Endüstriyel futbol son kurbanını seçti: Lionel Messi. Bayrak futbolcuların sonuncusu, tarihin en iyilerinden biri unvanı için kendisine tek takım seçmiş son nefer. Son olarak Totti’nin devrettiği kariyer boyunca tek takımda oynama bayrağının en sükseli temsilcisi. Acaba Messi bu unvanları boynunda mı bitirecek kariyerini yoksa endüstriyel futbolun baskısına dayanamayıp, Barça’dan ayrılacak mı?
Uzun süredir var olan bir tartışma bu zaten. Messi’nin artık Barcelona’dan ayrılma vakti mi geldi? Iniesta’lar Xavi’ler, Guardiola’lar, Enrique’ler gidince kendisini yalnız hisseden Arjantinli, yelkenini başka bir rüzgarla mı dolduracak? Barça’nın artık tiki-takası tarihin tozlu raflarına karıştığı için başka limanlarda Messi için başka maceralar mı var? Bu sorular sorulup duruyordu. Üstüne bir de Bayern karşısında alınan tarihi 8-2’lik sonuç da gelince bu soruların desibeli de arttı. Messi’nin soyunma odasında boynu bükük duruşu, Şenol Güneş’in Cenk Tosun’un ardından attığı bakış gibi sinyal olarak algılandı. O bakış Cenk’i Premier Lig’e taşımıştı. Bakalım Messi’nin kararı ne olacak?
Acaba bunca sıkıntı ve dedikodu arasında Messi, kendisinden bayrağı devraldığı Totti’den nasihat alsa ne derdi ona İtalyan efsane?
‘KULÜBÜN HEM TARAFTARI HEM FUTBOLCUSUYUM’
Belki de sözlerine şöyle başlardı: “Kariyerimde sadece bir takımın formasını giydiğim için şanslıyım. Benim için temel olan ve her zaman istediğim şey şuydu: Sadece bir takımda kariyerini geçiren azınlık arasında yer almak. Taraftarı olduğum kulübün kariyerim boyunca oyuncusu olmak.”
Sonra da kendi yaşadığı bir tecrübe ile devam ederdi belki de: “Real Madrid beni transfer etmek istedi. Benim de aklım Real’e kaymıştı. Hatta kafamda yüzde 80 bu işi bitirmiştim. Zaten Roma'daki en iyi dönemim değildi. Real Madrid bana çok fazla para önermişti. Yaklaşık 25 milyon euro'luk bir sözleşmem olacaktı. Kısacası kaptanlık haricinde her şeye sahip olacaktım.”
Peki, Messi, neden yüzde 80’lik değil de yüzde 20’li kısmın gerçekleştiğini sorarsa Totti’nin cevabı ne olurdu: “O zamanlar eşim bana 'Her şeyi bırakıyorum ve seninle Madrid'e gelebilirim. Doğru olan kararı alalım' demişti. Tekliflerini acaba kabul etsem nasıl olurdu diye sık sık düşünüyorum. Ancak burada kalma kararını yürekten aldım. Burada kalma kararını düşünürken takımı, taraftarı ve ailemi düşündüm. O zamanlar iyi oyuncular Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih gibi takımlara gidiyordu. Ben burada kalarak farklı bir şey yapıyormuşum gibi hissettim. Her zaman aynı forma için oynadım. Bu özel hissettirdi."
RAUL ETKİSİ DE VAR AMA…
Tabii ki Totti’nin kalma kararının ardında Raul’un Madrid’de olması ve asıl liderliğin her aman Raul’da olacağı fikri de etkili olmuştur ama yine de takım, taraftar ve aidiyet hissinin de bu kararda belli ki payı büyüktü.
Muhtemelen Messi bu nasihatleri Totti’ye gitmeden yıllarca omuz omuza oynadığı Carlos Puyol’dan da alabilir. Ryan Giggs ya da Paul Scholes’e de sorabilir. Neticede modern futbol dünyasının yıkmadığı birkaç bayrak oyuncu kaldı. Messi onlardan biri.
Kabul ki Barcelona uzaydan inip dünyanın zorlu şartlarında dönüşmeye çalışıyor. Çünkü onlar uzay futboluna şekil verirken, dünya da boş durmadı. Döndü durdu. Barça’nın yer küreye intikali o sebeple biraz sancılı geçiyor. Tabii ki yanlış planlama, yanlış transferler, yanlış teknik direktör seçimleri de bu sancının üzerinde etkili. Tüm bunlar birleşince de Barcelona, uzun zamandır yaşamadığı sıkıntılarla boğuşmak durumunda kalıyor. Ve bu yükün altında en fazla ezilenler de Pique ve Messi.
‘GENÇ HALİM NE YAPTIYSA AYNISINI YAPARDIM’
Ama mücadele umuttur. Barcelona Messi, Messi de Barcelona’dır. O sebeple Messi, sadece bu kötü gidişe değil, endüstriyel futbolun takım dolaştırma tutkusuna karşı da mücadele etmeli. Evet bugün sis, dağın gözükmesine engel ama o sisin dağılmasını sağlayacak olan da Messi’nin ta kendisi.
Son olarak muhtemelen Totti’nin Messi’ye vereceği son nasihat da şu olurdu: “Eğer genç Totti’ye bir şeyler söyleme şansım olsaydı, şu anki Totti’nin yaptığı her şeyi yeniden yapmasını söylerdim.”