Cam işçisinin grevi bir kez daha yasaklandı
Cama can veren cam işçileri dördüncü kez yasaklanan ve ellerinden alınan grev hakkına sahip çıkıyor. Grevlerinin yasaklanmasına rağmen, Trakya’dan Eskişehir’e tüm işyerlerini eylem alanlarına dönüştürme kararlılığındalar.
Nuran Gülenç
AKP hükümetleri, söz konusu işçi hakları olduğunda, grev yasaklarında rekordan rekora koşuyor. Son olarak yasaklanan Şisecam işçilerinin grevi ile AKP’nin 15 yıllık iktidarı boyunca yasaklamış olduğu grev sayısı 12’ ye ulaştı.
Türk-İş’e bağlı Kristal-İş Sendikası ile Şisecam patronları arasında devam eden toplu iş sözleşmesi grev aşamasında, bir kez daha hükümetin müdahalesi ile karşı karşıya kaldı ve 6 bin Şişeçam işçisinin grevi erteleme adı altında yasaklandı. Bu yasaklama ile Şişecam işçilerinin grevleri AKP hükümeti döneminde dördüncü kez yasaklanmış oldu.
İbresi sürekli sermayeyi gösteren, her seferinde işverenleri koruyan, dinleyen taleplerini dikkate alan AKP, evrensel bir hak olan, ülkemizde de yasalarla düzenlenmiş olan grev hakkını, her seferinde Bakanlar Kurulu kararıyla erteleyerek kullanılamayan bir hak haline getirdi. Daha önce, Şişecam işçilerinin 2014 yılında ertelenen grevlerinin ardından, Kristal-İş Sendikası’nın Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru sonucunda, Anayasa Mahkemesi’nin ertelemenin hak ihlali olduğuna karar vermesine rağmen, 24 Mayıs 2017 tarihinde greve çıkmaya hazırlanan cam işçilerinin grevi, bir kez daha erteleme adı altında yasaklandı.
Hükümet, tasarrufundaki toplumu yaratma yolunda önündeki tüm taşları tek tek kaldırıyor. Demokrasi, hukuk, insan hakları, kadın hakları, işçi hakları gibi evrensel değerlerin “yeni” Türkiye’de yerinin olmadığı artık biliniyor. Kıdem tazminatı, iş güvencesi gibi işçilerin kazanılmış haklarına yapılan saldırılar ve karşı karşıya kaldıkları grev ertelemeleri de bunun en net göstergeleridir.
Hükümet, grev ertelemeleri adı altında getirdiği yasaklarla ücretli kesime ve sendikalara aba altından sopa gösteriyor. Bir yandan sendikaların varlık nedeni olan “pazarlık güçlerini” elinden alıp sendikaları ve işçileri hizaya getirmeye çalışırken, diğer taraftan, işçilere sefalet koşullarında ve sefalet ücretleriyle tam da sermayenin istediği çalışma koşullarını dayatıyor. Grev hakkının kullanılamaz hale gelmesi, sendikalı işyerlerinde ücret, sosyal hak pazarlığı yapabilmenin aracı olan toplu sözleşme müzakerelerinde işçinin elinden en güçlü kozu almak ve işçiyi işverenin insafına bırakmak anlamına gelir.
HER YER EYLEM ALANI
İşçi sınıfın geçmişten bugüne deneyimleri, ufku, sermeye ve hükümet cephesinden gelen bu saldırıları göğüsleyebilecek birikimi bugünlere taşımıştır. Baskı ve zor dönemleri aynı zamanda işçilerin kendi tarihlerini yazdıkları dönemlerdir. Tarih bunun örnekleriyle doludur. 15-16 Haziran Direnişi (1970), Büyük Madenci Yürüyüşü (1991) bunlardan sadece bir kaçıdır.
Hükümetin alışkanlık haline getirmiş olduğu grev ertelemelerine karşı, en ciddi başkaldırı da, 20 Ocak 2016 tarihinde grevleri yasaklanan metal işçilerinden gelmişti. Birleşik Metal-iş Sendikası ile Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası (EMİS) arasında devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde ortaya çıkan uzlaşmazlık sonucunda gelinen grev aşaması, yine hükümetin devreye girmesi sonucunda, Bakanlar Kurulu’nun “grev ertelemesi” ile noktalanmıştı. Ancak, metal işçileri grev yasağını tanımayarak grevlerini işyerinde sürdürdüler. İşçilerin direnişi, hem işverenin uzlaşmaz tavrına hem hükümetin grev yasaklarına karşı bir meydan okumaydı. Sonunda direnen metal işçileri ipi göğüsleyen taraf oldu.
Cama can veren cam işçileri dördüncü kez yasaklanan ve ellerinden alınan grev hakkına sahip çıkıyor. Grevlerinin yasaklanmasına rağmen, Trakya’dan Eskişehir’e tüm işyerlerini eylem alanlarına dönüştürme kararlılığındalar. İşçiler, yasaklanmasa grevin ilk günü olacak olan, 24 Mayıs 2017 tarihinden itibaren taleplerinin kabul edilmesi için işyerlerinde eylemlerine devam ediyorlar.
Yaşadığımız ağır günlerin ardından, yarına bugünden bir umut taşımak istiyorsak, cam işçilerinin grevine sahip çıkmak ve eylemlerini büyütmek zorundayız. Var olduğu günden bugüne, ayağa kalktığında sermayenin ve iktidarlarının korkulu rüyası olmuş işçilere destek, Şişecam patronlarına da, hükümete de verilecek en iyi yanıt olacaktır.