Ermeni toplumu huzur içinde bekleyişini sürdürebilir. Nasıl olsa kendisi için neyin ya da kimin ve hangi zamanlamayla iyi olacağını bildirenler fazlasıyla var. İnsan daha ne ister, Allah'tan belasını mı?
Büyük siyasi resim, malûmumuz. Gözaltılar ve rehin tutma amaçlı keyfi tutuklamalarla, Hayır kampanyalarına, ihraç edildikleri işi, aşı isteyenlere, HDP'li siyasetçilere, destekçilere, gazetecilere, avukatlara, insan hakları savunucularına, akademisyenlere, ez cümle tekmil muhaliflere dönük koca bir harekât var. Şiddeti de referandum tarihi yaklaştıkça artıyor. Bu hengamenin ortasında çapı itibariyle daha küçük ama sembolik anlamı hayli büyük bir hamle daha oldu. İstanbul Valiliği, patrik seçimi sürecine doğrudan müdahale etti.
Türkiye Ermenilerinin toplam nüfusu 50 bin ila 80 bin arası tahmin ediliyor. Gel gelelim Ermenilerin Rumlar, Yahudiler ve Süryanilerle birlikte gayrimüslim azınlıklara dönük devlet politikaları açısından kilit bir konumu var. İç mihrak kontenjanı, siyasi gelişmelere koşut olarak sık sık bu topluluklar tarafından doldurulur. Kürtler, Aleviler, sol muhaliflerle ilgili tasarrufların patırtısında ihmal edilmeleri katiyen düşünülemez. Zira, devlet sürekliliktir ve bazı politikalar partiler üstü konumlarıyla kuşaktan kuşağa, iktidardan iktidara devredilir.
YENİ KELİMEMİZ DEĞABAH
Mevzu şu: Türkiye Ermeni Patrikhanesi Patrik 2. Mesrob’un onulmaz bir hastalığa yakalanarak görevlerini yerini getiremediği son dokuz yıldır patrik seçimi yapamıyor. Bunda elbette ana rol, Bakanlar Kurulu kararıyla olmayan bir Patrik Vekilliği statüsü yaratarak mevcut fiili boşlukta yetkisizliği meşru hale getiren Patrik Vekili Aram Ateşyan’da. Ama devlet müdahaleleri, arzulanan işbirlikleri zaten hep bir muhatap bulur kendine. Bu da yeni bir şey değil.
Türkiye Ermeni Patrikhanesi Ruhaniler Genel Kurulu, 15 Mart Çarşamba günü Patriklik seçim sürecini yönetecek olan Değabah’ı (patrik kaymakamı) seçmek üzere bir araya geldi. 24-25 Şubat tarihlerinde Ermenistan Eçmiadzin’de Tüm Dünya Ermenileri Katolikosu 2. Karekin başkanlığında yapılan toplantılarda 15 gün içinde Değabah seçimi yapılması ve seçimle birlikte Patrik Genel Vekili Ateşyan’ın istifa etmesi üzerinde uzlaşmaya varılmıştı. Seçime Ateşyan, Ruhani Kurul Başkanlığı’ndan istifa eden Episkopos Sahak Maşalyan ve Almanya Ermenileri Ruhani Önderi Başepiskopos Karekin Bekçiyan’ın katılması öngörülmüştü. Maşalyan daha sonra yaptığı açıklamada Değabah seçiminde aday olmayacağını ve kendisine verilecek oyların Bekçiyan’a verilmesini isteyeceğini Agos’a açıklamıştı.
Öngörüldüğü gibi saat 15.00’te başlayan toplantı sonrası yapılan oylamada Almanya Ermenileri Ruhani Önderi Başepiskopos Karekin Bekçiyan 34 ruhaniden 23’ünün oyuyla Değabah olarak seçildi. Bütün itirazlara rağmen Değabah adaylığından çekilmeyen Ateşyan ise 11 oy aldı.
Ancak seçimin tamamlanmasından çok değil yarım saat bile geçmeden Ateşyan, basın mensuplarıyla Valilik’ten gelen bir yazıyı paylaştı. Ateşyan’ın paylaştığı Valilik yazısı, devletin büyük takibatı açısından ibretlik bir belgedir. Vali Yardımcısı Aziz Mercan imzasıyla üstelik de toplantı başlamadan önce saat 13:47’de fakslandığı görülen resmi yazıyı burada bir kez daha kayıt altına almak isterim:
“Yazılı ve görsel basında yer alan haberlerde, 15 Mart 2017 Çarşamba günü Değabah (patrik kaymakamı) seçimine gidileceği belirtilerek, Patrik seçim prosedürünün fiilen başlatılmak istendiği anlaşılmaktadır.
16 Şubat 2017 Perşembe günü Patrikhane’de gerçekleştirilen toplantıda meydana gelen olumsuz olaylar da göz önüne alındığında bu sürecin cemaat içinde huzursuzluğa sebebiyet vererek, cemaat içinde ayrışmalara neden olabileceği hali hazırda Patrik Vekili’nin görevinin başında olduğu, ayrıca patrik seçimiyle ilgili esas, usul ve teamüllerin cemaatinizce yakinen bilindiği, bu kapsamda seçim sürecinin başlatılmasının hukuken mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.”
İşte böyle… Meğer devletimiz benim diyen Ermeni’nin zor telaffuz ettiği Değabah sözcüğünü öğrenmiş. Jilet gibi bir yazıyla inceden inceye ‘Zaten birbirinize girdiniz. E, zaten Patrik Vekiliniz var. Bu neyin seçimi?’ dermiş mealen. Hesapta şimdi Valiliğe yapılan randevu başvurusuna yanıt beklenecek ve kördüğüm hale gelen durum çözülmeye çalışılacak.
HERKESİN SORUSU KENDİNE
Halihazırda elimizde seçilmiş Değabah Bekçiyan Sırpazan ve Değabah seçilince istifa etmesi gereken ancak ısrarla bu adımı atmayan Patrik Vekili Ateşyan var. Bir de Agos’un başyazısında sorduğumuz önemli sorular:
“Bu yazı önceden gelip bekletildi mi? Ateşyan Değabah seçilse ortaya çıkacak mıydı? Ateşyan istifa etmeden Valiliğe giderse, bu toplantıdan nasıl bir sonuç çıkabilir? Devletin, kadim geleneklerine göre Değabah’ını seçen Patrikhane’ye yetkisiz, hukuk dışı ve zamanlaması fazlasıyla manidar bu müdahaleyle amaçladığı nedir? Ve elbette asıl soru Aram Ateşyan’ın istifa etmesi için daha ne gibi rezaletler gerekiyor? Zira bu içinden çıkılmaz hal, devletin pek yakından izlediği anlaşılan o toplum içi ‘huzursuzluğu’ artırmaktan öte bir şeye yaramayacak. O huzursuzluktan kimlerin ne medet umduğu da ibretlik son sorumuz.”
Bu arada süreci devlet ve iktidar kadar yakinen takip ettiği gözlenen Uluslararası Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMDER) Genel Başkanı Göksel Gülbey’den de açıklamalar geldi. Oradaki sorular haliyle farklı: "Ermeni Cemaatinin Nizamnamesi, gelenek ve göreneklerine göre mevcut Patrik ölmeden ya da istifa etmeden Patrik seçimi yapılamaz. Bu hüküm gerçekliği ile ortadayken AGOS gazetesi ve Ermeni lobisi destekli grupların Patrik seçimi istemeleri ve seçim yapılması için Ermeni toplumu ile ruhani kurula mahalle baskısı yapılması acaba bu seçim sayesinde başka hedeflere ulaşmak için basamak olarak mı kullanılmak isteniyor? AGOS gazetesi ve Türkiye'deki bazı Ermeni lobisi destekli gruplar yıllardır Ermeni vakıflarının yönetim kurulu seçimlerinin yapılmamasından rahatsızlar. Patrik seçimi yapılmayınca Ermeni vakıflarının da seçimleri yapılamıyor. Bu kadar seçim istemelerinin altında acaba Ermeni vakıflarının taşınmazlarından elde edilen maddi kazançlar mı var?"
Vakıf yönetimlerini işlemez hale getiren seçim sıkıntısını dile getirmek, yıllarca haksız yere işgal edilmiş mülklerin iadesini haberleştirmek neden endişe verir, bilinmez. Eçmiadzin’in, bütün Patrikliklerin ruhani liderliği konumunda olduğunu belirtmek ve haliyle Ruhaniler Kurulu gibi tamamen dinî bir toplantıya devletin müdahalesinin nasıl açıklanacağını sormak da bu noktada anlamsızdır. O ki zaten hükümler önceden verilmiş, ‘Ermeni’ kelimesi iç mihrak olarak kodlanmıştır. Gülbey, ASİMDER olarak konuyla ilgili olan tüm devlet organlarına ve yetkililerine yazılı başvurarak birer açıklayıcı mektup yazacaklarını ve bu seçimlerin hep patrik hem de vakıf seçimlerinin takipçisi olacaklarını belirtmiş. Sağ olsunlar.
Takibat kısmı böylece tamam olduğuna göre, Ermeni toplumu huzur içinde bekleyişini sürdürebilir. Nasıl olsa kendisi için neyin ya da kimin ve hangi zamanlamayla iyi olacağını bildirenler fazlasıyla var.
İnsan daha ne ister, Allah'tan belasını mı? O da zaten mevcut şartlarda Allah katından istenmeyecek denli bol miktarda mevcut.