Erdal Duman’ın Art Sümer Piyalepaşa’da teşhir ettiği ‘Bu işte bir terslik var’ başlıklı heykelleri, kendilerini yaşamın olasılık kuyusuna itaatsizlikle sarkıtıyor. Eserler, gerilim ve kaosun sözcülüğünü aynı zaman, mekân ve biçimde konserve ediyor; bir anlamda yargılarımıza da açık birer çek sunmuş oluyor.
Erdal Duman, son heykel ve yerleştirme çalışmalarını 'Bu İşte Bir Terslik Var,' diyerek, Art Sümer’in 2 Ağustos tarihine dek İstanbul İstiklâl Mahallesi Piyalepaşa Bulvarı’nda hizmete giren yeni mekânında sergiliyor.
Sergi, sanatçının son üç yıllık üretimini derlediği, pirinç döküm, cam, çelik bilye, alüminyum, mıknatıs, seramik, metal ve beton malzeme gibi farklı tekniklerle ortaya çıkardığı kompozisyonları bir araya getiriyor. Bu eserlerden ‘Mr. Kapitone’, sanat tarihinin seçkinlere ve aydınlara ithaf ettiği ‘üç boyutlu vesikalık’ sayabileceğimiz ‘büst’lere gönderme yaparken, tam da temsil ettiği sosyal ve kültürel hiyerarşiyi popüler sanat akımlarının sindirime müsait muhalifliği ile zedeleyen bir karakter sunuyor. Kapitone işleme metodunun yumuşak dokusuna selam eden heykelin, kozmonotları çağrıştıran balon başlığı, pirinç dökümün de kıymetiyle kesişince Duman, ‘dokunulmazlık’ hakkında dokunaklı bir tasvir sunmuş oluyor. Hatırlanacağı gibi Duman, bu biçimsel ve mizahi tavrını 2019 tarihli eseri Mr. Underling ile de göstermişti.
Serginin bir bakıma biçimsel ve kavramsal omurgasını oluşturan demir tozu, mıknatıs ve alüminyum malzemeli ‘Şüphe’, ‘Hakikat’, ‘Paralaks’ ve kaideler ile istisnaları birbirine sarmaş dolaş ettiği ‘Dünya Tersine Dönse’ adlı yapıtlarda ise sanatçı, izleyenlerle mesaj, gösteren, gösterge ve bağlam zincirinde etraflı bir sorgulamaya koyuluyor.
Yapıt ve mesajın ‘ilk ve son anına varmaya’ koyularak, çalışmayı hem zihinsel hem de biçimsel olarak yeniden tahlil, tabir ve tenkit etmeyi seçen Duman, güya siber değerler ve kavramsal sinir ağlarının milisaniyelik hızlarla havada uçuştuğu bu günlerde, dijitalin püskürttüğü elektronik ve geometrik nice kılçık - iskeletleri yine bütün kıymet potansiyeliyle, sergiye de adını veren ‘Bu İşte Bir Terslik Var’ isimli metal ve statik boya heykeliyle paylaşıyor. Zaten, Duman’ın 10 yılı aşkın bir süredir ‘Gone With The Wind’ veya ‘A Rising Sun’ ya da ‘Tank’ ile ortaya koyduğu geometrik temelli, gölgeyi umursayan, akıl ve duyguyu birbirine düşüren eleştirel yapıtları, bitimsiz bir olasılık kümesi gibi, izleyenlere neye baktığı, niye baktığı, ne kadar gördüğü veya ne süreyle göreceği gibi çok temel soruları sordururken, izleyicinin değerli, değersiz, resmi veya gayri resmi bulduğu karşısında verebileceği reaksiyonları da sınıyor.
Emek ve ütopyaya bir vefa borcu olarak ‘Fış Fış Kayıkçı’ formunu galeriye taşıyan sanatçı, bir diğer köşede ise, aç bırakılmış yavru bir kuşu ölümsüzleştiren pirinç formu ile ‘Bir Diktatörün Portresi’ni hicvediyor.
Buna mukabil, ritim ve göstergeyi mümkün mertebe birbirine düşürmeden çalışan sanatçının seramik kullandığı 2022 tarihli ‘İyi Ki Doğdun’ isimli kum dokulu kırılgan, masalsı yapı ise, aynı zamanda benzer biçimli doğum günü pastası kompozisyonu ise, anısı kutlanan kişi veya tüzel kişinin iktidarı veya sevincindeki faniliğin acı gülünçlüğünü yansıtması bakımından, ilginç bir sınav sathına dönüşüyor. Duman, bu ifade potansiyelinin neredeyse gotik denebilecek bir versiyonunu, ‘Doğum Günü’ adlı eseriyle de yapıyor.
Gözün kısası, Duman’ın emeği tıpkı bu son sergisinde yine bizi sınadığı, şakül, mıknatıs ve alüminyum malzemeli ‘Hizaya Gel’ heykelindeki gibi, kendini yaşamın olasılık kuyusuna itaatsizlikle sarkıtıyor. Eserler, gerilim ve kaosun sözcülüğünü aynı zaman, mekân ve biçimde konserve ediyor; bir anlamda yargılarımıza da açık birer çek sunmuş oluyor.