Buldan: İnsanlar 'HDP'siz Türkiye istemiyoruz' dedi
HDP Parti Meclisi toplantısının ardından Eş Genel Başkanlar genel merkezde 24 Haziran seçimlerine dair değerlendirmelerini açıkladı. Buldan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Doğubeyazıt'ta bir kişinin öldürülmesinin ardından kendisini aradığını doğruladı.
ANKARA - HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli 24 Haziran seçimlerine dair değerlendirmelerini HDP Genel Merkezi’nde yaptı. Buldan, “Bu seçimlerin kazananı HDP olmuştur” derken Doğubeyazıt’ta bir kişinin öldürülmesinin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisini aradığı iddiasını doğru olduğunu belirtti. Buldan, “Herkes haddini bilecek, Soylu da haddini bilecek” diye konuştu.
'HDP BÜYÜK BİR BAŞARI ELDE ETMİŞTİR'
HDP Parti Meclisi'nin, seçim sonuçlarını değerlendirmek için yaptığı toplantının ardından sonuçlara dair ilk kapsamlı açıklama Eş Genel Başkanlardan geldi. İlk olarak konuşan Pervin Buldan, seçimlerin meşru ortamlarda gerçekleşmediğini belirterek, “OHAL sürecinde çok yoğun baskıların devam ettiği, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olduğu bir dönemde büyük bir başarı elde ettiğimizi belirtiyoruz” dedi.
Buldan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu seçimin kazananı HDP olmuştur. Her türlü olanaksızlıklara, engellemelere rağmen yüzde 10 barajını aşan HDP büyük bir başarı elde etmiştir. Bize oy veren vermeyen tüm Türkiye halklarına teşekkür ediyoruz. İnsanlar, ‘HDP’siz bir parlamento, HDP’siz bir Türkiye istemiyoruz’ demişlerdir. Seçim süreci başta olmak üzere bugüne kadar bizlere destek veren her insanımıza ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. AKP-MHP koalisyonunun hakim olduğu bu dönemde faşizm koşullarının ortadan kalkmadığı, dönemde bizlere büyük bir sorumluluk düşmektedir. Mücadelemiz devam edecektir.”
‘BEKLENTİLERİNİ BOŞA ÇIKARMAYACAK BİR SİYASİ HATLA MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ’
Buldan’ın ardından konuşan Sezai Temelli seçimlere dair PM’nin seçime dair tespitlerini içeren açıklamayı okudu. Temelli’nin okuduğu açıklamanın satır başları şu şekilde:
“Bizler, HDP’ye oy verenlerin mesajlarını aldık ve beklentilerini boşa çıkarmayacak bir siyasi hatla mücadelemize devam edeceğiz. Bu seçimlerde türlü nedenlerle bizlerden oylarını esirgeyenlerin veya tereddüt yaşayanların da mesajlarını aldık; eksik ve zaaflarımızı bir an önce gidererek onların gönüllerini ve desteklerini kazanmak doğrultusunda çabalardan geri durmayacağız. Çok özel bir teşekkür de bütün baskılara, zorluklara, ablukalara rağmen fedakarca çalışan ve çabalayan, zulme hayır diyen, boyun eğmeyen, dik duran başta Kürt halkı olmak üzere tüm Türkiye halklarımızadır. Onlar demokratik siyaset konusundaki kararlı duruşları ve ısrarlı davranışlarıyla, büyük bir demokrasi sınavını başarıyla tamamlamışlardır.
SEÇİME KATILIM ORANI DEMOKRATİKLİĞİN KARİNESİ OLAMAZ: 24 Haziran seçimleri OHAL gölgesinde, adil ve eşit olmayan koşullarda, demokratik meşruiyeti bulunmayan bir ortamda yapılmıştır. Seçime katılım oranı demokratikliğin veya meşruiyetin karinesi olamaz. Bu süreçte AKP Genel Başkanı Erdoğan ve partisinin bütün temsilcileri HDP’nin baraj altında bırakılması, demokratik siyasetten tasfiye edilmesi için parası, sivil ve asker bürokratı, kaymakamı ve valisiyle devletin bütün imkanlarını pervasızca kullanmışlardır. İktidarın sesi ve borazanı olan medyada ağır ambargo uygulanmıştır, HDP’nin sözü topluma ulaşmasın diye elden gelen yapılmıştır. Tüm bunlara rağmen HDP barajı aşmıştır. HDP, hem oy oranı hem de parlamento içi dağılım açısından Türkiye’nin üçüncü partisi olmuştur. HDP’nin demokratik siyasetten tasfiye edilmesi, sandığa gömülmesi girişimleri ve bir bütün olarak çöktürme planı durdurulmuş ve boşa çıkarılmıştır. HDP etrafında örülmeye çalışılan tecrit çemberi kırılmış, bir eşik aşılmıştır.
DEMİRTAŞ DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR: Cumhurbaşkanı adayımız Selahattin Demirtaş, tamamen eşitsiz ve adil olmayan koşullarda, cezaevinden sürdürdüğü seçim kampanyasına, kendisine karşı yürütülen tüm kara propagandaya rağmen 3'üncü sıraya yerleşmiş; halkın sevgisine ve güvenine sahip olduğunu bir kez daha göstermiştir. Dünya siyaset tarihinde ilk kez bir Cumhurbaşkanı adayı kampanyasını bir hücreden ve siyasi rehine olarak sürdürmüştür. Keyfilik ve hukuksuzluk sona erdirilmeli, yaklaşık 4,5 milyon oy almış olan Demirtaş derhal serbest bırakılmalıdır.
HDP’NİN TÜRKİYE PARTİSİ OLMADIĞINI SÖYLEYENLER TABLOYA BAKSIN: Sayısal verilere dair ilk değerlendirmelerimizin ortaya koyduğu tablo, önümüzdeki günlerde neler yapmamız gerektiğine dair bizlere ışık tutmaktadır: Kasım 2015 seçimleri ile karşılaştırıldığında, toplamda oy artışımız 725 bindir. İstanbul ve İzmir’de 7 Haziran 2015 seviyesinin üzerine çıkılmış ve HDP 3'üncü parti olmuştur. Keza diğer batı metropollerinde ve illerinde de ya 7 Haziran’ın ya da 1 Kasım’ın üzerinde sonuçlar alınmıştır. 1 Kasım’da vekil kaybettiğimiz Antalya ve Kocaeli’nde bu kayıp telafi edilmiş, ilk kez vekil çıkardığımız Hatay’da büyük bir başarıya imza atılmıştır. Hâlâ HDP’nin bir Türkiye partisi olamadığı iddiasında bulunanlara bu tabloya bakmalarını salık veririz. Aynı şekilde oluşan parlamento bileşimine kadın temsiliyeti açısından da bakmalarını öneririz. Ortada apaçık erkek egemen bir tablo vardır. Bunun tek istisnası kendi grubu içinde eşit temsile tam ulaşamamış olsa da 26 kadının parlamentoya girmesini sağlayan HDP’dir. Bu konuda eşit temsil hedefine ulaşamamanın bir eksiklik olduğunun farkındayız ve önümüzdeki dönem bu konudaki çalışmalarımızı derinleştireceğiz.
ELEŞTİRİLER DOĞRULTUSUNDA KENDİMİZİ DÜZELTME KONUSUNDA KARARLIYIZ: Ancak üzülerek belirtelim ki, Kürt illerinde istenen düzeye erişilememiş ve 120 bin civarında bir oy kaybımız olmuştur. Bu sonuç ağır baskılardan, sandık taşımalardan, zorunlu göçlerden, yüksek orandaki geçersiz oylardan, parti çalışmalarının ve müşahitlerimizin engellenmesinden, il-ilçe yöneticilerimizin ve üyelerimizin sürekli tutuklanmalarından, devletin idari ve askeri bütün yapılanmasıyla ve derin kollarıyla Cumhur İttifakı ve özellikle MHP lehine seçimlere müdahale etmesinden kaynaklanmıştır. Ancak bu apaçık olumsuzlukları bir mazerete dönüştürecek değiliz. Her şeye rağmen bu bölgede daha başarılı bir sonuç elde edememiş olmamızı kendi eksiğimiz olarak görmekteyiz. Buna dair değerlendirmelerimizi tamamlayıp, yanlışlarımızı ve eksiklerimizi aşma, halkımızın eleştirileri doğrultusunda kendimizi düzeltme konusunda kararlıyız.
MİLLET İTTİFAKI'NIN ÜRKEK TAVRI: HDP’nin bu seçimlerdeki bir hedefi de tek adam rejiminin kurumsallaşmasını engellemekti. Ne yazık ki bu hedefe ulaşılamamıştır. Bu sonuçta Millet İttifakı’nın demokratik muhalefetin gelişmesi konusundaki ürkek ve kaygılı tavrının rolü büyüktür. Ancak şu çok açık ki, Türkiye gayri meşru faşizmi ve tek adam rejimini kurumsallaştırarak değil ancak demokrasi mücadelesinin birikimini daha ileriye taşıyarak yolunu açabilir. Sandık hiç bir şekilde faşizmi meşrulaştırmanın aracı haline getirilemez. Türkiye’de demokrasi, barış, adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesini önümüzdeki dönemde büyütmek, cumhuriyeti demokratikleştirmek, demokratik ulus mücadelesini geliştirmek bizlerin sorumluluğu ve görevidir.
AKP MECLİS ÇOĞUNLUĞUNU YİTİRMİŞTİR: HDP’ye oy verenler biliyor ki, bugüne kadar hep direnerek ve mücadele ederek var olduk, bundan sonra da varlığımızı direnerek sürdüreceğiz. Başta Kürt halkı olmak üzere tüm halklar ve demokratik güçler yeni dönemin toplumsal muhalefetini ve tek adam rejimine karşı mücadeleyi sürdüreceklerdir. Yasama, yürütme ve yargıyı tek elde toplayan, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran, denge ve denetleme mekanizmalarını etkisiz kılan, yargıyı taraflı ve bağımlı hale getiren, tüm demokratik hak ve özgürlükleri iktidarın amaçları doğrultusunda çiğneyen keyfi ve kuralsız bir rejim kabul edilemez. AKP, hem doğuda hem de batıda kaybettiği 2 milyondan fazla oy nedeniyle Meclis çoğunluğunu yitirmiştir. AKP, artık bir azınlık yönetimine ve bir koalisyona mahkumdur. Öte yandan 16 yıllık AKP iktidarının bilançosu aslında derin bir toplumsal, kültürel, kentsel, ekolojik yıkım yaratmıştır. Şimdi de bir iktisadi krizin eli kulağındadır. Halklarımıza yeni bir kemer sıkma paketinin dayatılması çok muhtemeldir. HDP, ağır faturanın işçilere ve emekçilere çıkarılması yeltenişlerine karşı mücadeleyi öncelikli gündemlerinden biri olarak görmektedir.
'Soylu nereye giderseniz gidin dedi'
Ağrı Doğubeyazıt’ta, Mevlüt Bengi adlı vatandaşın hayatını kaybettiği ve medyada 'PKK tarafından bir vatandaşın infaz edildiği' şeklinde yansıyan olayla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisini aradığı yönündeki haberlere ilişkin gazetecilerin sorusunu da yanıtlayan Buldan, Soylu’nun dün sabah kendisini aradığını doğruladı. Buldan, “Sayın Soylu direkt partimizi hedef göstererek, infazın partimizle bağlantılı olduğunu ima etti. Bu konuşmayı reddediyoruz. Partimiz bu gibi olayların açığa çıkması konusunda her zaman görüş belirtmiştir. Tıpkı Suruç’ta olduğu gibi yapanlar cezalandırılmıyor, olayla alakası olmayanlar sorumlu tutuluyor. Soylu bir kez daha bu infazdan bizi sorumlu tutmaya çalıştı. Bu olay derhal açığa çıkarılmalı ve bu insanlar cezalandırılmalıdır. HDP olarak böylesi olayları asla kabul etmediğimizi, şiddetle kınadığımızı belirtiyoruz. Soylu, ‘Size haddinizi bildireceğiz, size artık yaşama hakkı yok. Sizler sorumlusunuz, nereye gidiyorsanız gidin. CHP’ye mi Avrupa’ya mı gidiyorsunuz’ gibi saçma sapan bir konuşmayla karşı karşıya kaldım. AKP bundan sonra da bu ülkeyi böyle mi yönetecek? Böylesi bir kinle bu ülkenin üçüncü büyük partisi olan, 6 milyondan fazla insanın oyunu alan bir partiyi bu tür suçlamalarla karalamalarına asla izin vermeyeceğiz. Biz legal demokratik alanda siyaset yapan, halkların kardeşliği için çaba yürüten büyük bir partiyiz. Soylu’nun bir partinin Eş Genel Başkanı’nı arayıp tehdit etmesi kabul edilemez. Herkes haddini bilecek, Soylu da haddini bilecek. Biz sıradan bir parti değiliz. Küçük bir parti değiliz, Türkiye’nin demokratikleşmesi için büyük bedeller ödeyen bir partiyiz. Suruç’ta insanlar hastanede boğazları kesilerek katledildi. Ama suçlular değil bizim adayımız tutuklandı. Bu ülkeyi böyle yöneten herkes haddini bilecek, Soylu da haddini bilecek. İçişleri Bakanının görevi sorumluları bulmak ve cezalandırmaktır” diye konuştu.
TEMELLİ: HEPİMİZİN KINADIĞI BİR OLAY
Buldan’ın ardından Temelli de Soylu’nun sözlerine tepki göstererek “İçişleri Bakanı bugüne kadar yapması gerekenleri yapmadı, HDP ile uğraştı. Ortada hepimizin kınadığı bir olay var. Gidip suçluları yakalamak yerine partimizle uğraşmaya devam ediyor, tıpkı seçimde olduğu gibi. Bütün bu sözleri kendisine iade ediyoruz. Kendisini sorumlu davranmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘MHP’nin oy artışı garnizon etkisi’
24 Haziran seçimlerinde MHP’nin Kürt illerindeki oy oranının artması ve HDP’nin oylarının bazı bölgelerde düşmesine ilişkin yöneltilen soruya da Sezai Temelli yanıt verdi. HDP’ye verilen oyların 'bütünlüklü okunması gerektiğini' belirten Temelli, “Referandum sürecinde de analizler yapılmıştı ama 3 yılda bölgeden çok fazla göç söz konusu oldu. 220 bin bölge seçmeni yerinden yurdundan ayrıldı. Düşüşlerin en önemli nedenlerinden biri bu iç göç. Bir başka neden, baskılar, manipülasyon, oy taşıma gibi birçok faktör var. Toplam oy içinde 120 bin oydan bahsediyoruz ama 1 oy bile önemlidir. Eğer HDP tercihinde bir değişiklik varsa bunun yanıtlarını arayacağız. Batı oyları HDP’nin demokratikleşme mücadelesi sonucu HDP’ye gelmiştir. Seçimlere 15 gün kala hâlâ ciddi bir gri bölge olduğu konuşuluyordu. Seçmen davranışının kararsızlığı çok yüksekti. Bu kararsızlardan HDP de izlemiş olduğu barış mücadelesiyle oy almıştır. MHP'nin bölgedeki oy yükselişine 'garnizon etkisi' diyorum. Bölgedeki garnizon artışının etkisi var... Bunun da çalışmasını yapacağız” yanıtını verdi.