Mine Kaplangı'nın küratörlüğünü yaptığı Cadılarla Dans Etmek online sergisi kadın bedeninin, doğanın ve mitolojilerin cadılık tarihindeki izdüşümlerini sunuyor.
Kadınlar yüzyıllardır, erkeklerin görüntüsünü
gerçek boyutlarının iki katı büyüklüğünde gösterebilen büyülü bir
güce sahip birer ayna işlevi görmüşlerdi. Virginia Woolf,
Kendine Ait Bir Oda
Online sergiler internetin dünyada yaygınlaşmaya başladığı
2000'li yıllardan bu yana tartışılan bir düşünce. Ancak sanat
eserlerini yüz yüze görme hissiyatı online sergilerin önündeki en
büyük engellerden biri. The Smithsonian, Google Arts & Culture gibi
online sergileri eğitim amaçlı hazırlayan kurumların çalışmaları
dışında bu alandaki denemeler yaratılan heyecanı pek
karşılamadı.
British Council Türkiye de Duvarları Olmayan Müze ismini verdiği
projede bu algıyı kırmaya çalışıyor. British Council üç senedir
belirli bir konu etrafında küratörlere açık çağrı yaparak online
sergiler düzenliyor. Elif Kamışlı'nın küratörlüğünü yaptığı 'Geçen
Gece Bir Rüya Gördüm', Ulya Soley'in küratörlüğünü yaptığı
'Tanışıyor muyuz?' başlıklı sergilerden sonra Duvarları Olmayan
Müze'nin bu seneki sergisi 'Cadılarla Dans Etmek'in küratörlüğünü
de Mine Kaplangı üstlendi.
Bu seneki açık çağrı kadın temasına odaklanmıştı. Kaplangı,
serginin tanıtıldığı basın toplantısında günümüzde kadın temalı bir
çağrı yapmanın sorunlarına ve halen böyle bir çağrı yapılma
ihtiyacının olmasına vurgu yaparak konuşmasına başladı.
Kaplangı'nın sergisi binlerce kadının sistematik olarak öldürüldüğü
cadılık temasını İngiliz edebiyatı ve günümüzdeki yansımaları
üzerinden okuyor.
Duvarları Olmayan Müze sergilerinde British Council'in
uluslararası koleksiyonu baz alınıyor. Daha önceki sergilerde
sadece koleksiyonda yer alan eserlerden seçkiler sunulmuştu. Ancak
Kaplangı seçkisinde CANAN, Fatma Bucak, Erinç Seymen gibi
Türkiye'den sanatçıları da dahil etti. Ayrıca William Blake'in
koleksiyonda yer almayan Enitharmon'un Mutluluk Gecesi eseri de
sergide yer alıyor.
Cadılarla Dans Etmek sergisi "Mitler ve Hikayeler", "Ritüeller
ve Semboller", "Aşinalar ve Doğa" ve "Portreler" başlıklı dört
odadan oluşuyor. CANAN'ın İslam mitolojisinden yola çıkan Gece
eseriyle Alan Davie'nin Avustralya, Karayip ve Amerika yerli
halklarının sembollerinden esinlenen taş baskıları kültürler arası
bir hat çekiyor. Nilbar Güreş'in kadın bedenini ve doğayı yan yana
getiren Kafa Üzerinde Duran Totem fotoğrafıyla Anya Gallaccio'nun
cadılığın temellerine referans veren Orman Zemini fotoğrafı
cadılığa yönelik farklı perspektifleri karşımıza getiriyor.
Küratör Mine Kaplangı bianet'e verdiği röportajda cadılığı bir güç
sembolü olarak yorumlamak istediğini ve günümüz sanatındaki
yansımalarını da buradan yola çıkarak okumaya çalıştığını
belirtiyor. "Nelerden beslendikleri, neleri sakladıkları,
barındıkları üzerinden belki de günümüzdeki temsillerine bakmak. Bu
temsiller sanatta kimi zaman birebir referanslar ve semboller
üzerinden olurken, bazen de sadece bir yerlerinden hikayelere
dokunan detaylar olabiliyor." Cadılarla Dans Etmek sergisinde
direkt olarak cadılık tarihine referans veren işler de yer alıyor.
Ancak Kaplangı'nın seçkisi daha çok kadın bedenini, doğayı,
dışlanmış kültürleri ve mitolojileri cadılık tarihiyle olan bağları
ve izdüşümleri üzerinden ele alıyor.
British Council, Duvarları Olmayan Müze projesini kültüre
erişimin yaygınlaştırılması düşüncesi üzerinden yürütüyor. Online
sergide de işaret dili ve sesli betimleme gibi engellilerin erişimi
için çeşitli metotlar denenmiş. Sanatı yeni formatlarda temsil
etmek ve halihazırda ulaşmadığı kitleye ulaşmasını sağlamak
açısından bu tarz çalışmaların devam etmesi gerekiyor. Ancak online
sergi formatının ne derece istenilenlere ve amaçlananlara ulaştığı
halen soru işareti. Henüz kat edilmesi gereken çok yol var.