çerçevesinde bazı ülkeler BRICS+ formatı altında zirvelere davet
ediyor. Örneğin geçtiğimiz sene Çin’de yapılan zirveye Tacikistan,
Mısır, Kazakistan gibi ülkeler katılım göstermişti. Bu yılsa
özellikle belirli oluşumlara/örgütlere katılım çağrısı yapıldı.
İşte bu nedenle Afrika kıtasından pek çok bölgesel/küresel oluşumun
yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan İslam İşbirliği Teşkilatı adına
adına zirvede bulunuyordu.
Erdoğan’ın katılımı bir yana bu yıl Nelson Mandela’nın ülkesinde
toplanan BRICS’in ekonomik profili nedir? BRICS’in hedefinde ne
var? Bu yıl en fazla hangi ülkeye yüklenildi? Dünya Ticaret
Örgütü’nün adı zirve ve final deklarasyonunda neden geçiyordu? Bu
hafta bu soruların yol göstericiliğinde BRCIS zirvesini ele
alacağız.
.
NEYDİK NE OLDUK: BRICS’İN PROFİLİ
2009'da bir araya gelen BRIC üyeleri 2010'da Güney Afrika’nın
katılımıyla BRICS adını aldı. Pek çok defa Rusya ve Çin bir defa da
Brezilya’da bir araya gelen üyelerin neden Güney Afrika’da
toplanmadığının yanıtı Güney Afrika’nın oluşuma en son katılan üye
olması. Güney Afrika, 2011’de ilk zirveye katıldı.
BRICS, yükselen ekonomilere işaret eden bir mekanizma olarak bir
araya gelen bir oluşum. BRICS’in tamamı G20 üyesi ülkeleri, dünya
ticaretinin yüzde 16’sını, nüfusunun yüzde 42’sini ve küresel
GDP’nin yüzde 23’nü elinde tutuyor. Ayrıca son 10 yıllık küresel
büyümede BRICS’in payı yüzde 50. Ancak sanılanın aksine BRICS’in
vaat ettiği düzen, sıfırdan kurulan eşitlik ve adaleti konu edinen
bir mekanizma değil, öyleyse BRICS blokunun derdi ne?
BRICS: SİSTEM DURSUN ROLÜM ARTSIN
BRICS ABD’nin başrolde olduğu küresel düzende artık yan rollerde
boy göstermek istememenin ilanı. Örneğin Dünya Bankası'na
alternatif olarak 2014’te Fortaleza (Brezilya) Deklarasyonu ile
kurulan BRICS Kalkınma Bankası. Banka, BRICS’in Batılı ülkelere
olan finansal bağımlılığını azaltmayı ve dünyadaki en büyük
finans kuruluşlarından biri olmayı hedefliyor. Yani işleyişi,
ismi, merkezi ve bir miktar da düşük faiz oranlarıyla post
neoliberal düzenin bankalar sokağına bir yenisi eklendi.
2015’te kurulmasına karar verilen BRICS Şartlı Rezerv
Düzenlemesi'yse IMF’e bir başka benzerliğiyle dikkat çekiyor. Çünkü
fon kaynağı üyelerden sağlandı: Çin 41, Brezilya, Rusya ve
Hindistan 18’er, Güney Afrika 5 milyar dolar aktarmayı kabul
etti. Bu fonla kısa vadeli ödemeler dengesi baskılarını önlemek,
karşılıklı destek sağlamak ve finansal istikrarı daha da
güçlendirmeyi hedefliyor. Dahası düzenleme metninde yeni üyelerin
bu şemsiye altında toplanması ve kredi vermeye dönük maddeler de
söz konusu.
2015’te yürürlüğe giren bu düzenleme gözetildiğinde BRICS’in
neden BRICS+ formatına doğru ilerlediği ve beş ülkenin dışında
aralarında Erdoğan’ın da olduğu 27 ülkenin zirvede temsil edildiği
anlaşılıyor. Amaç şemsiyeyi büyütmek ve IMF’e alternatif olmak için
kapsama alanını genişletmek. Şimdilik BRICS’e yeni üye kabulü söz
konusu değil, ancak değinilen fona üyelik ve yeni Kalkınma
Bankası’ndan kredi alınması BRICS dışındakilere de açık.
Üstelik Hindistan’ın geçen yılki BRICS’e bağlı bir uluslararası
kredi derecelendirme kuruluşunun oluşturulmasına dair önerisi, bu
yıl da Mudi tarafından gündeme getirildi. Bu atılımın 2019’da
Hindistan’da yapılacak zirvede kabul edilmesi bekleniyor.
ZİRVENİN HEDEFİNDE HANGİ ÜLKE VARDI?
BRICS, bu yıl ABD’nin Çin ve Avrupa başta olmak üzere
uluslararası ticarete kotalar, sınırlandırmalar getiren yaklaşımına
isim vermeden yine tavır aldı. ABD Başkanı Donald Trump’ın
"Washington açısından DTÖ işlevsizse çıkarız" beyanına, BRICS'in
yeniden konulan kurallara uyulması, özellikle Çin ve ABD arasında
baş gösteren ticaret savaşında “ticaret kazansın” çıkışı damgasını
vurdu. Söz konusu bu çıkışın önemi iki yükselen ekonomi Çin ve
Hindistan’ın taraf olduğu bir deklarasyonda dillendirilmesiydi.
ABD’nin ekonomik olarak pozisyonunu koruma gayretiyle Çin ile
belirginleşen ticarette sınırlandırma politikasına Çin bir kez daha
bu defa yanına Hindistan’ı ve diğer üç ülkeyi alarak yeniden
“yapma, dur” çağrısında bulundu.
ABD hegemonyasının IMF, Dünya Bankası ile beraber üçüncü
sacayağı DTÖ. DTÖ, küresel ticaret kurallarını ve tarifleri
belirliyor. Ancak örgütün en önemli özelliği küresel ticaret
önündeki bariyerlere savaş ilan etmesi. ABD küresel ticarette
baskın bir ihracatçı olduğunda ortaya çıkan örgüt, bugün ABD’nin
korumacı politikalarına karşı çıkıyor.
Bu argümanı destekleyen diğer önemli bir unsur DTÖ’nün
kurallarına riayet. BRICS üyelerinin DTÖ’ye katılım tarihleri
1995’ten öteye uzanmıyor. Göreli olarak yeni üyeler konumdalar.
Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika 1995’te, Çin 2001’de ve Rusya
2012’de DTÖ üyesi oldu. Yani söz konusu beş ülkenin ABD
hegemonyasının temsilcilerinden bu çatı yapıya entegrasyon tarihi,
küresel ve kendi tarihleri sebebiyle Almanya veya Japonya ile boy
ölçüşecek durumda değil. Bugün DTÖ kurallarına yapılan vurguda
ABD’nin ekonomik pozisyonunda gedikler açmaya başlayan ticaret
sistemine onun sistemi içinden yanıt verilmeye çalışılıyor ve bir
nevi “ ABD istinası” hali bitirilmek isteniyor. Şayet Çin başta
olmak üzere üyelerin yararına var olan sistemi çözüm olarak adres
gösterme, daha önce altı çizildiği üzere, DTÖ’nün de payının olduğu
küresel adaletsizliğe bir itiraz değil, ABD’nin pozisyonuna itirazı
ve kuralları askıya almasını odağa alıyor.
Özetlemek gerekirse BRICS, Batı finansal sisteminin ve
hegemonyasının sembolleri olan kuruluşlara alternatif oluşturmaya
çalışıyor. Bir yandan da ABD’nin Çin başta olmak üzere BRICS
üyeleri çıkarlarına zarar veren politikalarına karşı DTÖ’yü adres
gösteriyor. Çin’in hızlı büyümesinin damga vurduğu ve adeta Çin’in
küresel siyasete dönük stratejisini açık eden BRICS, küresel
sistemi bir yenisiyle değiştirmeyi değil, aynı sistemde benzer
araçlarla alternatif bir merkez olmaya çalışıyor.