Çalışanları fakirleştiren, krediye dayalı büyüme

TÜİK'in açıkladığı verilere göre ekonomideki yüzde 7'lik büyümeye en büyük katkı, krediye dayalı tüketim harcamalarından geldi. Çalışanların aldığı pay ise yüzde 3,5 azaldı.

Abone ol

DUVAR - Türkiye ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde sağladığı büyüme; daha yüksek cari açık, daha yüksek enflasyon, daha fazla borçlanma ve çalışanların gelirlerden aldığı payın daha da azalması pahasına geldi. Ekonomi rakamlara göre büyürken, bu durum ne halka yansıdı ne de istihdama... Pandemi döneminde doğrudan sağlanan desteklerde dünyada son sıralarda yer alan Türkiye, kredide ise listenin en üstlerine yerleşti. Borç parayla (kredi) yapılan harcamalar da büyümenin motoru oldu! İktisatçı akademisyen Hakan Kara'nın ifadesiyle 'krediye dayalı büyüme modeli ve enflasyon yoksulluğu artırdı'.

Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre geçen yıl sorunlu kredi stoku 511 milyar liraya yükselirken, yakın izlemedeki kredi miktarı ise yüzde 23'lük artışla 370 milyar liraya yükseldi.

RAKAMLARIN SÖYLEDİKLERİ...

TÜİK verilerine göre ekonomi ilk çeyrekte, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7, bir önceki  çeyreğe göre ise yüzde 1,7 büyüdü.

Rakamlardaki detaylara bakıldığında, büyümeye en büyük katkı, özel tüketim harcamalarından (yüzde 7,4) geldi. Harcamaları ise yatırımlar takip etti. Net ihracatın katkısı yüzde 1,17de kaldı.

BÜYÜME ÇALIŞANLARIN GELİRLERİNE YANSIMADI

TÜİK'in açıkladığı verilere göre dikkat çeken bir diğer durum ise ekonomi büyürken, çalışanların gelirlerden aldığı payın azalması oldu. Çalışanların, Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın birinci çeyreğinde yüzde 39,0 iken bu oran 2021 yılında yüzde 35,5 geriledi.

ENFLASYONU TETİKLİYOR

Artan cari açık ve tüketim harcamaları ise büyümeyi yukarı taşırken, aynı zamanda enflasyonu da yükseltiyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez, bu ilişkiyi şu tabloyla özetledi:

BÜYÜME İSTİHDAMA DÖNÜŞMEDİ, BORÇLULUK ARTTI

Uluslararası ekonomi ve finans uzmanı Dr. Murat Kubilay da, bu kısır döngüye ilişkin şu yorumda bulundu: "Bundan biz değil ana ticaret ortaklarımız; Almanya, Çin ve Rusya mutlu oldu. Büyüme istihdama dönüşmedi ama dış ticaret açığına dönüştü. Kamu borçluluğu arttı, yarı/tam batık banka kredileri de çoğaldı. Borcumuzu hala ödüyoruz; dış borç kaynaklarımız Londra ve New York da memnun."

İktisatçı akademisyen Hakan Kara ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, pandemi döneminde yaşananların, ekonominin temel performans göstergesinin GSYH büyümesi olmadığını bir kez daha gösterdiğini belirterek, "Yılın ikinci çeyreğinde GSYİH yüzde 20'nin üzerinde büyüyecek fakat genç kadınların yaklaşık yarısı fiilen işsiz kalmaya devam edecek" dedi.


GERÇEKTEN BÜYÜYEN EKONOMİNİN CDS RİSK PRİMİ BU KADAR YÜKSEK OLUR MU?

İktisatçı-yazar Mustafa Sönmez, yüksek enflasyon-cari açık ve işsizliğe dikkat çekerek, "İlk çeyrek büyümesi yüzde 7 geldi. Tek başına, pembe. Ama çevresine bak: Yüzde 18 enflasyon, yüzde 28 gerçek işsizlik ve yükselen cari açık vb. Büyümede baz etkisi de var, stoka üretim de. Gerçekte büyüyen bir ülkenin 409 cds, risk primi olur mu?" diye sordu. (EKONOMİ SERVİSİ)