Bursa Su Kolektifi'nden imza kampanyası: Denizi savun

Nisan ayının başından itibaren Marmara Denizi’nin ölümünü duyurmaya çalışan Bursa Su Kolektifi, “Denizi Savun” etiketiyle imza kampanyası başlattı.

Abone ol

BURSA - Halk arasında deniz salyası (müsilaj) olarak bilinen fitoplanktonların çoğalmasıyla gözle görünür hale gelen Marmara Denizi’nin ölümü, sosyal medyada gündeme girebildi. Washington Post’ta dahi haber konusu olan Marmara Denizi’nin müsilajla kaplanması hakkında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden yapılan tek açıklama ‘doğa olayı’ olduğu yönünde.

Nisan ayının başından itibaren Gemlik ve Mudanya sahillerine dikkat çeken Bursa Su Kolektifi, dilekçelerine verilen ‘doğa olayı’ yanıtına karşılık imza kampanyası başlattı. Gemlik Körfezi’nin bazı kıyılarında nisan ayının başında görülmeye başlayan müsilaj, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı ve göl uzmanı Dr. Erol Kesici’nin, “Aynı Covid gibi her tarafa bulaştırabilir, yayılım gösterir” sözlerini doğrularcasına iki ay içinde Marmara Denizi’nin bütün bölgelerine yayıldı. Karadeniz’de de görülmeye başlayan müsilaj, Kuzey Ege’yi dahi tehdit eder duruma geldi. Denizin üstünde oluşan yoğun tabakadan ziyade asıl tehdidin denizin dibine çöken müsilaj yoğunluğunun olduğu ortaya çıktı. Balık ölümlerine, yavru yunusların karaya vurmasına sebep olan müsilaj, balık popülasyonlarının yok olmasını tehdit ediyor.


‘MÜSEBBİBİ SÜRDÜRÜLEN KÖTÜ ÇEVRE POLİTİKALARI’

Bursa Su Kolektifi, ‘Marmara Denizi’nin çığlığını duyuyoruz’ diyerek Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne şu soruları yöneltti: “Plankton artışının sebebi kirlilik midir? Numune alınmış mıdır? Ekosisteme zarar veren bu oluşum ile ilgili hangi önlemler alınmış veya alınacaktır?"

Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden verilen yanıtta, Mudanya ve Gemlik sahillerinde oluşan plankton artışının sebebi, mevsimsel olarak sıcaklıklarda yaşanan ani artışlara bağlandı. Planktonlardan numune alınmadığını belirten müdürlük, yanıtında aslında bilimsel bir incelemenin ortaya konmadığını belirtmiş oluyor. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün yanıtına karşılık harekete geçen Bursa Su Kolektifi, konunun yetkililerin gündeminde olmamasına dikkat çekti.

“Müsebbibi sürdürülen kötü çevre politikalarıdır” diyen Bursa Su Kolektifi, Anayasa'nın 56. maddesini, “Vatandaşa ve devlete çevreyi koruma görevini ve ödevini yükler” hatırlattı. Bursa Su Kolektifi, yetkilileri göreve davet etmek için, vatandaşları “Denizi Savun” imza kampanyasına destek olmaya çağırdı.


‘MARMARA DENİZİ AŞIRI KİRLİLİK YÜZÜNDEN CAN ÇEKİŞİR DURUMDA’

Plankton çoğalmasını, “Hiçbir şekilde doğa olayı olmayan bu durum doğalda değildir, bir türün ölümüdür; kayboluşudur” ifadeleriyle aktaran Bursa Su Kolektifi, sebebini şöyle ifade etti:

“Pek çok bilim insanı, bu kirliliğin Marmara Denizi’ne derin deniz deşarjı yapan, Marmara’ya akan derelerimize yeterince arıtılmamış atık sularını bırakan atık su arıtma tesislerinden ve kaçak deşarjlar yapan sanayi tesislerinden kaynaklandığını açıklamaktadır. Marmara Denizi aşırı kirlilik yükünden kendini yenileyemez can çekişir duruma gelmiştir. Dipteki deniz canlılarının, balıkların yaşamı yok olma noktasındadır. Denizlerimizdeki, akarsularımızdaki ve göllerimizdeki kirlilik önlenmeli, kaçak deşarjlar ve derin deşarjlar durdurulmalıdır.” (DUVAR)