Heykeltıraş Seyhun Topuz, dostu ve meslektaşı Kuzgun Acar anısına, bulutları çağrıştıran dokuz parçalık büyük bir açık hava eserini Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nin Fıstıklı Terası'na konuşladı. Temelini vaktiyle Sabancı Müzesi'nde de izlenen, Acar'ın İMÇ'deki 'Kuşlar'ından alan proje, her yıl bir başka sanatçının heykel düzenlemesi ile güncellenerek gelenekselleşecek.
Balıkesir doğumlu, ödüllü çağdaş heykeltıraş Seyhun Topuz (1942), son dönemde ortaya koyduğu soyut geometrik 'buruşuk' eserlerine bir yenisini daha ekledi. Kişisel sergilerinin birçoğu Maçka Sanat Galerisi ve İstanbul ile Ankara Galeri Nev'de yer alan Topuz, genç yaşta yitirdiğimiz meslektaşı, arkadaşı Kuzgun Acar'ın anısına ürettiği yeni eserini, yine Acar'ın 2013'te Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı'nın izniyle Unkapanı İstanbul Manifaturacılar Çarşısı'ndaki (İMÇ) cephesinden alınarak 2016'da renovasyonu yapılıp Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nde (SSM) sergilenen 'Kuşlar' adlı eserin yerine yerleştirdi.
Böylece bu tavır, SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer'in de vurguladığı üzere gelenekselleşecek ve her yıl bir başka heykeltıraş, SSM'nin Boğaz manzaralı terasındaki özel noktaya bir yapıtını misafir edecek. Topuz, dokuz parçadan oluşan düzenlemesini de, yine Acar'ın İstanbul'un simgeleri arasında gelen bu heykelinden ilhamla üretmiş. Antrasit renkli duvar üzerinde bakır malzeme ile sanatçının SSM'deki Fıstıklı Bahçe'de gerçekleştirdiği heykel düzenlemesi, Topuz'a göre Acar'a yaptığı göndermelerle olduğu kadar, kişisel dışavurumcu tavrının dinamizmi ile de şekillenmiş.
1 Ekim'e değin görülebilecek eser hakkında, müzenin yeni konuğu Mutfak Sanatları Akademisi'nde verdiği özel yemekte konuşan Dr. Ölçer, şunları vurguluyor: "İstanbul'un o trafiği, kalabalığı, kargaşasında, o heykelin önünden kimin geçtiği, baktığı sırada, o heykelin kimin olduğunu merak ettiğini bilemem. Ama hak ettiği asıl yerin deniz olduğunu düşünürüm hep. Onun için de, o heykele burada bir yer verdik. Bundan sonra da bahçemizi heykel sanatına daha fazla açmaya kararlıyız. Keşke bahçelerimiz, sokaklarımız bunlarla dolabilse."
Heykeltıraş Topuz ise şöyle anlatıyor, Kuzgun'un anısına ürettiği yapıtını:
"Kuzgun'un boşalan duvarına onun anısına bir şey yapma fikri benim de, sanıyorum Nazan'ın da çok hoşuna gitti. Belki görmüşsünüzdür, Nev'de, Mardin Bienali'nde sergilediğim buruşturulmuş eserlerle devam edeyim istedim... Kuzgun'u çok genç yaşta kaybettik. Benim dostluk yaptığım bir insandı. Her yaşta insanla dost olabilen, konuşkan, hareketli, yetenekli biriydi. Bu eseri üç sene gibi bir zamanda renove ettiler. Onarılamaz haldeydi. Fakat sonra son derece yetenekli biri ele aldı ve geçen sene de onu büyük bir sevinç ve sevgi ile izledik.
Benim ortaya koyduğum eserim ise dokuz parçadan oluşuyor ve eserin dokuzuncu parçası da arkada yer alıyor. Mimar Nevzat Sayın'ın da fikir vermesiyle bir parçanın da arkada olduğunu görebilirsiniz. Antrasit duvar üzerine beyaz bu iş ortaya çıktı."
Dr. Ölçer, Topuz'un adını 'Nevzat' koyduğu bu parça ile birlikte, heykelin bulunduğu duvarı sarıp sarmaladığını ve bunun çok hoş olduğunu vurguluyor. Ekim ayı başında sanat sezonunu Rus avangartlarına dair kapsamlı bir sergi ile karşılayacaklarını belirten Ölçer bu vesileyle şu mesajları veriyor:
"Ben inşaatı, kum kokusunu severim, bu benim için hep bir yenilik, başka bir şeylere başlamaktır. Burada 15 sene geride kaldı ve burası farklı bir yere dönüştü. Bir kişinin değil, tüm dünya koleksiyonlarının da yer aldığı bir yer oldu. Kadromuz genişliyor, yapıya bir şeyler ekliyoruz. Tek hücreli bir varlığın bambaşka bir oluşuma dönüşmesi gibi bu. Bu duvar Kuzgun için yapılmıştı ama benim hep böyle gizli hesaplarım olur. Sinema sanatı benim için değerli bir sanattır. Bu vesileyle burada, sinema filmi de göstereceğiz. Orası da hep sanata dönük olacak. Seyhun ile birlikte bu geleneksel hale geldi. Bundan sonra da bir başka sanatçı, kendisine saygı heykeli için aramızda olacak."