Ali ağabey ve Barış ağabey bu satırları bana spor yazmam için
önerdi. Ben de bir müddettir dilim döndüğünce, fikrim yettiğince
spor ve spora dair bir şeyler karaladım bu satırlara. Kah oldu kah
olmadı. Kah bazıları sinirlendi kah yazıyı beğendiğini iletenler
oldu. Hepsi de sağ olsunlar veda yazısı gibi başladı ama değil.
İngilizcesiyle büyümeye devam eden Gazete Duvar ailesi bana kapıyı
göstermediği sürece buradayım. Ama bu seferlik spor yazamayacağım
galiba. Çünkü Türk basını, tarihi boyunca hiç görmediği bir kıyımla
karşı karşıya. Hürriyet gazetesinde hatta Demirören Medya Grubu’nda
onlarca meslektaşımız ayıbın en büyüğü yapılarak işlerinden edildi.
O kişilerden birçoğu benim iş arkadaşımdı, mesai arkadaşımdı. O
sebeple bu yazıyı yazmak boynumun borcudur.
Kenan Başaran’la başlamam lazım. En uzun süreli kader birliğimiz
onunla oldu. Radikal’in ikinci döneminde yolumuz kesişti Kenan
ağabeyle. Hürriyet’in eski binasından, Radikal’in eski binasına
yolculuğa birlikte çıktı. Radikal kapanırkenki bilinmezliği de
birlikte yaşadık, Hürriyet’e transferimiz sonrasındaki geçiş
dönemini de. Hürriyet’teyken, ‘Dijital dergi lazım’ dediler yaptık.
‘Maça gidilecek’ dediler gittik. ‘Bu maçı yazacaksınız ama, statta
değil burada’ dediler. Ona da hay hay dedik. Sabah gündem
toplantısından başlayıp, gece şehir baskısına kadar saatleri
birlikte geçirdik. Yazıları, ödülleri, yaptıkları, benim övgüme
gerek olmayacak kadar net. Zaten bu sebeple de alnı açık, dimdik
gezebiliyor.
Serkan için ne desem az kalır. Radikal’e ilk girdiğimde Umay’la
birlikte bana en çok yardım eden kişiydi Serkan. Son kitabının adı
gibi Enerjik’ti. Hiç durduğunu görmedim. Hiç gülümsemekten
vazgeçtiğini de. Gazetecilik tutkusunu, muhabirlik sezgisinin benim
takdirime ihtiyacı yok. Her zaman Serkan’dı, her zaman yanımdaydı.
Hâlâ da yanımda. Kabul ettiği sürece ben de onun yanındayım.
Yaptığı her işin altına düşünmeden imza atarım. Serkan yapmışsa
tamamdır yani benim için.
Şebnem’le Eyüp Can’lı Radikal zamanı tanıştım. Radikal
ailesinde, ailemizin en güzel şekilde genişlemesini sağladı için,
birlikte haber yapma onurunu bana yaşattığı için ne kadar teşekkür
etsem az. Kabul, her zaman arayıp konuşmuyoruz. Ama hani bilirsin
ya bir sıkıntı olduğunda aradığında orada olan biri vardır. Belki
kendisi bile bilmez ama işte Şebnem öyle benim için.
Ahmet Can’ı da Radikal’de tanıdım. İkimiz de genç gazeteci
adayıydık. Herkes kendine uygun yolu bulmaya çalışıyordu. Ahmet Can
olabilecek en doğru yolu buldu belki. Yaptıklarıyla ne kadar iyi
bir gazeteci olduğunu gösterdi. Şu an Türkiye’de bir teknoloji
gazetecisi arıyorsanız, karşınıza Ahmet Can’dan daha doğru bir
adres çıkmaz herhalde.
Cömert ağabey ve Fatih Saboviç’le Hürriyet’e geçtikten sonra
tanıştık. Cömert ağabeyin koordinasyonunda üç yılı aşkın süre
çalıştım. Aynı süre boyunca Fatih’le de editoryal kader birliği
yaptık. Bazen birbirimizin sayfalarına yardım ettik bazen telefonla
alınacak yazar yazılarını paylaştık. Elimizden geldiğince de iyi iş
çıkarmaya çalıştık. Her zaman aynı düşünmedik, her zaman güllük
gülistanlık gitmedi çalışma hayatımız. Ama hep aynı amaç yani
işimizi doğru yapmak için çalıştık. Sanırım da başardık. Zira ne
Cömert ağabey ne de Sabo, işsel gerekçelerle olmaları gereken
yerden koparılmadı. Hürriyet, kendilerini ne olduğu belirsiz,
işletimsel gerekçelerle, gazetecilik kariyerlerinde onur nişanesi
olarak taşıyabilecekleri şekilde kaybetti.
Çınar ağabeyle Radikal’den Hürriyet’e aynı çatıda çalıştık.
Zaman zaman birlikte iş de yaptık. Spor ekonomisi denince gidilecek
isimlerin başında gelen Ceyhun’la Hürriyet’te kesişti yolumuz. Tek
tek isim saymayayım. Bazılarıyla birebir temastaydık, bazılarıyla
aynı çatı altında koşturduk. Sonuçta Hürriyet’in kaybettiği onlarca
gazetecinin neredeyse hepsiyle çalışmış olmanın gururunu yaşadım
hep. Sanırım bundan sonra da yaşamaya devam edeceğim.
Benim bu isimlerden yana varsa bir hakkım helaldir. Umarım onlar
için de durum benzerdir. Bu şer, bize bir gerçeği daha net
gösterdi. Ancak birlik olursak kazanacağız. Belki bugün onlar
kazanmış gibi hissedebilirler. Ama sonunda biz kazanacağız.
Kazanmak da zorundayız. Aksini düşünemiyorum bile.