"İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu" diyerek yola koyuldu Özkan ve Altınordu. Yani önce birey olması gerekiyor sporcunun. Sadece önündeki maçlara bakmamak için, yetenekleri sayesinde ünlendiğinde dünyanın merkezinde kendisinin olmadığını bilmesi için de iyi bir vatandaş.
Bu kez yanıldın be Bülent Ortaçgil Abi! Umutlarımızı borç
verdiğimiz dostlarımız bu kez bizi anladı sanırım. Türk futbolunun
umudunu borç verdiği Altınordu’dan bunu anlıyoruz. Malum Altınordu
sistemi, Türkiye’nin gerçek anlamda özkaynak düzenine dayanan tek
sistemi. Ya da daha doğru bir ifadeyle işleyen tek sistemi. Bazı
hamleleri tartışılır da olsa Seyit Mehmet Özkan’ın öncülük ettiği
bu sistem meyvelerini vermeye devam ediyor. Bir ürünü genç yaşına
karşın Roma’da kendisine yer bulmaya çalışıyor, birçok futbolcusu
ise Türkiye’de ders niteliğinde açıklamalar yapıyor.
Bu yazının nedeni de onlardan biri olan Erce Kardeşler.
Boluspor’la oynadıkları ve kazandıkları karşılaşma sonrasında
yaptığı açıklama bir kez daha Altınordu gerçeğini yüzümüze vurdu.
Galibiyeti ailesine, arkadaşlarına, kulüp çalışanlarına hem de
haklarını gönülden vererek teslim edince gündem yine Altınordu
altyapısına döndü.
Fotoğraf, Altınordu Kulüp
sitesinden alınmıştır.
İYİ İNSAN, İYİ SPORCU
Beşiktaş efsane başkanı Süleyman Seba’nın Beşiktaşlılar için
ettiği belirtilen “İyi insan olunmadan iyi Beşiktaşlı olunmaz’
sözünü eğip bükmek gerekiyor bence. Başka türlü bu toprakların
özelde futbol genelde ise yaşam zihniyetinden kurtulamayacağız
yoksa. "İyi insan olmadan iyi hiçbir şey olunmaz.” Altınordu’nun
başarısı da buradan geliyor zaten.
Ben temcit pilavı yapmayayım, benden önce birçok arkadaşım,
çokça büyüğüm, Türkiye’nin en büyük altyapı sistemi üzerine kalem
oynattı. Benimki kısa bir özetle birlikte bir noktaya dikkat çekmek
olsun. İşbu yazının sebebi de bu zaten, Erce bahane.
ERCE BAHANE
2012’de Seyit Mehmet Özkan’la başlayan dönüşümün temeli bir
sporcu sistemine dayanıyor. Metin Oktay’ın Eşrefpaşa’sından çıkan
Özkan, futbol sevgisinde ailesinden çalım yemiş bir futbolseverdi.
Yediği çalım onun diline ise şöyle yansımıştı: "Bu babam bana top
oynatmıyor ama ben, bir gün çok param olunca bütün çocuklara top
oynatacağım." Gerçekten de öyle oldu. Parası vardı, aklı ve kalbi
futbol için atıyordu. Ve neticede Altınordu’dan bir örnek futbol
modeli de çıkarmayı başardı. Futbolcu izleme komitesiyle başlayan,
Türkiye genelinde yetenek arayan bu sistem, seçtiği oyuncunun
sadece okul ve futbola odaklanması için de her türlü kolaylığı
yaratıyor.
Seba’nın fikrine çok yakın bir düsturla "İyi birey, iyi
vatandaş, iyi futbolcu" diyerek yola koyuldu Özkan ve Altınordu.
Yani önce birey olması gerekiyor sporcunun. Sadece önündeki maçlara
bakmamak için, yetenekleri sayesinde ünlendiğinde dünyanın
merkezinde kendisinin olmadığını bilmesi için de iyi bir vatandaş.
Zaten bu ikisine yetenek ve çalışma da eklenince iyi bir futbolcu
olmak da kaçınılmaz hale geliyor.
Ama mesele de bundan sonra başlıyor. Evet, bu sistem Türkiye’nin
"La Masia"sıdır. Evet bu sistem, Türk futbolunun en iyi
jenerasyonuna belki de zemin hazırlayacaktır. Ancak hepsinden
önemlisi bu sistem şımarmayan, bahaneler üretip ona buna
saldırmayan, basın mensubunun boğazına sarılmayan, onlara el
hareketi yapmayan, arkadaşlarını ve meslektaşlarını hor görüp
onları dövmeye kalkışmayan, bir neslin yapıtaşı olacak.
NE ARDA OLACAKLAR NE EMRE NE DE BURAK
Erce’nin açıklamaları bunun için değerli. Bu çocuklar umuyoruz
ki Arda Turan olmayacak. Futbol olarak değil karakter olarak.
Biliyoruz ki bu gençler Emre Belözoğlu’na dönüşmeyecek. Umuyoruz ki
hiçbiri kız arkadaşlarını ya da eşlerini dövmeye yeltenmeyecek
Burak Yılmaz gibi. Çünkü onlar önce birey ve vatandaş olmayı
öğreniyorlar. Yetenekleri ve çalışma arzuları onları sporcu
yapıyor. O sebeple yanılacak bence Bülent Abi. Umutlarımızı
Altınordu tedrisatından geçen tüm sporcu adaylarına borç verdik biz
Bülent Abi. Biliyoruz onlar bizi anlayacaklar.