Bütçe görüşmelerinde Bakan Kurum ve Gergerlioğlu tartışması: Terbiyesiz, çemkirme...

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu ve HDP'li Erol Katırcıoğlu arasında bütçe görüşmeleri sırasında tartışma yaşandı.

Abone ol

DUVAR - Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Son aylarda polisin geri dönüşüm depolarına yaptığı baskınlarla gündeme gelen atık toplayıcılarla konuşan Bakan Kurum, "Atık toplayıcı kardeşlerimiz Türkiye'nin en büyük çevre hareketi olan sıfır atık projemizin isimsiz kahramanlarıdır" dedi.

'BAKAN BURAYA İNSANLARA ÇEMKİRMEYE GELİYOR...ÇEMKİREN SENSİN'

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Sedat Peker'in, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yakını Sadık Soylu'nun Çevre Bakanlığı'nda nüfuzu olduğunu iddia etmesi üzerine bakana soru sordu. "Peker, bakanlığı Sadık Soylu'nun yönettiğini iddia etmiştir. Bunlara ne dersiniz?" sorusu üzerine Bakan Kurum, "Sırtını vesayeti, cuntayı, mafyayı, FETÖ'yü, PKK'yı dayayıp, millete parmak sallama, efendilik yapma dönemi bitmiştir" dedi.

Kurum'un açıklamalarına HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu tepki gösterdi. Tartışmanın devam etmesi üzerine Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz, komisyona ara verdi. Bu sırada Bakan Kurum, "Onlar konuşacak ben susacak mıyım" diye konuştu. Bunun üzerine Katırcıoğlu, Kurum’a, “Terbiyesizlik yapma” dedi. Kurum da “Sen terbiyesizlik yapma” karşılığını verdi. Tartışmanın son bulmasıyla Kurum soruları yanıtlamaya devam etti. Bakanın soruları yanıtlamasının ardından söz alan Gergerlioğlu, "Sayın Bakan buraya insanlara çemkirmeye geliyor" dedi. Bakan Kurum da "Çemkiren sensin" karşılığını verdi. AK Partili vekiller, Gergerlioğlu’na "Nasıl konuşuyorsun, sözünü geri al" diyerek tepki gösterdi.

Gergerlioğlu, "Ben, bu ülkede Sedat Peker'in iddiaları karşısında harekete geçmeyen... İktidara bağlı savcılar harekete geçmiyor. Biz, bu yüzden Sayın Bakan’a Sedat Peker'in iddialarını sorduk. Ben de Sayın Bakan'a soruyorum millet adına. ‘Bu iddialar karşısında ne diyeceksiniz’ diyorum. Dönüyor, bana yalanla, hakaretle, iftira ile cevap veriyor. Böyle şey olur mu" dedi.

'BURADA MİLLETİN ÖĞRENMESİ GEREKEN SORUYU BAKAN CEVAPLAMIYOR'

Buna karşılık söz alan Kurum, “Ömer Faruk Gergerlioğlu kendisi çemkiriyordur. Kendisi yalan ifadelerini söylemeye devam ediyor. Ben, sözlerimin arkasındayım. Biz, sözlerini aynen kendisine iade ediyoruz. Devletin hakimi savcısı var, hukuk düzeni var, hukuk düzeninde yapılması gerekenler yapılır" diye konuştu.

Tartışmanın sonlanmaması üzerine Komisyon Başkanı Yılmaz, "Her ikinizi de sözlerinizi geri almaya davet ediyorum" dedi. Gergerlioğlu'nun tepkisi üzerine Yılmaz, "Yapmadığınız şeyi başkasından bekleyemezsiniz" dedi.

Konuşmasının engellendiğini ifade eden Gergerlioğlu, “Ben deyince durduruyorsun Sayın Bakan deyince durdurmuyorsun. Adaletsizsin Sayın Başkan, adaletsizsin. Adaletsiz bir Başkansın böyle olmaz, böyle olmaz.. Benzim söylediğim aynı sözü söyledi, o zaman Sayın Bakan’a da sözünü geri al diyeceksin. Benim mikrofonumu kapattınız, ona devam dediniz adaletsizsiniz. Siz burada AKP’nin Başkanı değilsiniz, komisyonun başkanısınız, böyle olmaz.. Savcılar harekete geçmiyor, burada milletin öğrenmesi gereken soruyu bakan cevaplamıyor” ifadelerini kullandı.

Bakan Kurum, "Ben sözlerimin arkasındayım. Kendisi gelecek, Twitter'dan, Facebook'tan duyduklarıyla bize hesap sormaya kalkacak, biz de hiçbir şey söylemeyeceğiz. Devletin hakimi savcısı var. Hukuk düzeni var, hukuk düzeninde yapılması gerekenler yapılır, bizim de verecek bir hesabımız varsa gider hesap veririz. Sözlerinizi aynen size iade ediyorum" dedi.

Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz da siyaset steril bir ortam olmadığından milletvekillerinin birbirlerine tahammül etmeleri gerektiğini belirterek, oturumu kapattı.

Milletvekillerinin eleştirilerine yanıt veren Kurum'un açıklamalarından şunlar öne çıktı:

SİZİN YÖNETTİĞİNİZ İZMİR'DE, TARİHİNİN EN BÜYÜK DEPREM DÖNÜŞÜM PROJESİNİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ: Kafanızı çevirip nereye bakarsanız bakın, bizim orada bakanlığımızın yapmış olduğu bir projeyi, bizim, AK Parti'mizin mührünü görürsünüz. Hep aynı şeyi söylüyorsunuz. 'Yerel yönetimlerin yetkisini kısıtlıyorsunuz' diyorsunuz. Bir kere, 2002 yılından sonra yaptığımız reformlarla yerel yönetimlerimizin yetki alanlarını siz değil, biz genişlettik. Gelirleri siz değil, biz artırdık. 2014 yılında 30 büyükşehir belediyesine aktarılan pay yüzde 5'ten yüzde 6'ya, büyükşehir ilçe belediyelerine aktarılan payı ise yüzde 2,5'ten yüzde 4,5'e yine biz çıkardık. Sadece bu yılın ilk 9 ayında yerel yönetimlere aktarılan miktar 94,4 milyar liraya ulaştı. Bugün sizin partiniz tarafından yönetilen İzmir'de, tarihinin en büyük deprem dönüşüm projesini gerçekleştiriyoruz.  Bir kere, Gazi Mustafa Kemal'in 'mağrur İzmir'ini' 20 yılda, 'mağdur İzmir' siz yaptınız. Bana İzmir'de 25 yıldır ne yaptınız? Bir tane kentsel dönüşüm projesi, bir tane deprem dönüşüm projesi, başlattığınız bir tane çalışmayı, bir örneği gösterir misiniz, bunu söyler misiniz?

GERGERLİOĞLU'NUN SÖYLEDİKLERİNİN, HİÇBİR KIYMETİ HARBİYESİ YOKTUR: (Bakanlıkta yapılan atamalar sorusu) Bir kere bu soruyu soran Ömer Faruk Gergerlioğlu'na öncelikle şunu söylemek isterim. Sırtını vesayeti, cuntayı, mafyayı, FETÖ'yü, PKK'yı dayayıp, millete parmak sallama, efendilik yapma dönemi bitmiştir. Bu da AK Parti döneminde bitmiştir. Kimse, arkadaşlarımız hakkında mesnedi olmayan iddialarda bulunmasın. Bunu söyleyen önce kendisine bakacak, şu anda iş tuttuğu kökü dışarda, kendi içeride arkadaşlarına, birlikte yol yürüdüklerine, iş tuttukları ABD'deki FETÖ trollerine bakacak. Bunu söyleyen, ondan sonra karşımıza geçecek, onurlu bir şekilde konuşacak. Gergerlioğlu'nun söylediklerinin, bizim nezdimizde hiçbir şekilde kıymeti harbiyesi yoktur.

PLANLAMAMIZDA 500 BİN NÜFUSU GEÇMİYORUZ: Kanal İstanbul, Cumhurbaşkanımızın milletinin onayına sunduğu, milletin de onay verdiği büyük bir projedir. Kanal İstanbul, boğazımızın özgürlük projesidir. Yüzde 52'si yeşil alanlardan oluşan Türkiye'nin en çevreci şehircilik projesidir. Yapacağımız rezerv konutlarla İstanbul'u depreme hazırlayan büyük bir dönüşüm projesidir. Şu bilim insanlarını bile ayıran, ayrıştıran aklı artık terk edin. Biz, Kanal İstanbul'da Cumhuriyet tarihinin en geniş katılımlı, en şeffaf ÇED sürecini yürüttük. ÇED Raporunu da 200 bilim insanımızın katkılarıyla hazırladık. Deniz araştırmaları yaptık. Dalga, taşkın, su kalitesi, yer altı suyu, deprem ve tsunami modelleme çalışmalarını titizlikle yürüttük. 'Kanal İstanbul çevresine 1,5 milyon nüfus gelecek' yalanlarına hâlâ devam ediyorsunuz. Projenin planlamasını biz yapıyoruz. Bizim böyle bir şeyden haberimiz yok. Hem ÇED'de hem de planlamamızda 500 bin nüfusu geçmiyoruz. Bu 500 bin nüfus da ilave nüfus değildir, çevrelerdeki ilçelerin dönüşümü için rezerv alanlardan oluşmaktadır. Kanal İstanbul ile gündeme gelmeye çalışanların ne yazık ki bir tehdit dili kullandığına şahit oluyoruz. Bir bakıyorsunuz müteahhitler tehdit ediliyor, bir bakıyorsunuz devlet kurumları, bakanlık çalışanları, kurumların başındaki yöneticiler tehdit ediliyor, vatandaşlarımız tehdit ediliyor. Bu tehdit dilini kullananlar şunu çok iyi bilmelidir ki bu millet, bu tehditlere kulak asmaz, tehdit edenleri görüyor ve gereken cevabı da verecektir.

HDP, ÇEVREMİZİ KORUYUCU HİÇBİR ADIMIN İÇERİSİNDE OLMADI: (Salda Gölü) Biz kıyıdaki ve çevredeki çöp tepeleri, derme çatma binaları kaldırdığımız için mi rahatsızsınız, insanlarımıza daha iyi şartlarda orada dinlenme imkanı verdiğimiz için mi rahatsızsınız, anlamakta zorluk çekiyoruz. HDP, millete faydası olan, doğamıza faydası olan, çevremizi koruyucu hiçbir adımın içerisinde olmadı, olamaz. Biz en azından icraat anlamında, belediyeleri yönettikleri dönemde tek bir doğru, güzel, çevreci adımın atıldığını görmedik. Diyarbakır'a döktükleri betonu gördük, belediye kasasında, milletin cebinde olması gerekirken, belediye kaynaklarının nasıl terör örgütlerine peşkeş çekildiğini gördük. Milletimize de açıkladık. O süreci siz çok iyi bilirsiniz. Kimin rantçı olduğunu, talancı olduğunu milletimiz çok iyi biliyor. Rantçı da sizsiniz, talancı da sizsiniz. Kırklar dağında beton yaptınız, biz de yıktık. Belediyenin, vatandaşın kaynaklarını terör örgütüne verdiğinizi de gördük.

RUHSATLI MADENİN YÜZ ÖLÇÜMÜNE ORANININ FAZLA OLMASI, ÇED KARARI VERİLECEĞİNİ İFADE ETMEZ: Türkiye'de siyanürle altın arama faaliyetleri yoktur. Arama çalışmaları sırasında solüsyon ve doğal bir çamur kullanılmaktadır. Madenlerle ilgili bilgiyi en basit ifadeyle 'yanlış veriyorsunuz.' Bir defa bir madencilik faaliyetine ruhsat verilmesi, o alanların tamamında maden çıkarılacağı anlamına gelmez. Bununla beraber bölgede, ruhsatlı madenin yüz ölçümüne oranının fazla olması, ÇED kararı verileceğini ifade etmez.

İKLİM KRİZİ KONUSUNDA 'SORUMLULUK İKTİDARINDIR' DİYEMEZSİNİZ: (Paris İklim Anlaşması) 'İklim Değişikliği Strateji Belgesi' hazırlanacak, çalışmalarımızı bu strateji belgesi doğrultusunda her alanda sürdüreceğiz. Meclisimizle İklim Kanunu hazırlıyoruz. Orada sadece kömürü değil, enerji, atık, ulaştırma, sanayi, tarım başta olmak üzere tüm alanlarda kısa, orta ve uzun vadede planlarımızı açıklayacağız. Bu anlamda ocak ayında düzenleyeceğimiz İklim Şura'sını da yapacağız. Kömüre ve termik santrale ilişkin bakanlığımıza son iki yıldır tek bir ÇED başvurusu yapılmamıştır. Olumsuz etkilerine bütün insanlığın maruz kaldığı iklim krizi konusunda 'sorumluluk iktidarındır' diyemezsiniz. Sorumluluk hepimizindir, bu siyaset üstü bir meseledir. Hepimiz, görev almak, hayatlarımızı ve alışkanlıklarımızı değiştirmek zorundayız. İklim kriziyle sadece Türkiye değil, 208 ülkenin tamamının aynı anda mücadele etmesi gerekiyor. Sadece ülkelerin değil, 8 milyar insanın iklim krizi konusunda çabalaması, gayret göstermesi gerekiyor. Cumhurbaşkanımız, BM Genel Kurulu'nda Paris Anlaşması'na taraf olacağımızı açıkladı. Cumhurbaşkanımız, güvenlikle ilgili olmasının yanı sıra ülkemizin itibarını korumak nedeniyle de Glasgow'a gitmeme kararını aldılar. Biz milletimizin itibarını korumakla mükellefiz. Hiçbir yerde ülkemizin saygınlığına, izzetine halel gelmesine müsaade etmeyiz. Kaldı ki Cumhurbaşkanımız, iklim değişikliğiyle alakalı mesajlarını ekim ayında gerçekleştirilen BM Genel Kurulu'nda açıkladılar. Artık Paris Anlaşması'na tarafız. 2053 net sıfır emisyon ve Yeşil Kalkınma hedefleri doğrultusunda çalışmaları yürütüyoruz.

MİLLETİN BAHÇELERİNE NASIL KARŞI ÇIKALAR?: Bugün TOKİ'miz, bu ülkenin en çok yeşil alan, en çok insan merkezli sosyal donatı üreten kurumudur. TOKİ karınca gibi çalışmış. Dün planlı kentleşme lazım dendi, gitti planlarını yaptı. Konut seferberliği dendi, gitti milyon konut üretti. Şimdi vazifesi yatay mimari esaslı, zengin imkanlara sahip, yeşilin içinde bir proje mantığıyla, hem sosyal konutlarını yapmak hem de Türkiye’nin 81 iline millet bahçesi kazandırmaktır. Siz bunu kaldıramıyorsunuz. Her fırsatta, çevreci, doğasever olduğunu dile getiren bir insan, nasıl olur da tam 30 milyon insanın yürüme mesafesinde, spor alanlarıyla sağlık sunan, yeşil alanlarıyla oksijen sunan, aktivite alanlarıyla milletimizi rahatlatan yeşil alanlara, milletin bahçelerine nasıl karşı çıkar? Anlamak hakikaten mümkün değil.

KİMSE BİZİM EMEKÇİ KARDEŞLERİMİZİN ARASINA GİRMEYE ÇALIŞMASIN: Çekçekçi, emekçi kardeşlerimizle ilgili tezvirat yapıyorsunuz. Biz hepinizin kastını çok iyi biliyoruz, milletimiz de çok iyi biliyor. Kimse bizim emekçi kardeşlerimiz üzerinden siyaset yapmasın, onları istismara kalkışmasın. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürüttüğümüz sıfır atık projesi ve yine kendilerinin ifadeleriyle 'atık toplayıcı kardeşlerimiz', Türkiye'nin en büyük çevre hareketi olan sıfır atık projemizin isimsiz kahramanlarıdır. Kimse bizim emekçi kardeşlerimizin arasına girmeye çalışmasın. Bizim her zaman, işçinin, emeğin, alın terinin yanında olduğumuzu çok iyi biliyor. Bize konuşmalarında, rantçı, emek sömürücü diyenler, asıl emek sömürücüsü sizlersiniz.

Kurum'un açıklamalarının ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ve Meteoroloji Genel Müdürlüğünün bütçeleri komisyonda kabul edildi. (AA/HABER MERKEZİ)