Ceren Özpınar'ın "Türkiye'de Sanat Tarihi Yazımı" kitabı 1970-2010 yılları arasındaki sanatımıza getirilen dönemselleştirme önerilerini inceliyor. Kitap, akademide ve sivil tartışma alanlarında öne çıkarılması gereken bir çalışma.
Türkiye sanat tarihine bir süredir ilgi göstermiyoruz. Çağdaş sanatın popülerleşmesi ve kitleselleşmesi daha gündelik ihtiyaçları öne çıkarıyor şu sıralar. İstanbul Modern ve Santral Çağdaş Sanat Müzesi'nin ilk yıllarında gerçekleştirdiği sanat tarihsel bağlamı açmaya çalışan sergiler yetmiş olacak ki modern/çağdaş/güncel sanat tartışmaları kapanmış görünüyor. Şu sıralar ihtiyaç olduğu üzere boşlukları doldurmaya, ilgilenilmeyen tarihsel kişiliklere ve olgulara bakmaya meylediyor kurumlar ve özneler. Böyle bir ortamda Ceren Özpınar'ın doktora tezinden yola çıkarak hazırladığı "Türkiye'de Sanat Tarihi Yazımı (1970-2010) Sanat Tarihi Anlatıları Üzerine Eleştirel Bir İnceleme" kitabı geçmiş saydığımız tartışmaları tekrar gün yüzüne çıkarıyor.
İNGİLTERE - TÜRKİYE HATTINDA BİR DOKTORA...
Ceren Özpınar doktora çalışmasını Türkiye ve İngiltere'de gerçekleştirmiş. İngiltere'deki danışmanıysa yaşayan önemli çağdaş sanat tarihçilerinden Griselda Pollock. Öncelikle Türkiye çağdaş sanat tarihine dair bu çalışmanın akademik bir merkezde İngilizce olarak hazırlanmasının sanatımızın dünyadaki yeri açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca çalışmanın Tarih Vakfı Yurt Yayınları tarafından Türkçe olarak yayımlanması da bize eski tartışmaları hatırlatma fırsatı veriyor.
Özpınar çalışmasında büyük anlatılar üzerinden ilerlemektense sanat tarihsel bağlamı olduğunu düşündüğü 212 metni ele alıyor. Bu metinler arasında gazete yazıları da var kitap bölümleri de, dergi röportajları da var katalog yazıları da. Halen içinde bulunduğumuz, "henüz tarihselleşmemiş" bir süreci konu alması nedeniyle anlamlı bir tercih yaptığını söyleyebiliriz. Bu metinler arasında Sezer Tansuğ da var Beral Madra'nın ilk dönem yazıları da, 2000'li yıllarda art-ist dergisi çevresinde hazırlanan yayınlar da var. Bütün bu metinlerdeki ortak yön de kökleri arama ya da sorgulamaya dair dertlerin olması.
YAZARLARA ODAKLANAN METİNLER
Özpınar, kitabın amacının bu metinlerin yazarları üzerinden izlenmesi olmadığını söylüyor Art Unlimited dergisinde (Eylül-Ekim 2016) Ezgi Arıduru'yla yaptığı röportajda. Bu sayede çokça karşılaştığımız kişisel meseleleri de bir tarafa koymuş oluyor. Özpınar yaklaşımını şu sözlerle açıklıyor: "Ama insan, insan faktörünü aramaya eğilimli. Yazarlara odaklanıldığında yazarların bağlamı işin içine giriyor. Bu da metinde yazarın ne dediğinden veya nasıl dediğinden uzaklaşmaya başlamak demek.
Kitapta tam da bu nedenle yazar adları ve metin başlıkları yerine sayılar var. Yine de bu erişilmez bir bilgi değil; her isteyen sayının hangi yazarın hangi yazısına denk geldiğini kitabın sonundaki listeye bakarak kolayca bulabilir ve bunun üzerine bir yorum geliştirebilir. Benim yaklaşımım metne odaklanmayı amaçlıyor."
Özpınar çalışmasında ilk olarak tarih yazım modellerini inceliyor. Devamındaki Anlatı Düzeni: Dönemselleştirmeler bölümünde Modern, Çağdaş, Güncel tartışmalarını Büyük Dönemler başlığı altında topluyor. Küçük Dönemler başlığı altına da Gruplar, Üsluplar ve Kuşakları ele alıyor. Kanon ve İlkler, Öncüler, Temsilciler bölümüyse nirengi kişileri ve olguları öne çıkarıyor. Farklılıkların İnşası bölümüyse Kadın Sanatçılar ve Etnik, Dinsel ve Linguistik Kimlikler alt başlıklarıyla ana akım anlatıları kıran öznelerin önemine gelmiş oluyor. "Sanat tarihi yerine, kimi zaman sanat tarihleri demeyi seçiyorum. Sanat tarihsel anlatılar arasındaki farklılıklar yeni geçmişler, yeni hikayeler ve yeni tarihler oluşturuyor," diyor önsözde Özpınar. Farklılıklar üzerine getirilen bu bakış da kitabın en kuvvetli yönünü oluşturuyor.
Özpınar kitabında ele alınan metinler üzerinden çeşitli tablolar oluşturmuş. Farklı yazarların metinlerde oluşturduğu dönemselleştirme önerilerini bir tablo üzerinde görmek büyük anlatılar görmeye alışkın gözler için karmaşık bir yapı sunuyor. Ancak bir yandan da sanatımızın farklı aktörlerinin ve olgularının iç içeliğini görme olanağı da sağlıyor. Bir yandan da Özpınar'ın Art Unlimited röportajında bahsettiği gelişme diskuruna karşı verimli bir alan sunuyor. "Özellikle dikkat ederek gelişme, ivme gibi sözcükleri kullanmadım. Eleştirdiğim şeylerden biri bu! Böyle bir 'gelişme'ye ihtiyacımız var mı? Hangi 'gelişme' bu? Kime göre, neden gelişiyoruz?
AKADEMİ VE SİVİL TARTIŞMADA ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN METİNLER
Gelişmeye neden bu kadar takmışız? İçinden çıkmak mümkün mü bilemem ama fark etmek mümkün," diyor Özpınar röportajında. Ve eleştiri eksikliğimize dair söylemin de sorunlarına vurmuş yapmış oluyor bu vesileyle. "Sorun belki de bir alanda 'gelişme' görmediğimizi düşündüğümüzde bunu hep bir 'eksiklik' olarak yorumlamak."
Ceren Özpınar'ın "Türkiye'de Sanat Tarihi Yazımı" kitabı hem sanat tarihi çalışmalarımız açısından önemli bir boşluğu dolduruyor, hem de yeni tartışma olanaklarına alan açıyor. Akademide ve sivil tartışma alanlarında üzerinde durulması gereken bir çalışma.