Büyük hayvanlarla birlikte doğayı da yok ediyoruz

Ortalama büyüklükteki vahşi hayvanların nesli bu hızla tükenmeye devam ederse, 100 yıl içinde toplam nüfuslarının dörtte birini kaybedecekleri tahmin ediliyor.

Abone ol

Damian Carrington

Yeni bir araştırmaya göre, insanlık durmaksızın vahşi yaşamı yok etmeye devam ederse doğanın da küçülmesine neden olacak ve şu an ortalama vücut büyüklüğüne sahip hayvan nüfusu dörtte bir oranında azalacak.

Araştırmacılar, gelecek yüzyılda gergedanlardan kartallara varana dek 1000’den fazla memeli ve kuş türünün soyunun tamamen yok olacağını tahmin ediyorlar. Ayrıca, bu durumun, insanların besin ve temiz su için bel bağladığı ekosistemlerin çökmesine yol açabileceğini de vurguluyorlar.

SAYISIZ TÜR YOK EDİLDİ, MİLYONLARCASI SIRADA…

Son 125.000 yıl zarfında insan türü, Afrika dışındaki tüm kıtalarda büyük canlıları yok etti. Araştırmada belirtildiğine göre, bu imha süreci önümüzdeki yıllarda artan bir biçimde hız kazanacak.

Bilim insanları, yaban hayatı korumak ve yaşam alanlarını onarabilmek için radikal bir eylem planı hayata geçirilirse, gelecekte yaşanacak bu felaketten kaçınılabileceğini ve yeni araştırmanın hayati öneme sahip türler üzerine odaklanmamıza yardım edebileceğini ifade ediyorlar.

1970’ten günümüzde dek hayvan popülasyonları yüzde 60 oranında azaldı; bu durum, Dünya’da yaşanan altıncı kitlesel yok oluş sürecinin, vahşi alanların küçülmesi, avlanma ve yoğun tarım uygulamalarından kaynaklandığını ortaya koyuyor.

Bilim insanları, bu ayın başlarında, insan türünün Dünya’nın doğal yaşam destek sistemlerinin çöküşü nedeniyle tehdit altında olduğunu, doğal ekosistemlerin yarısının çöktüğünü ve toplamda bir milyon türün yeryüzünden tamamen silinme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladılar.

HAYVANLAR YOK OLURSA, İNSANLAR DA YOK OLUR

Bu yeni araştırmaya öncülük eden Southampton Üniversitesi’nden Robert Cooke, “Henüz doğadaki rollerini tam anlamıyla bilmediğimiz bu büyük türleri kaybediyor olmamız endişe verici bir durum,” diyor. “Onlar olmadan, işler çok hızlı biçimde daha da kötüleşmeye başlayabilir. Ekosistemler çökmeye başlayabilir ve hayatımızı sürdürmek için ihtiyaç duyduğumuz her şey yok olabilir.”

Londra’da bulunan ZSL Zooloji Enstitüsü’nde görevli olan Chris Carbone şunları aktarıyor: “Bu çalışma, son buzul devirleri arasında bodur hayvanların yaşadığı tükenme oranlarına dair tahminler ortaya koyuyor ve daha büyük bir cüsseye sahip türlerin en savunmasız kesimi oluşturduğunu gösteriyor. Birçok büyük hayvan türünün durumu, hedef gözeten kaçak avlanma ve yasadışı vahşi yaşam ticareti sebebiyle nüfuslarındaki azalmayı daha da kötüleştirdiği için, araştırmacıların dile getirdiğinden daha da kötü bir durumun yaşanması hiç şaşırtıcı olmaz.”

Nature Communications adlı dergide yayınlanan araştırmada, vücut kitlesi, yaşam alanlarının genişliği, beslenme biçimi ve nesiller arasında geçen sürenin uzunluğu da dahil olmak üzere, 15.500 farklı memeli ve kuş türünün beş temel özelliği incelendi. Ardından, araştırmacılar elde ettikleri bilgileri Uluslararası Doğa Koruma Birliği’nin soyu tükenmekle karşı karşıya olan ‘tehdit altındaki türler kırmızı listesi’nde bulunan verilerle birleştirdiler.

KEMİRGENLER VE ÖTÜCÜ KUŞLAR EN ŞANSLI KESİM

Sonuçlar, gergedan, kaplan ve kartal gibi iri yapılı canlılardan ziyade, kemirgenler ve ötücü kuşlar gibi daha küçük, daha doğurgan ve koşullara uyum becerisi yüksek hayvanların hayatta kalacağını gösteriyor. Cooke, “Bütün bu (daha iri yapılı hayvanların) soyunun tükenmesi halinde, bu gezegendeki yaşamı en temelden yeniden yapılandırmış oluruz,” diyor.

2018 yılında yapılan araştırmalar, mamutlar ve dev tembel hayvanlar da dahil olmak üzere, devasa cüsseli türlerin insanlar tarafından imha edilmesi nedeniyle, son 125.000 yılda vahşi hayvanların vücut büyüklüğünün ortalama % 14 oranında küçüldüğünü ortaya çıkardı. Yeni çalışma, yalnızca 100 yıl içinde, hayvanların vücut büyüklüğünde % 25 daha fazla küçülme olacağını öngörüyor.

Daha büyük vücuda sahip hayvanlar, daha fazla hedef alındıkları ve yaşamlarını sürdürebilmek için daha geniş vahşi yaşam alanlarına muhtaç oldukları için, insanlar karşısında daha korunmasız durumdalar. İstikrarlı ve üretken ekosistemler yaratmada hayati önem taşıdıklarından, yok olmaları zincirleme bir etki yaratacak. Örneğin, filler büyük bitkilerin tohumlarını dağıtır, akbabalar çürümeden ve hastalık yaymaya başlamadan önce büyük hayvan cesetlerini ortadan kaldırırlar.

Yeni incelemeye göre, daha küçük bir vücuda sahip olan, bitkilerle beslenen ve yırtıcı kuşlardan daha dar bir yaşam alanına ihtiyaç duyan ötücü kuşlar, oldukça iyi durumda görünüyor. Buna karşın, birçok ötücü kuş türü böceklerle besleniyor ve av sayısındaki büyük düşüşlerin bu grubun soyunun tükenmesine neden olabileceği belirtiliyor.

KORUMA PLANLARI ACİLEN UYGULANMALI

Araştırma bağlamında Cooke ile birlikte çalışan ve Kanada’daki Memorial Üniversitesi’nde görevli olan Amanda Bates, şunları dile getiriyor: “Soyunun tükeneceği öngörülen bir tür varlığını sürdürdükçe, koruma eylemleri için hâlâ zamanımız var demektir ve bizimkine benzeyen araştırmaların yol göstererek bu çabalara destek olacağını umuyoruz.”

WWF’de (Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı) vahşi yaşam konusunda baş danışman olan Paul De Ornellas, “Bu çalışma, doğa üzerindeki etkimizle ilgili bir başka endişe verici uyarı işareti,” diyor. Yanı sıra, doğanın iyileşebileceğini söylüyor, “ama bunun gerçekleşmesi için küresel liderlerin acilen ‘Doğa ve İnsan arasında Yeni Anlaşma’ üzerinde kapsamlı bir uzlaşmaya varmaları gerekiyor.”

Araştırma, bireysel türlerin üyelerinin küçülüp küçülmediğini ele almadı; fakat insan baskısının değiştirdiği bazı vahşi hayat örnekleri saptadı. Kaya kırlangıçların kanatları kısalıyor ve bu sayede otomobiller tarafından öldürülmekten kurtuluyorlar. Yaban domuzları, çakallar ve antiloplar da dahil olmak üzere, bazı memelilerin, insan tehdidinden kaçınmak için çoğunlukla gece yaşayan türler haline gelmesi gibi başka değişimler de söz konusu.

* Yazının aslı The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)