Bülent Turan: CHP'nin içine Sabih Kanadoğlu kaçmış

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in dün yaptığı Başbakan Binali Yıldırım'ın hem MKYK üyesi olarak genel başkan vekilli hem de grup başkanı olamayacağı yönündeki açıklamalarına AK Parti'den yanıt geldi: Ahmet Türk'ün DTP Genel Başkanı iken aynı zamanda parti yönetimindeydi, Abdullah Gül de AK Parti'de başbakan ve MKYK üyesi oldu. Açıklamayı yapan AK Partili Bülent Turan, "CHP'nin içine Sabih Kanadoğlu kaçmış" dedi.

Abone ol

DUVAR - AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, CHP'nin MKYK üyesi olan kişinin grup başkanı olamayacağı yönündeki iddialarına karşılık “Bizler grup başkanı olarak Başbakanımız Binali Beyi öneriyoruz, görüyoruz. CHP'nin, grup başkanı olan kişinin MKYK üyesi olmayacağı iddiasını büyük bir vahim tablo olarak değerlendirdik. Adeta CHP'nin içerisine Sabih Kanadoğlu kaçmış durumda" dedi.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, TBMM Basın Kapısı'nda açıklamalarda bulundu. Turan, AK Parti'nin 24 Mayıs Çarşamba günü kapalı grup toplantısında grup başkanı seçeceklerini belirterek şöyle konuştu: "AK Parti olarak grup başkanımızı seçeceğiz. Bizler grup başkanı olarak Başbakanımız Binali Beyi öneriyoruz, görüyoruz. Yarınki seçimle hayata geçirmek istiyoruz. Ancak bugün CHP'nin, grup başkanı olan kişinin MKYK üyesi olmayacağı iddiasını büyük bir vahim tablo olarak değerlendirdik. Biz kampanya, referandum döneminde CHP'nin geçmişinden ders aldığını, artık hukuk ve kanun oyunlarıyla bir takım yanlış stratejilerle değil halkla yürüyeceğini bir an ümit etmiştik. Ancak bugün tekrar fabrika ayarlarına döndüğünü, kritik CHP olduğunu bir daha ifade etmek istedim. Adeta CHP'nin içerisine Sabih Kanadoğlu kaçmış durumda. Oysa çok net olarak ifade edebilirim ki grup başkanı ile grup yönetim kurulu yerleri ayrı ayrı düzenlenmiştir. Grup başkanı olan kişinin aynı şekilde MKYK üyesi olmanın hiçbir mahsuru hem kanunen hem siyasi etik olarak da yoktur. Hatta güçlü grup olmasını, güçlü MKYK üyesi olmasını sağlayan bir unsurdur. Kaldı ki bu ilk defa olan bir iş değil. CHP belki bilmez ama Ahmet Türk'ün DTP Genel Başkanı iken aynı zamanda parti yönetiminde olduğunu hatırlatmak isterim. Yine aynı şekilde 2002 yılında Cumhurbaşkanımızın milletvekili olmadığı dönemde, Abdullah Gül'ün AK Parti'de başbakan ve MKYK üyesi olduğunu ifade etmek isterim. Bunun bir engel olmamasına rağmen tekrar tartışmaya açılmış olmasını klasik bir CHP ayak oyunu olarak görüyoruz, ciddiye almıyoruz."

'CHP'NİN KONGREMİZE KATILMAMASI KENDİ NEZAKETİYLE ALAKALIDIR'

Bülent Turan, CHP'nin AK Parti 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'ne katılmamasına ilişkin de şu değerlendirmede bulundu: "İktidara en yakın parti olan CHP'nin kongremize katılmaması kendi nezaketiyle alakalı bir şeydir. Biz davetimizi yaptık ancak davete icabet etmeyen CHP olmuştur. Makamlar, mevkiler gelir geçer ancak asgari nezaket gerekli diye düşünüyorum. Gelmemiş olmaları bizim açımızdan çok kıymetli değil çünkü biz kongremizi yaptık devam ediyoruz. Gelmiş olmaları onlar açısından şık olurdu. Çünkü en büyük parti AK Parti'den sonra CHP'dir." (ANKARA/DHA)

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel

Özgür Özel ne demişti?

Siyasi Partiler Kanunu'nun 32. maddesinin, siyasi partilerin MKYK üyelerinin o partinin Meclis'teki parti grubunun yönetim kurulunda görev alamayacağını düzenlediğine işaret eden CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel dün yaptığı açıklamada, "Sayın Binali Yıldırım MKYK'ya girdiyse ve MKYK üyeliği sıfatıyla genel başkan vekilliği yapacaksa, burada grup başkanı olamaz. Burada grup başkanı olursa, orada MKYK üyesi olamaz. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu'nu uyarıyoruz, Binali Yıldırım'ı grup başkanı seçerseniz, MKYK'dan istifa etmesi lazım" değerlendirmesinde bulunmuştu.

Siyasi Partiler Kanunu ne diyor?

Özgür Özel'in açıklamalarına gerekçe yaptığı Siyasi Partiler Kanunu'nun 32. maddesinde, "Bağdaşmayan görevler" başlığı altında şu ifadeler yer alıyor:

Madde 32 – Siyasi partilerin merkez karar ve yönetim kurullarına üye olanlar, o partinin Türkiye Büyük Millet

Meclisi parti grubu yönetim kurulunda görev alamazlar.

Siyasi partilerin disiplin kurullarında görev alanlar, kongreler, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki parti grubu

üyelikleri hariç, partinin diğer organ, kurul ve görevlerinde bulunamaz, partiye bir hizmet bağıyla bağlı olamaz ve partiden

herhangi bir suretle gelir sağlayamazlar.

Bir disiplin kurulunda görev alan kimse, diğer bir disiplin kurulunda görev alamaz.

Eşler ile bir ve ikinci derecedeki kan ve sıhri hısımlar, aynı disiplin kurulunda görev alamazlar. Bunlarla ilgili

kararlara katılamazlar.

Siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurullarından birinde üye olan kimse, diğer bir il veya ilçe yönetim kurulunda üye

olamaz. İl ve ilçe başkanları hakkında da aynı hüküm uygulanır.

Neden Sabih Kanadoğlu?

2007 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevinde bulunan Sabih Kanadoğlu.

24 Nisan 2007 tarihindeki AK Parti grup toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklandı. 27 Nisan tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı birinci tur seçimlerinde 357 kabul oyu çıkmasına karşın 367 sayısına ulaşılamadığı için seçim ikinci tura kaldı.

Anayasanın ilgili hükmü gereği, ilk oturumun açılabilmesi için 367 üyenin Meclis'te hazır bulunması gerektiği gerekçesi ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) oturumun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Dava sonucu Meclis'in birinci oturumu Anayasa Mahkemesi'nin 1 Mayıs 2007 tarihli kararı ile iptal edildi. 6 Mayıs 2007 tarihinde Mecliste yapılan iki yoklamada da toplantı yeter sayısının bulunamaması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamadı. Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamaması üzerine genel seçime gidildi. 22 Temmuz 2007 seçimlerinin ardından 20 Ağustos 2007 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turunda Gül, 341 oy aldı. Gül, 24 Ağustos 2007 tarihinde yapılan ikinci turda 337 oyda kaldı.

Anayasaya göre ilk iki turda üçte iki çoğunluk olan 367 sayısına ulaşılamadığı için Cumhurbaşkanı seçiminden bir sonuç alınamadı. Abdullah Gül, 28 Ağustos 2007 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda 339 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanı seçildi. İşte o dönem Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yürüten Sabih Kanadoğlu, TBMM oturumu açıldığında 367 milletvekilinin hazır bulunması gerektiği yorumunu ilk kez dile getiren isim olarak öne çıkmıştı.